Ekonomi Haberleri Ekonomi Yorumları

HSBC, "FED gelecek 6 ayda 500 milyar dolarlık daha varlık alımı içeren yeni bir kantitatif gevşetme programı açıklarsa dolar yüzde 2-3 daha düşer" açıklaması yaptı.
İSTANBUL - Uluslararası yatırım kuruluşu HSBC'nin analistleri tarafından hazırlanan raporda, Fed'in gelecek 6 ayda 500 milyar dolarlık daha varlık alımı içeren yeni bir kantitatif gevşetme programı açıklaması halinde doların yüzde 2-3 daha değer kaybedeceğini ve altın fiyatının 1400 dolar/ons düzeylerine kadar çıkacağını öngördü.
Kuruluşun değerlendirmesinde öte yandan bu yönde bir kararın 10 yıllık tahvil getirilerinde 20-40 baz puan daha düşüş getirebileceği kaydedildi.

Raporda Fed'in bir sonraki toplantıya kadar 100 milyar dolarlık varlık alımı planı açıklaması halinde tahvil getirilerinde yüzde 0.1-0.2 düşüş olacağı ve altın fiyatının 1360 dolar/ons düzeyine çıkacağı tahmin edildi.
HSBC, bir sonraki toplantıya kadar yalnızca 50 milyar dolarlık bir alım açıklanması halinde ise 10 yıllık tahvil getirilerinin yüzde 0.1-0.3 artacağını, doların yüzde 1 değer kazanıp altının 1275 dolar/ons düzeyine ineceğini tahmin etti.

DÜNYA 26/10/2010

Kapasite kullanımı 7,1 puan arttı

İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı ekimde yüzde 75,3 oldu.

İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı, geçen yılın aynı ayına göre 7,1 puan artarak yüzde 75,3 oldu. Kapasite kullanım oranı, Eylül ayına göre 1,8 puan arttı.
Merkez Bankası tarafından düzenlenen ve Ekim ayında imalat sanayisinde faaliyet gösteren bin 882 işyerinin katılımıyla gerçekleştirilen "İktisadi Yönelim Anketi"sonuçları açıklandı.
Buna göre geçen yılın aynı ayında yüzde 68,2 olan kapasite kullanım oranı, 2010 Ekim ayında yüzde 75,3 olarak belirlendi.
Kapasite kullanım oranı Eylül ayında yüzde 73,5 düzeyindeydi.
İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı çalışması, imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinin anket döneminde mevcut fiziki kapasitelerine göre fiilen gerçekleşen kapasite kullanımlarının belirlenmesi amacıyla yapılıyor.

DÜNYA 26/10/2010

Elektrik ve su borçları da yapılandırılıyor

Babacan, elektrik, su ve emlak vergisi borçlarının yeniden yapılandırma kapsamına alındığını açıkladı.
İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, elektrik, su ve emlak vergisi borçlarının yeniden yapılandırılacağını açıkladı.
Maliyet kalemlerinde anormal değişiklik olmadıkça akaryakıt ve doğalgaza zam yapmayı düşünmediklerini söyleyen Bakan Babacan, 2B'lerle ilgili çalışmanın belli bir noktaya geldiğini söyleyen Bakan Babacan, çalışmayı en kısa sürede tamamlayıp, Meclis'e sunacaklarını bildirdi. Bakan Babacan, 2B'yle ilgili düzenlemeyi seçimden sonraya bırakmamayı düşünmediklerinin altını çizdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV'ye verdiği röportajda vergi ve sigorta primi borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak bugün Başbakan Tayyip Erdoğan ile bir görüşme yapacaklarını açıkladı.
Vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda bakanlarla yaptıkları çalışmaların aşağı yukarı tamamlanma aşamasında olduğunu ifade eden Bakan Babacan, çalışmanın bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yapılacak toplantıda değerlendirileceğini vurguladı. Gerçekleştirilecek bu toplantı sonrasında, vergi ve prim borçlarının yapılandırılması konusunda bir noktaya varılabileceğine dikkat çeken Babacan, ya da biraz daha çalışılması gerekebileceğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan'ın daha önce yeniden yapılandırma için en geç Ekim ve Kasım takvimi verdiğini hatırlatan Babacan, çalışmaların bayağı ilerlediğini, bu nedenle söz konusu takvime uyulacağını kaydetti. Yeniden yapılandırma kapsamına elektrik, su, emlak vergisi borçlarının da girdiğini söyleyen Babacan, "Biz düzenlemeye şöyle baktık: Vatandaş ile kamu arasındaki borç alacak meselelerini mümkün olduğunca kapsayalım istedik. Burada Ziraat Bankası ve Halk Bankası'yla ilgili düzenlemeye gerek yok. Onlar kendi kanunu çerçevesinde bankalar tek tek bu işleri yapabiliyorlar" dedi.
IMF'de Türkiye'nin hissesi artıyor
IMF'de temsil koltuğuna sahip olma konusunda ne yapılacağının sorulması üzerine şu açıklamalarda bulundu: "IMF'nin yönetim yapısında 2. Dünya Savaşı'nın galibi ülkelerin ağırlığının görüleceğini dile getiren Babacan, "O günkü güç dengesi öyleymiş. Koltuklara oturmuşlar kalkmıyorlar. Belçika'nın başkanlığını yaptığı 10 ülkelik bir gruptayız. Bizim adımıza Belçika masada oturuyor.
İlk dalga IMF raporunda Türkiye'nin hissesi arttı. Son dalgayla Türkiye'nin hissesi ilk başa göre iki kata yakın artıyor. Hisse yapısı değişiyor, kotalar değişiyor. Bunun yansıtıldığı icra direktörlüğünün oluşturulmasından daha doğru bir şey yok. Hangi ülkelerin olması gerektiğiyle ilgili mutabakat var da, o koltuklardan kimin kalkacağı önemli. Gelişmiş Avrupa ülkelerinden ikisinin o koltuklardan birinin kalkması gerekti. Avrupalılar kimin kalkacağını, daha sonra kimin oturacağı önemli.
Türkiye'nin temsilinin daha fazla artması yönünde bir kanaat var. Ama hangi iki ülke olduğu belli değil. Avrupalılar kendi arasında kimin kalkacağına karar verecek. Daha sonra kimin oturacağı belirlenecek. Şu önemli, IMF hep ekonomisi bozulan ülkelere para veren, bu para karşılığında politika öneren bir ülke olarak çalışıyordu. Artık IMF gelişmiş ülkelerin finans sistemini de eleştirecek. Çin'e, Almanya'ya, ABD'ye de eleştiride bulunacak. İcra Direktörlerinde oturmak eskiye göre daha önemli olacak."

DÜNYA 26/10/2010

Toparlanma yavaş ve kademeli olacak

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, Öncü göstergeler,tüketici güven endeksi ve reel kesim güven endeksinin düşük seyrinin ekonomideki toparlanmanın yavaş olacağını gösterdiğini söyledi.
ANKARA - Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, öncü göstergelerin ve reel kesim güven endeksinin son dönemde sınırlı bir düşüş sergilemesi ve tüketici güven endekslerinin düşük seviyesinin Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağını gösterdiğini bildirdi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, Başkan Yardımcı Erdem Başçı ile birlikte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunda, bankanın çalışmaları, para politikaları ve son gelişmelere ilişkin rapor sundu.
Sunumunda son dönemde açıklanan verilerin iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam ettiğini gösterdiğini bildiren Durmuş Yılmaz, imalat sanayinde kapasite kullanımının kriz öncesi seviyelere ulaşmasının zaman alacağının tahmin edildiğini ifade etti.
Yılmaz, dış talebe ilişkin belirsizlikler önemini korurken iç talebin göreli olarak daha güçlü bir görünüm sergilediğini, istihdam koşullarındaki iyileşmenin devam etmesiyle birlikte ise işsizlik oranlarının halen yüksek seviyesini koruduğunu açıkladı.
"Yatırım harcamalarında ılımlı artışın önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenmektedir" diyen Yılmaz, gelecek aylarda enflasyonun önemli bir düşüş sergileyeceği ve temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini sürdüreceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
Sunumda kredi gelişmelerini de değerlendiren Başkan Yılmaz, 2010 yılının ilk yarısında hızlı bir artış gösteren banka kredilerinin yılın üçüncü çeyreğinde daha istikrarlı bir seyir izlediğini aktardı.
Son dönemde krediye erişim imkanlarında iyileşme sağlanmasıyla beraber, küresel krizden en çok etkilenen KOBİ'lere kullandırılan kredi miktarında yüksek artışlar yasandığını ifade eden Yılmaz, firmaların takibe dönüşen kredi oranlarının da gerilediğini bildirdi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, yılın üçüncü çeyreğinde de tüketici kredilerindeki toparlanma eğilimi sürdüğünü ve takipteki bireysel kredi oranlarının gerilemeye devam ettiğini, kredi eğilim anketlerinin işletmelerin kredi talebinde güçlenme yaşandığını gösterdiğini kaydetti.
Küresel kriz sırasında kredi koşullarında yaşanan sıkılaştırmanın sona erdiğini belirten Yılmaz, karşılıksız çıkan çek sayısının son dönemde belirgin bir azalma eğilimi sergilediğini, yeni kurulan şirket sayısındaki hızlı artışın da iktisadi faaliyette canlanmaya işaret ettiğini söyledi.

DÜNYA 26/10/2010

Çağrı merkezlerinin finansal işlem hacmi 3.8 milyar lira

Bankaların çağrı merkezlerine son üç ayda 68.5 milyon çağrı gelirken, bu çağrıların yüzde 92'si cevaplandırıldı.
İSTANBUL - Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Eylül 2010 Çağrı Merkezi İstatistiklerini açıkladı. TBB üyesi olan ve çağrı merkezi hizmeti veren 22 bankanın bilgisinden oluşan rapora göre bankalar son 3 ayda yaklaşık 68.5 milyon çağrı aldı ve bu çağrıların yüzde 92'sini cevaplandırdı. Çağrı merkezlerine gelen toplam çağrı sayısı bir önceki döneme göre 447 bin adet azaldı.
Çağrı merkezlerinde gelen çağrılarda ortalama konuşma süresi 147 saniye oldu. Aynı dönem itibariyle toplam giden çağrı sayısı 6.1 milyon adet düzeyinde gerçekleşti. Giden çağrılarda müşterilere ulaşma oranı yüzde 74, ortalama konuşma süresi 81 saniye oldu. Çağrı merkezlerine 63 bin 808 adet e-posta, 33 bin 819 adet faks geldi. Temmuz-Eylül 2010 dönemi itibariyle, muhasebe kaydı yaratan finansal işlemlerin toplamı 3 milyon adet, muhasebe kaydı yaratan finansal işlem hacmi toplamı 3.8 milyar TL düzeyinde gerçekleşti.
6 bin 300 kişi çalışıyor
2010 yılının üçüncü çeyreğinde çağrı merkezlerinde çalışan sayısı 6 bin 300 kişi oldu. Bu rakamın 5 bin 312'si yarı ve tam zamanlı çalışan müşteri temsilcilerinden oluşurken, destek hizmeti veren personel sayısı 361 ve yönetici sayısı 627 kişiye ulaştı. Temmuz-Eylül 2010 döneminde, bir önceki döneme göre çağrı merkezi çalışan sayısında 71 kişilik bir artış gerçekleşti.
Temmuz-Eylül 2010 dönemi itibariyle çağrı merkezinde çalışanların yüzde 74'ü kadınlardan oluştu. Bu oran müşteri temsilcilerinde yüzde 75, destek hizmeti veren personelde yüzde 70, yöneticilerde ise yüzde 67 olarak gerçekleşti. Çağrı merkezinde çalışanların yüzde 86'sı İstanbul'da bulunuyor.

DÜNYA 26/10/2010

Hazine yarın tahvil ihalesi düzenleyecek

8 Ağustos 2012 itfalı, TL cinsi iskontolu tahvil, yeni gösterge kıymet olacak.
İSTANBUL - Hazine, yarın TL cinsinden 21 ay (651 gün) vadeli iskontolu tahvil ihale düzenliyor.
Hazine'nin ihale programına göre, tahvil ihalesinde satılacak kağıtlar 27 Ekim Çarşamba günü ihraç edilirken, geri ödeme tarihi 8 Ağustos 2012 olarak belirlendi.
Hazine bu hafta 1 milyar 855 milyon TL iç borç ödemesi gerçekleştirecek.
Hazine, 27 Ekim Çarşamba günü 1 milyar 847 milyon lirası piyasaya, 8 milyon lirası da kamu kurumlarına yapılan satışların geri ödemesi olmak üzere toplam 1 milyar 855 milyon lira tutarında ödeme yapacak.

DÜNYA 26/10/2010

Garanti Bankası tahvil ihraç edecek

Garanti Bankası Yönetim Kurulu, Banka'nın Genel Müdürlüğüne tahvil ihracı için yetki verdi.
İSTANBUL - Garanti Bankası, borçlanma aracı ihracı için Genel Müdürlüğe yetki verdi.
Garanti Bankası'nın Kamuyu Aydınlatma Platformu'na yaptığı açıklamada, Banka Yönetim Kurulu'nun, banka tarafından yurt içinde 3 milyar Türk Lirası tutara kadar, farklı vadelerde Türk Lirası cinsinden banka bonosu ve/veya tahvil ihraç edilmesi, ödenecek faiz oranı da dahil olmak üzere ihraçlarla ilgili tüm şart ve hükümlerin belirlenmesi ve söz konusu ihraçlar kapsamında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu ve diğer merciler nezdinde gerekli başvuruların yapılması için Genel Müdürlüğe yetki verilmesini kararlaştırdığı bildirildi.

DÜNYA 26/10/2010

Reel kesimin güveni azaldı

Reel Güven Endeksi eylülde 3.5 puan geriledi
İSTANBUL - Merkez Bankası Reel Kesim Güven Endeksi 2010 yılı Ekim ayında, bir önceki aya göre 3.5 puan azalarak 107.2 seviyesinde gerçekleşti.
MBRKGE’yi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde sırasıyla mevcut toplam sipariş miktarı ve genel gidişat eğilimine ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, gelecek üç aydaki toplam istihdam, gelecek üç aydaki üretim hacmi, mevcut mamul mal stok miktarı, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı ve sabit sermaye yatırım harcamasına ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkiledi.
Endeksin üçer aylık hareketli ortalamaları Ekim ayında bir önceki aya göre 1.7 puan azalarak 110.0 oldu.

DÜNYA 26/10/2010

İş Bankası ile TÜRMOB protokol imzaladı

İş Bankası ile TÜRMOB "LUCA – Banka Hesap Hareketleri Entegrasyonu Projesi'' protokolü imzalandı.
İSTANBUL - İş Bankası ile Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) arasında ''LUCA – Banka Hesap Hareketleri Entegrasyonu Projesi'' protokolü imzalandı.
Konuya ilişkin açıklamada, İş Bankası ile TÜRMOB arasındaki işbirliğiyle Türkiye'nin ilk web tabanlı merkezi muhasebe sistemi LUCA'nın kullanıcısı olan İş Bankası müşterisi mali müşavirler ile onların müşterilerinin tüm banka hesap hareketlerinin, LUCA muhasebe programına otomatik olarak aktarılacağı belirtildi.
LUCA muhasebe programı ile İş Bankası sistemlerinin entegre edildiği proje kapsamında, İş Bankası aracılığı ile gerçekleştirilen işlemlerin bir iş günü sonra otomatik olarak LUCA programında muhasebeleştirileceği, böylece mali müşavirlerin müşterilerine çok daha hızlı hizmet verebileceği, ayrıca uzaktan çalışma imkanı ve manuel işlemlerden doğacak hataların da önleneceği kaydedildi.
Açıklamada, uygulamadan yararlanmak isteyen hesap sahiplerinin İş Bankası şubelerine giderek ilgili formu doldurmaları ve bir örneğini LUCA departmanına fakslamalarının yeterli olacağı, mali müşavirlerin otomatik kayıt sistemi ile takip etmek istedikleri hesap numaralarını da ilgili şubeye bildirebilecekleri bildirildi.
LUCA muhasebe sistemi kullanıcısı olmayan mali müşavirlerin ise en yakın meslek odasına başvurarak veya ''www.luca.com.tr'' adresinden sözleşme doldurup göndererek LUCA kullanıcısı olduktan sonra, entegrasyonun sağladığı kolaylıklardan faydalanabilecekleri belirtildi.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Adnan Bali, konuya ilişkin değerlendirmesinde, TÜRMOB ile İş Bankası arasındaki işbirliğinden duyduğu memnuniyeti vurgulayarak, LUCA gibi öncü bir uygulama ile İş Bankası sistemi arasındaki entegrasyonun, müşterilere sunulan nakit yönetimi hizmetlerinin geliştirilmesi açısından çok önemli bir adım olduğunu, entegrasyon aracılığıyla müşterilerle çok daha yakın ilişki kurma fırsatı bulacaklarını ifade etti.
TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi Rıfat T. Nalbantoğlu da İş Bankası gibi önemli bir kuruluşla gerçekleştirdikleri işbirliğinin önemine işaret ederek, ''Meslek mensuplarımızın iş yükünü hafifleterek, müşterilerine ve mesleki çalışmalarına daha fazla zaman ayırmalarını sağlamaya, meslek mensuplarımızın ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz fonksiyonları sisteme eklemeye devam edeceğiz. LUCA'nın geldiği aşamalardan ve bu işbirliğinden dolayı çok mutluyuz'' dedi.

DÜNYA 26/10/2010

Eurobank Tekfen'den bayrama özel Süper Tatil Kredisi

Kampanya ile % 0,99'dan başlayan faiz oranları ve 24 aya varan vade seçenekleri ile 10 bin liraya kadar ihtiyaç kredisi kullanabilecek.
İSTANBUL - Eurobank Tekfen, Kurban Bayramı için müşterilerine ''Süper Tatil Kredisi'' kampanyasını sunduğunu duyurdu.
Banka'dan yapılan yazılı açıklamada, Eurobank Tekfen müşterilerinin Süper Tatil Kredisi kampanyası kapsamında, yüzde 0,99'dan başlayan faiz oranları ve 24 aya varan vade seçenekleri ile 10 bin liraya kadar ihtiyaç kredisi kullanabileceği, kredi faiz oranlarının 5 bin liraya kadar aylık yüzde 0,99 ve 10 bin liraya kadar ise yüzde 1,05 olduğu belirtildi.
Açıklamada, 15 Kasım 2010 tarihine kadar devam edecek kampanyadan faydalananlara ödemelerini 2011 yılına kadar erteleme olanağı sunulduğu, ayrıca kampanya kapsamında kredi kullanan Eurobank Tekfen müşterilerine Back-Up tarafından Eurobank Tekfen için hazırlanmış 1 yıl süreyle geçerli Back-Up Kişisel Asistanlık Paketi de hediye edileceği kaydedildi.

DÜNYA 26/10/2010

Visa, kartla alışverişi 50 milyar liraya çıkarmayı hedefliyor

Ülman, son çeyrek büyümelerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 olduğunu belirtti.
İSTANBUL - Visa Europe Bölge Genel Müdürü Berna Ülman, Türkiye'de bir yılda ATM kartlarıyla çekilen nakit tutarının 200 milyar lira olduğunu belirterek, "Bunun 7 milyar lirası alışverişten oluşuyor. Önümüzdeki birkaç yılda bunu 50 milyar liraya çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.
Kart sahiplerini bilinçlendirmeyi ve Visa Electron kartlarının alışverişlerde kullanımını artırmayı hedefleyen Visa'nın yeni kampanyasının tanıtımı dolayısıyla düzenlenen toplantıda konuşan Ülman, Türkiye'nin de dahil olduğu Visa Europe'un Avrupa pazarlarının kart kullanımları açısından; "banka kartlarının ağırlıklı kullanıldığı pazarlar", "kredi kartlarının ağırlıklı kullanıldığı pazarlar" ve "her iki kartın dengeli kullanıldığı pazarlar" olarak gruplandırılabileceğini bildirdi.
Ülman, Türkiye'nin kart adetleri bakımından üçüncü gruba girerken, banka kartlarının alışverişlerde kullanımı bakımından ikinci grupta yer aldığını belirterek, "Visa Türkiye olarak amacımız banka kartlarının alışverişlerdeki kullanımını artırarak üçüncü gruba girmektir" dedi.
Türkiye'nin ödeme kartlarındaki yenilikçi uygulamalarının banka kartları alanında da sürdüğünü vurgulayan Ülman, "Avrupa'da standart kullanımı olan banka kartlarına bile ülkemizde taksitlendirme özelliği kazandırılarak bir ilke imza atıldı. Kredi kartlarında olduğu gibi önümüzdeki yıllarda banka kartları alanında da temassız ödeme, ulaşım ve mobil ödemeler gibi yenilikçi ve yaratıcı uygulamalar göreceğimize inanıyorum" diye konuştu.
Türkiye'de 2005 yılında her 100 liralık alışverişin 15 lirasının kartlarla yapıldığını, 2010'da ise her 100 liralık alışverişin 29 lirasının kartlarla gerçekleştirildiğini kaydeden Ülman, Türkiye'de kartlarla yapılan tüketim harcamalarındaki artışın 5 yılda yüzde 86 olduğunu bildirdi.
"Son çeyrekte büyümemiz yüzde 16"
Berna Ülman, son çeyrek büyümelerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 olduğunu, bunun yüzde 15'inin Visa kredi kartlarından, yüzde 72'sinin Visa Electron banka kartlarından geldiğini ifade etti.
Visa Electron kartlarının alışverişlerde kullanımının artmasının ekonomiye faydalarına da değinen Ülman, nakit çekimi yerine banka kartlarının alışverişte kullanıldığında paranın sistem içinde kaldığını, bu sayede oluşan fonların yatırım, istihdam ve üretim yoluyla ekonominin büyümesine olumlu katkı sağladığını ifade etti.
Ülman, banka kartlarının alışverişlerde kullanımının artmasıyla birlikte ekonomideki büyüme oranlarına katkısının daha fazla hissedileceğini söyledi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ülman, banka kartlarının tüketim harcamalarından aldığı payı yükseltmeyi hedeflediklerini belirterek, bir soru üzerine, "Türkiye'de bir yılda ATM kartlarıyla çekilen nakit tutarı 200 milyar lira. Bunun 7 milyar lirası alışverişten oluşuyor. Banka kartlarıyla yapılan alışverişin payı Avrupa'da yüzde 70 iken, Türkiye'de yüzde 4. Önümüzdeki birkaç yılda bunu yüzde 25'e, yani 50 milyar liraya çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.
Visa Electron banka kartı kampanyası
Nur Öztin Kurak, Visa Electron banka kartlarının alışverişlerde kullanım alışkanlığının yerleşmesi için daha katedilecek çok yol olduğunu belirtirken, şunları kaydetti:
"Visa Europe Türkiye olarak tüketicilerin ezberini bozarak Visa Electron kartlarının alışverişlerde kullanımı için yeni bir kampanya başlattık. Tüketicilerimize şu mesajları vermek istiyoruz; cebinizdeki Visa Electron banka kartınızla hayat çok daha kolay, rahat, güvenli ve hızlı... Para çekmek için ATM aramanıza gerek yok, tüm Türkiye'de alışveriş noktalarında son derece yaygın olarak yer alan POS terminali, size hesabınıza doğrudan erişim sağlayarak ödeme imkanı sunuyor."
Kurak, bazı bankaların banka kartına da puan verdiğini, bir bankanın da taksit olanağı sunduğunu hatırlatarak, nakitle mücadele ettiklerini söyledi.
Visa Electron Banka Kartı Kampanyası ile Visa, cebinde Visa Electron kartı taşıyan tüketicilere, bu kartın içerdiği tüm olanakları ve avantajları anlatıyor. Kampanya, tüketicileri Visa Electron banka kartlarının alışveriş ödemelerinde kullanımına yönelik bilinçlendirmeyi hedefliyor.

DÜNYA 26/10/2010

Yabancı sermaye ve depo sertifikalarına düzenleme

SPK, yabancı sermaye piyasası araçlarının ve depo sertifikalarının kurul kaydına alınmasına ve satışına ilişkin esaslar tebliğiyle yeniden düzenlendi.
ANKARA - Yabancı sermaye piyasası araçlarının ve depo sertifikalarının kurul kaydına alınmasına, halka arz ve satışına ilişkin esaslar, "Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) yabancı sermaye piyasası araçlarının ve depo sertifikalarının kurul kaydına alınmasına ve satışına ilişkin esaslar tebliği"yle yeniden düzenlendi.
SPK'dan yapılan açıklamada, ülkenin sermaye piyasalarının küresel piyasalara entegrasyonunun hızlanması, özellikle küresel piyasalarda güvenilirliği yüksek şirketler ve/veya kurumlarca Türkiye'de yabancı sermaye piyasası araçlarının ihraç edilmesi ve Türk sermaye piyasalarında gerek araç çeşitliğinin sağlanması gerekse piyasa derinliğinin artırılmasını temin etmek için yabancı sermaye piyasası araçlarının ve depo sertifikalarının kurul kaydına alınmasına, halka arz ve satışına ilişkin esasların SPK'nın "Yabancı Sermaye Piyasası Araçlarının ve Depo Sertifikalarının Kurul Kaydına Alınmasına ve Satışına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri:III, No:44 sayılı Tebliğ)" ile yeniden düzenlendiği kaydedildi.
Söz konusu tebliğin 23 Ekim 2010 tarihli ve 27738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği hatırlatılan açıklamada, bu tebliğle temel olarak getirilen yenilikler şöyle özetlendi:
-Yabancı hisse senetlerinin Türkiye'de halka arz yoluyla satışının depo sertifikaları aracılığıyla yapılma zorunluluğu kaldırılarak yabancı hisse senetlerinin Türkiye'de halka arz edilebilme imkanı getirildi.
-Yabancı hisse senetlerinin depo sertifikaları vasıtasıyla halka arzında, yabancı ortaklığın kuruluşundan itibaren en az 2 yıl geçmiş ve uluslararası muhasebe standartlarına göre hazırlanmış ve denetlenmiş son yıl mali tablolarına göre kar elde etmiş olması ve daha önce ihraç etmiş olduğu hisse senetlerinin başvuru tarihinden en az 1 yıl önce borsaya kote edilmiş ve bu süre içerisinde en az 100 gün işlem görmüş olması şartları kaldırıldı.
-Türkiye'de halka arz edilecek yabancı sermaye piyasası araçlarının, çıkarıldıkları ülkede bir borsaya kote edilmiş olma zorunluluğu kaldırılarak herhangi bir borsada kote edilmemiş yabancı sermaye piyasası araçlarının Türkiye'de halka arzına, kotasyon başvurusunun yatırımcının korunması veya benzer bir gerekçeyle reddedilmemiş olması şartıyla imkan tanındı.
-Yabancı sermaye piyasası araçlarının satışında yabancı ortaklıklar tarafından temsilci atanması zorunlu hale getirildi, bu kapsamda temsilcinin nitelikleri ve yükümlülükleri belirlendi.
-Aracı kuruluşların kayda alınma başvurusundan önce, yabancı sermaye piyasası araçları ile depo sertifikalarının ve bunları çıkaranların kayda alınma için gerekli nitelikleri taşıyıp taşımadıkları konusunda görüş almak üzere Kurul'a ön başvuruda bulunabilme süreci kaldırıldı.
-Yabancı sermaye piyasası araçlarının depo sertifikası vasıtasıyla halka arzında, depocu ve saklamacı kuruluş tanımlamaları yapıldı, depocu kuruluşun temsilcinin niteliklerini haiz olması durumunda depocu kuruluşun temsilci olabilmesine olanak sağlandı.
-Yabancı ortaklıklara ait finansal raporların Kurul düzenlemelerinde payları borsada işlem gören ortaklıklar için kabul edilen muhasebe standartlarına veya uluslararası genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olarak hazırlanması zorunluluğu getirildi ve söz konusu finansal raporların kamuya ne şekilde duyurulacağı düzenlendi.
-Yabancı ortaklıkların finansal tablolarının bağımsız denetim yükümlülüğü bakımından payları borsada işlem gören ortaklıklar ile aynı esaslara tabi olduğu ve finansal tabloların bağımsız denetiminin Kurul'un bağımsız denetimle yetkili kuruluşlar listesinde bulunan bağımsız denetim kuruluşları veya bu kuruluşların üyesi olduğu uluslararası bağımsız denetim kuruluşları tarafından uluslararası genel kabul görmüş bağımsız denetim standartlarına uygun olarak yapılacağı hükme bağlandı.

DÜNYA 26/10/2010

İhracatçıya 40 milyon dolar destek

Çağlayan, ihracatçılara işbirliği projeleri kapsamında 2011 yılında 35-40 milyon dolar civarında destek vereceklerini söyledi.
ANKARA - Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ihracatçılara işbirliği projeleri kapsamında 2011 yılında 35-40 milyon dolar civarında bir destek vereceklerini ifade ederek, "İhracatçıların, eğitim ve danışmanlık faaliyet giderlerinin 400 bin dolara kadarını, yurt dışı pazarlama programları kapsamında gerçekleştirilecek faaliyet giderlerinin program başına 150 bin dolara kadarını biz karşılayacağız" dedi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, "Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ" konulu bir basın toplantısı düzenledi.
Bakan Çağlayan, Uluslararası rekabetçiliğin gelişmesi ve desteklenmesi yasasını 23 Eylül 2010’da yürürlüğe soktuklarını ifade ederek, Uluslararası rekabetçilikte işbirliğinin önemine değindi.
Uluslararası rekabetçiliğin desteklenmesi için, ihracatçı birliklerini, il ticaret ve sanayi odalarını, organize sanayi bölgelerini, endüstri bölgelerini, sektörel üretici derneklerini, sektörel dış ticaret şirketlerini ve imalatçıların kurduğu dernek ve kooperatiflerine işbirliği çağrısı yapan Bakan Çağlayan, işbirliği kuruluşlarının üyelerine yönelik olarak sunacakları projelerle, eğitim ve danışmanlık ihtiyaç analizlerini, eğitim danışmanlık programlarını, yurtdışı pazarlama programlarını, alım heyeti programlarını ve istihdamı destekleyeceklerini dile getirdi.
Projelere yüzde 75 destek
İşbirliği programda Bakanlık olarak yapacakları faaliyetleri sıralayan Bakan Çağlayan sağlanan desteğin, "Eğitim ve danışmanlık faaliyet giderleri ile organizasyona yönelik faaliyet giderlerinin 400 bin dolara kadarını, yurt dışı pazarlama programları kapsamında gerçekleştirilecek faaliyet giderlerinin program başına 150 bin dolara kadarını, alım heyeti programları kapsamındaki giderlerin program başına en fazla 100 bin dolara kadarını yani yüzde 75 hibe ile destekleyeceğiz" dedi.
Bakan Çağlayan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İhracatçı arkadaşlarım getirebildiğiniz kadar proje getirin. Bu çerçevede işbirliği anlaşması ile yeni bir anlayış getirdik. 2011 yılında bu konuda 35-40 milyon dolara kadar destek vereceğiz. 40 milyon doları geçerse de ben diğer Bakan arkadaşlarımla görüşerek bu desteğin arttırılmasını sağlarım. Yeter ki siz proje üretin yeter ki çalışıp ülkeyi kalkındırın."
Yılbaşından bu yana yüzde 16 ihracat artışı var
Öte yandan Zafer Çağlayan, Ekim ayı ihracatının 24 Ekim’e kadar olan süreçte 8.3 milyar dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.2’lik artışa tekabül eden rakam, bir önceki ayın aynı dönemine oranla yüzde 17.6’lık bir artışa işaret ediyor. Genel ihracat artışı ise 1 Ocak’tan bu yana yüzde 15.9 olarak gerçekleşti.

DÜNYA 26/10/2010

İş Bankası Bank Sofia'yı aldı

Bank Sofia'nın İş Bankası'na maliyeti 39,45 milyon dolar olacak.
İSTANBUL - İş Bankası, Bank Sofia'yı satın aldı.
Reuters'in haberine göre, bir süredir Rusya'da banka satın almak için arayışta olan İş Bankası amacına ulaştı. Reuters'ın Rus Kommerstant gazetesine dayandırdığı haberine göre, İş Bankası ufak bir Rus bankası olan Sofia'yı satın aldı.
Rus bankacılık kaynaklarına göre satın alma fiyatı ise Sofia'nın 1 Eylül tarihindeki sermayesi olan 26.3 milyon doların 1.5 katı olacak. Bu da Bank Sofia'nın yaklaşık 39.45 milyon dolara mal olacağını gösteriyor.

DÜNYA 26/10/2010

Rusya İŞ'ini bitirdi mi?

Rus Kommersant gazetesi Türkiye İş Bankası'nın Rus özel bankalarından Sofiya'yı satın almaya hazırlandığını belirterek, küresel ekonomik krizin ortasından çıkmasından sonra Rus piyasasına ilk defa stratejik bir yatırım yapıldığını duyurdu. Kommersant'ta dün yayımlanan haberde, İş Bankası'nın Sofiya Bank'ı satın alma işlemlerinde sona yaklaşıldığı ifadelerine yer verilerek, 'Kriz başladığından bu yana Rusya piyasasına ilk defa stratejik yatırımcı geldi' denildi. Gazete, Rus bankacılık sektöründeki kaynaklarından edindiği bilgiye göre, İş Bankası'nın bu hafta içinde Sofiya Bank'ın yüzde 100'ünü satın aldığını açıklanmasının beklendiğini belirterek, İş Bankası'nın böyle bir satın alıma Türk müşterilerinin Rusya'daki firmalarına hizmet verebilmek için giriştiğini kaydetti. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Rusya'da orta boyutlu bir banka satın alma yönündeki niyetlerini ilk olarak geçen yıl aralık ayında açıklamıştı. Kommersant, anlaşma bedelinin bankanın sermayesinin 1,5 katı olduğunu belirterek, bankanın sermayesinin 1 Eylül 2010 verilerine göre 803 milyon ruble (yaklaşık 27 milyon dolar) olduğu vurgulandı. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray da, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD) İş Bankası sponsorluğunda geçtiğimiz haftalarda İstanbul'da gerçekleştirdiği 'Ticaret Finansmanında Kriz Tepkisi' konulu konferans sırasında gazetecilerin soruları üzerine, Rusya'da banka alımını sonlandırmak üzere olduklarını, satın alma işleminin bu yıl içinde tamamlanacağını duyurmuştu.

YENİŞAFAK 26/10/2010

Türkiye'nin yerli rekabet modeli görücüye çıkıyor

Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ve TÜSİAD Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) işbirliği ile geliştirilen ilk yerli rekabet modeli, 9 Aralık'ta Dünya Rekabet Forumları Konseyi'ne sunulacak. Sonrasında da ihracı gündeme gelecek


Kriz ortamında bile büyümede dünya ikinciliğine oturan Türkiye, ilk yerli rekabet modelini dünya çapında görücüye çıkarıyor. Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ve TÜSİAD Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) işbirliği ile geliştirilen model, 9 Aralık'ta Dünya Rekabet Forumları Konseyi'ne sunulacak.
İLK TOPLANTIYA GÜNDEM
Yeni kurulan Dünya Rekabet Forumları Konseyi'nin ilk toplantısında gündeme sunulacak olan Türkiye menşeili kapsamlı rekabet modelinin konseye damga vurması bekleniyor. Model; ulusal, dış ticaret, sektörel ve firma bazında olmak üzere 4 modülden oluşuyor. SEDEFED Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye'nin büyümede sürdürülebilirliği sağlaması için bu müdellerin her birisini etkin bir şekilde kulllanması ve dünyadan muadilleriyle sürekli mukayese ederek geliştirmesi gerektiğini söyledi.
DÜNYAYA İHRAÇ EDİLECEK
REF Direktörü Dilek Çetindamar, ABD'de yapılacak Dünya Rekabet Forumları Konseyi'ne gelişmekte olan ülkelerden Türkiye yanında Rusya ve Hindistan'ın da katılacağı bilgisini verdi. Model kapsamında bu yıl ilk defa firmalara rekabet ödülü de verileceğini hatırlatan Dilek Çetindamar, "Modelin diğer ülkelerde de kullanılmasını hedefliyoruz. Dolayısıyla ihracı da gündeme gelecek" diye konuştu.
5 firmada ödül heyecanı
REF ve SEDEFED, ilk defa bu yıl firmalara Rekabet Gücü Ödülü vermeye hazırlanıyor. Toplam 10 firmanın başvurduğu ödül için Aksa Akrilik, Axa Sigorta, Bilim İlaç, İçdaş Demir-Çelik ve Subor Boru Sanayii'nin finale kaldığı açıklandı. Jürinin 3 Kasım'da toplanacağı ve sonucu 4 Kasım'daki Rekabet Kongresi'nde açıklayacağı, böylece Türkiye'nin en rekabetçi şirketine ödülünün alacağı belirtildi.

YENİŞAFAK 26/10/2010

ABD şüpheli icraları inceliyor

ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke, düzenleyici kurumların icralık konutlara el konulmasıyla ilgili yöntemleri incelediğini söyledi. Bernanke, 'Şirketlerin icralık konutlarla ilgili politikaları, prosedürleri ve iç kontrollerini yoğun biçimde inceliyoruz ve sistematik zayıflığın uygunsuz icra yöntemlerine yol açıp açmadığına karar vermeye çalışıyoruz. Uygun prosedür ihlallerini ciddiye alıyoruz' dedi. Ülkenin en büyük tutsat (mortgage) şirketlerinin pratikleriyle ilgili incelemenin ilk sonuçlarının gelecek ay yayımlanmasını beklediklerini belirten Bernanke, 'Bazı büyük kurumların icralık konutlara el koyma pratiklerindeki düzensizliklerle ilgili kaygılıyız' diye konuştu. Bu arada Bank of America'nın, konut icralarına ilişkin gözden geçirmede bazı hatalar tespit ettiği bildirildi. Wall Street Journal'ın haberine göre, icralık konutlarla ilgili 102 bin dosyada belgeleri geçen hafta pazartesi günü tekrar gözden geçirmeye başlayan banka, ilk birkaç yüz dosyada 10 ile 25 hata tespit etti.

YENİŞAFAK 26/10/2010

Doğan zincirini kırarak zirveye çıktı

Geçtiğimiz hafta Doğan Grubu'ndan Avustralyalı OMV şirketine satılan Petrol Ofisi Anonim Şirketi, satış sonrası borsada rekor kırarken, kredi notu için ise artış sinyalleri verildi


Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Standard and Poor's (S&P), Doğan Grubu'ndan satın alınan Petrol Ofisi'nin görünümünü olumluya çevirdi. Satış öncesi de not artırım sinyali veren kurumun açıklaması şirketin borsada hareketli bir seyir izlemesini sağladı. Petrol Ofisi'nin Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan açıklamasında, S&P'nin şirketin görünümünü durağandan olumluya çevirdiği, mevcut notunu ise B+ olarak teyit ettiği belirtildi.
S&P SİNYALİNİ VERMİŞTİ
S&P, geçtiğimiz hafta, şirketin Avustralyalı OMV'ye satışı halinde satışın şirketin kredi profiline yarar sağlayacağı konusunda sinyal vermişti. Kurum, "POAŞ'ın kredi profili görünümünün çoğunluk hissesinin OMV'ye geçmesinden ardından daha iyi bir seyir izleyeceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu açıklamaların ardından İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndaki (İMKB) ilk işlem gününde Petrol Ofisi hisseleri yükselişe geçti. Petrol Ofisi'nin önceki kapanışta 6,75 lira olan hisse fiyatı, seansın ilk 15 dakikalık bölümünde 7,20 liraya çıktı. Bu artışla birlikte şirketin borsadaki piyasa değeri 5 gün içinde 3 milyar 609 milyon TL'den 4 milyar 158 milyon TL'ye kadar yükseldi.
POAŞ bundan sonra enerji de üretecek
Petrol Ofisi'ni satın alan Avusturyalı petrol devi OMV, sadece petrol satmaya odaklanan şirketin bundan sonra enerji de üreteceğini açıkladı. Doğan Holding'in elindeki Petrol Ofisi hisselerini 1 milyar Euro karşılığında satın alan OMV, önceki hafta da Samsun'da doğalgaz çevrim santralinin temelini atmıştı. OMV CEO'su Wolfgang Ruttenstorfer, Petrol Ofisi'nin rüzgar enerjisi gibi çevreci yöntemlere de yönelebileceğini dile getirdi

YENİŞAFAK 26/10/2010

G-20'de somut kararlar için top şimdi liderlerde

G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantılarında, kur konusu da dahil olmak üzere uygulanacak yöntemler liderlere bırakıldı. Küresel ekonomiyi sarsan ticari dengesizliklere yönelik kritik kararlar ise gelecek ay yapılacak zirveye kaldı


Güney Kore'nin Gyeongju kentinde geçtiğimiz hafta yapılan G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantılarında yetkililer, yüksek cari açık ve ticaret fazlalarının kontrol altına alınması için uygulanacak politikaların çerçeveleri üzerinde anlaşsa da özel hedefler belirleyecek öneriler sunmadı. G20 maliye bakanları ve merkez bankası toplantılarından para birimlerini devalüe etmeme kararının yanı sıra, Türkiye'nin IMF yönetimine girebilecek ülkeler arasında öne çıkması diğer bir önemli karar olarak öne çıktı.
KURLARDA ATEŞKES ZAMANI
Toplantılar çerçevesinde en önemli kararlardan birisi de uygulamaların esasları belli olmasa da kur savaşlarında ateşkes ilan edilmesi oldu. G-20 ekonomi kurmayları, rekabetçi devalüasyon yapılmaması ve kurların piyasaların belirlediği değerden işlem görmesi gerektiğini kaydetti. Maliye liderleri ayrıca, dünya ekonomisindeki kırılgan toparlanmanın sürdürülebilmesi ve küresel dengesizliklerin düzeltilmesi için uluslararası işbirliğinin önemine dikkat çekti. G20, ABD'nin "cari dengelerde rakamsal hedef belirleme" önerisini ise onaylamadı.
IMF İLE İLGİLİ KARARLAR ÖNEMLİ
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın "IMF tarihinin en büyük reformu" olarak nitelendirdiği kararlarla, Avrupa, 24 sandalyeli icra kurulunda sahip olduğu sandalyelerden 2'sini gelişen ülkelere bırakmaya razı oldu. Toplantılarda halen 340 milyar dolar civarı olan IMF kotasının ise iki katına çıkarılmasına ve kotaların yüzde 6'sından fazlasının gelişen ülkelere verilmesine karar verildi. Gelişen ülkelerin oy hakkı artışına ilişkin çalışmaların, 2012 IMF toplantılarına kadar tamamlanması hedefleniyor. Toplantıların ardından, avro/dolar paritesi Asya'daki işlemlerde 1.40'ın üzerine çıkarak son bir haftanın en düşüğüne geriledi.
ABD sonunda zaferine ulaştı
Para biriminin daha hızlı değerlenmesi ve yüksek miktardaki ticaret fazlasını azaltması yönünde Çin'e baskı yapan ABD amacına ulaştı. ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, toplantıların ardından, "Toplantılarda elde ettiğimiz en büyük başarı, önümüzdeki dönemde ticari dengesizliklerin önüne geçecek bir politika çerçevesi konusunda anlaşmamız oldu" dedi. Ancak yetkililer bu çerçeveye yönelik herhangi bir detay vermezken, toplantıya katılanlar ABD'yi uyguladığı gevşek para politikasının gelişmekte olan ülkelere sıcak para akışını artırdığı konusunda uyarmaktan geri kalmadı. ABD ve Güney Kore, ticaret fazlaları konusunda rakamsal hedeflere yönelik bir fikir birliğine varırken, özel hedefler belirlemeye yönelik öneriler, Almanya, Brezilya ve Japonya'nın sert muhalefetine takıldı. Toplantılarda Almanya ve Çin'in, ABD'yi ABD Merkez Bankası'nın (FED) uyguladığı para politikaları nedeniyle eleştirmesi dikkat çekti. Almanya Maliye Bakanı Rainer Brüderle, FED'i piyasaya verdiği bol likiditeyle kuru dolaylı yoldan manipüle etmekle suçladı. Çin Maliye Bakanı Xie Xuren de, gelişmiş ülkeleri politikalarını belirlerken daha sorumlu davranmaya çağırdı.
Analistler kararlar için ne dedi!
Toplantılarda, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yapısı konusunda da önemli ilerleme kaydedildi. Bu bağlamda, Avrupa'dan gelişmekte olan Çin ve Brezilya gibi ülkelere güç aktarımı gerçekleşti. Analistlerinse toplantıların ardından sessiz kaldıkları görüldü. Eski bir IMF yetkilisi olan ve şu anda ABD'deki Cornell Üniversitesi'nden öğretim görevlisi olan Eswar Prasad, "Cari açığı yüksek seviyelerde olan ülkelerin daha sıkı IMF kontrolünden geçmesini öngören politikada büyük başarılılar elde edilmese de böyle bir denetim tehdidinin olması, ülkeleri daha fazla önlem almaya itecektir" dedi. Citigroup analistlerinden Todd Emler, "Toplantı, ABD'nin dolara sürekli değer kaybettiren müdahaleci tavrını sonlandırması konusunda herhangi bir baskı unsuru ortaya çıkarmadı. Asya'daki para politikalarının daha esnek olması yönünde çağrı yapılmadı ve Japonya gibi ülkelere piyasalara müdahale ve sermaye kontrollerine yönelik açık kapı bıraktı" diye konuştu.

YENİŞAFAK 26/10/2010

El değiştiren PO enerji de üretecek

Petrol Ofisi’ndeki (PO) payını 1 milyar Euro karşılığında yüzde 42’den 96’ya çıkan Avusturyalı OMV’nin CEO’su Wolfgang Ruttenstorfer, PO’nun gelecekte sadece petrol alanında faaliyet yürütmeyeceğini gaz ve enerjinin diğer alanlarında da faaliyette bulunmasının düşünüldüğünü ifade etti.
Ruttenstorfer “2015’e kadar Türkiye’deki petrol ürünlerine olan talebin 29 milyondan 33 milyon tona çıkmasını bekliyoruz. Bunun için PO’ya yatırım yapmamız son derece cazipti” dedi. PO’nun marka adını değiştirmeyi düşünmediklerini ifade eden Ruttenstorfer “Geri kalan yüzde 4 için bir çağrı yapacağız” diye konuştu. • REUTERS

STAR 26/10/2010

Elektrik, su ve Emlak Vergisi borçlarına da kolaylık geliyor

Vergi ve prim borçlarına ilişkin yeniden yapılandırmanın kapsamına ‘banka borcu dışında’ her şey dahil ediliyor. Bakan Babacan düzenlemenin elektrik, su ve Emlak Vergisi borçlarını da kapsayacağını açıkladı
Vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören düzenlemenin kapsamı genişliyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan elektrik, su ve Emlak Vergisi borçlarının da yapılandırma kapsamına alınacağını açıkladı. NTV ve cnbc-e televizyonlarının ortak yayınına katılan Babacan, kamu alacakları konusundaki düzenlemenin kapsamını vatandaş açısından geniş tutmak istediklerini belirterek “Elektrik, su ve Emlak Vergisi borçları da yeniden yapılandırılacak” dedi.
EN GEÇ KASIMDA ÇIKARILACAK
Prim ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılması konusundaki çalışmanın tamamlanma aşamasına geldiğini belirten Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte bir değerlendirme yapacaklarını da söyledi. Bakan Babacan “Düzenlemeyi en geç kasım ayında tamamlamayı hedeflediyoruz” dedi. Söz konusu düzenlemenin kapsamına ilişkin bir diğer soruyu “İşte ne kadar borçları varsa geciken, zamanında ödenemeyen ne varsa” diye yanıtlayan Ali Babacan, 2009’un hem Türkiye, hem dünya için zor bir yıl olduğunu, borçlarını ödeme konusunda iyi niyetli ve ödeme arzusu olduğu halde yaşanan kriz nedeniyle bunları ödeyemeyenlerin
bulunduğunu da anımsattı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yapılacak düzenlemeye ilişkin ise “Sadece alacağın anaparası ne ise o anaparasının değerini koruyup, bir de böyle bir taksitlendirme kolaylığı olsun diyoruz. Yani işin özü bu. Parametreleri, detayları yakında belli olur” diye konuştu. 2-B’ye ilişkin soru üzerine de 2-B’nin önemli ve hassas bir konu olduğunu söyleyen Babacan, 2-B ile ilgili düzenlemeyi seçimden sonraya bırakmamayı düşündüklerini, en kısa sürede tamamlayıp Meclis’e sunmayı istediklerini söyledi. Bakan Babacan, çalışmanın belli bir noktaya geldiğini de kaydetti. n ANKARA star
Akaryakıt ve gaza zam yok
Babacan, akaryakıt ve doğalgaza zam yapmayı düşünmediklerini de söyledi. Babacan “Elektrik, doğalgaz fiyatları sanayimizin de rekabet gücü açısından çok önemli girdi kalemleri. Maliyet fiyatlarında anormal değişiklik olmazsa akaryakıt ve doğalgaza zam yapmayı düşünmüyoruz. 2011 yılı bütçesini buna göre hazırladık. Ama anormal maliyet gelişmeleri olursa bakılır” dedi.
İhracatçıya zirve öncesi mesaj
Değerli TL’den şikayet eden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) üyeleriyle bugün buluşacak olan Babacan, ihracatçılara mesaj verdi. Babacan şunları söyledi: “Türk ekonomisindeki güven arttığı sürece paramızın itibarı da dünyada artıyor.
‘TL değerli’ deniyor ama dolar ve Euro gibi büyük para birimlerinin her türlü para birimine göre değer kaybı söz konusu. Bizden çok daha fazla parası değerlenen ülkeler var. Kurun değeri sadece rezervle alakalı değil, çok faktör var. ‘Doğru kur nedir’ diye Nobel ödülü almış 50 ekonomiste sorun, hepsi ayrı cevap verecektir. Rezervlerle kur çok da etkilenmeyebiliyor. Serbest piyasa mekanizmasına güveniyoruz. Türkiye bugüne kadar doğruları yaptı.
Mali kural olsa da farketmeyecekti
Mali kuralla ilgili düzenlemenin bir kenarda beklediğini, ‘o günün şartlarıyla değerlendirileceğini’ de belirten Babacan, 2011 bütçesine bakıldığında mali kural olsa da olmasa da daha farklı bir bütçe olmayacağının görüldüğünü söyledi. Babacan “Dolayısıyla kenarda bekleyen bir konu. İlerde zamanı gelince ele alınır” dedi.

STAR 26/10/2010

BP ‘fatura’yı petrol sahalarıyla ödeyecek
İngiliz petrol şirketi BP, Meksika Körfezi’nde yol açtığı çevre felaketinden doğacak tazminatları ödemek için elindeki petrol sahalarını satıyor

Şirket, Meksika Körfezi’ndeki 4 sahasını 650 milyon dolara Japon Marubeni’ye verdi. BP geçen ay da Alaska, Kolombiya, Venezuela ve Vietnam’da 17 milyar dolarlık petrol sahasını elden çıkarmıştı. Bu yıl nisanda Meksika Körfezi’nde BP’ye ait bir petrol platformundaki kaza sonrası ağustosa kadar okyanusa petrol sızmıştı. BP, çevre felaketi nedeniyle 30 milyar doları bulması beklenen tazminatı karşılamak için üretim sahalarının yüzde 10’unu satacak.

MİLLİYET 26/10/2010

Socar&Turcas İran’da yatırımı dondurdu

Socar&Turcas Enerji CEO ve Petkim Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Yavuz, Birleşmiş Milletler’in uygulamakta olduğu ambargo nedeniyle İran’daki yatırım planlarını durdurduklarını söyledi
Petkim, İranlı NPC International Ltd. şirketi ile İran’da yüzde 50-50 ortaklıkla petrokimya sanayiinin önemli girdilerinden olan polietilen ve metanol tesisi kurmak için ön anlaşma imzalamıştı.
Petkim’in üretimi için avantaj sağlayacak tesisin maliyetinin 1.5 milyar dolar civarında olması bekleniyordu.
CNBC-e televizyonunun sorularını yanıtlayan Kenan Yavuz, Socar&Turcas’a ilişkin beklentisi konusunda ise, “Bu yıl koyduğumuz hedefleri aşacağız” diye konuştu.

MİLLİYET 26/10/2010

Karşılıksız $ basan ABD'ye, Almanya'dan ağır suçlama

Global ekonomide yaşanan kur savaşlarının geçtiğimiz hafta sonu masaya yatırıldığı Güney Kore'deki G-20 toplantısında varılan anlaşmanın ardından çatlaklar ortaya çıktı. Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin biraraya geldiği G-20 toplantısında yayımlanan ortak bildiride ülkelerin kura karşı önlem alınacağı yönündeki açıklamalarına karşın Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Bruederle, ABD'yi, küresel piyasalarda attığı adımlarla manipülasyon yapmakla suçladı.

'ABD YANLIŞ BİR YOLDA'
ABD'nin likiditeyi artırma politikasını, kurları dolaylı olarak manipüle etmek olarak niteleyen Bruederle, ABD'nin parasal gevşeme veya daha fazla likidite yaratma olarak adlandırılabilecek politikalarına karşı sert eleştiriler yöneltti. Bruederle, "Bu tartışmalara açık bir katkı yapmak istiyorum, ABD'nin likitideyi daha fazla artırması problemin çözümü ya da engellenmesi açısından yanlış bir yol olarak gözüküyor. Para arzında aşırı, kalıcı bir artış benim görüşüme göre kurların dolaylı olarak manipüle edilmesi" diye konuştu.

SABAH 26/10/2010

'Yabancıya satışta engeller kalkarsa gerçek değer oluşur'

Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu, "Fiyatların 3-4 kat artması hayal değil. Yeter ki yabancıya konut satışının önü açılsın" diyor

Lüks konut kavramını nitelikli konut olarak tanımlayan Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu, "Benim lüks konuttan anladığım nitelikli yaşam alanıdır. Lüks bir konut, nitelikli sosyal alanlarıyla, sunulan hizmetleriyle, mimarisiyle içinde yaşayanlara ayrıcalık sunan projelerdir" değerlendirmesini yaptı. Lüks konutların belli bir fiyat aralığı olduğuna değinen Ali Ağaoğlu, Türkiye'de konut fiyatlarının halen taban seviyede olduğunu vurguluyor. Ağaoğlu, Türkiye'de konut sektörünün ve ekonominin daha da gelişmesi için gayrimenkul piyasasının tetikleyici rolü olduğuna dikkat çekerek "Türkiye ekonomisinin ihtiyaç duyduğu para, ya kredi olarak alınacak ya da Türkiye'deki emlak piyasasının yabancı bireysel yatırımcılara açılmasıyla kaynak girişi sağlanacak. Sadece kendi vatandaşlarımıza konut satarak ne kaynak yaratabiliriz ne de Türkiye'de emlak fiyatlarının hak ettiği değerlere ulaşmasını sağlayabiliriz. Bu nedenle öncelikli olarak yabancıya gayrimenkul satışının önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekiyor" değerlendirmesini yaptı. Ağaoğlu, İstanbul'un nitelikli lüks projeleriyle yabancı yatırımcıların da ilgisini çektiğini söyledi. Ancak mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi nedeniyle bu potansiyelini değerlendiremiyoruz. İstanbul'daki metrekare satış fiyatlarının Londra'daki, Dubai'deki değerlere ulaşması bir hayal değil, yeter ki yabancıya konut satışının önündeki engeller kaldırılsın" dedi

"LÜKS SADECE SARAYLARDA YAŞANMAZ "
Ali Ağaoğlu, reklam filmlerinde kendisinin rol aldığı "10 Bin Peşin Daire Senin" kampanyasını Ataşehir'deki My Towerland projesine de taşıdı. Ağaoğlu'nun "Eskiden lüks yaşamak için saraylarda yaşamak lazımdı. Şimdi lüksü Ataşehir'de yaşayın" sözleriyle tanıttığı My Towerland projesinde 97 ile 210 metrekare arasında konutlar 377 bin ile 938 bin lira, 139 ile 274 metrekare arasındaki konutlar 478 bin ile 1 milyon 119 bin lira arasında, 216 ile 342 metrekare arasındaki konutlar ise 802 bin lira ile 1 milyon 504 bin lira aralığından satılıyor. Projedeki gökyüzü vilları lüks konut statüsüne giriyor.

SABAH 26/10/2010

'Yabancıya satış, lüks konutta fiyatı artırır'

Rixos Elysium Suites'le lüks konutu şehir merkezine taşıyan Ofton İnşaat'ın Yönetim Kurulu Eşbaşkanı İsmail Hakkı Altun, "Yabancılara mülk satışı lüks konutu hareketlendirir" dedi

Taksim'de yaptığı ve Rixos tarafından işletilecek Rixos Elysium Suites projesiyle emlak sektöründeki en lüks projesini yapan Ofton İnşaat'ın Yönetim Kurulu Eşbaşkanı İsmail Hakkı Altun, lüks kavramının İstanbul'da daha yeni başladığını söylüyor. Avrupa'nın diğer şehirleri ile karşılaştırıldığında lüks konuttaki satış değerlerinin hala çok düşük olduğunu söyleyen Altun "Standartların yükselmesiyle İstanbul'da lüks konutların değerlerinin daha da artacağını düşünüyorum. Paris'te, Londra'da lüks fiyatları 2-3 katı değerinde. Biz daha işe yeni başlıyoruz. Daha çok işimiz var" diye konuşuyor. Lüks konutta talebin şimdilik daha çok iç piyasadan geldiğini belirten Altun, "Yabancılara satışların önünün açılması projelerimizdeki satışları da hızlandırır. Şimdiki koşullarda Türk müşterilere satmak daha kolay. Çünkü yabancıya emlak konusundaki engeller nedeniyle satış yapsak bile parasını 3 aydan önce veremiyoruz" diye konuştu.

SABAH 26/10/2010

ATM’den 200 milyar lira çektik 7 milyarını ‘doğrudan’ harcadık

Visa Europe Bölge Genel Müdürü Berna Ülman, Türkiye’de bir yılda ATM kartlarıyla çekilen nakit tutarının 200 milyar lira olduğunu belirterek, “Bunun 7 milyar lirası alışverişten oluşuyor. Önümüzdeki birkaç yılda bunu 50 milyar liraya çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.


Ülman, Visa Europe’un Avrupa pazarlarının kart kullanımları açısından; “banka kartlarının ağırlıklı kullanıldığı pazarlar”, “kredi kartlarının ağırlıklı kullanıldığı pazarlar” ve “her iki kartın dengeli kullanıldığı pazarlar” olarak gruplandırılabileceğini bildirdi.
Banka kartına taksit ilk
Ülman, Türkiye’nin kart adetleri bakımından üçüncü gruba girerken, banka kartlarının alışverişlerde kullanımı bakımından ikinci grupta yer aldığını belirterek, “Visa Türkiye olarak amacımız banka kartlarının alışverişlerdeki kullanımını artırarak üçüncü gruba girmektir” dedi. Türkiye’nin ödeme kartlarındaki yenilikçi uygulamalarının banka kartları alanında da sürdüğünü vurgulayan Ülman, “Avrupa’da standart kullanımı olan banka kartlarına bile ülkemizde taksitlendirme özelliği kazandırılarak bir ilke imza atıldı. Kredi kartlarında olduğu gibi önümüzdeki yıllarda banka kartları alanında da temassız ödeme, ulaşım ve mobil ödemeler gibi yenilikçi ve
yaratıcı uygulamalar göreceğimize inanıyorum” diye konuştu.
Türkiye’de 2005 yılında her 100 liralık alışverişin 15 lirasının kartlarla yapıldığını, 2010’da ise her 100 liralık alışverişin 29 lirasının’sinin kartlarla gerçekleştirildiğini kaydeden Ülman, Türkiye’de kartlarla yapılan tüketim harcamalarındaki artışın 5 yılda yüzde 86 olduğunu bildirdi.
Büyümemiz yüzde 16
Ülman, son çeyrek büyümelerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 olduğunu, bunun yüzde 15’inin Visa kredi kartlarından, yüzde 72’sinin Visa Electron banka kartlarından geldiğini ifade etti. Visa Electron kartlarının alışverişlerde kullanımının artmasının ekonomiye faydalarına da değinen Ülman, nakit çekimi yerine banka kartlarının alışverişte kullanıldığında paranın sistem içinde kaldığını, bu sayede oluşan fonların yatırım, istihdam ve üretim yoluyla ekonominin büyümesine olumlu katkı sağladığını ifade etti.

Türkiye’de banka kartı profili

Dolaşımda olan 67 milyon banka kartı var
Banka kartıyla nakit çekim tutarı 200 milyar TL.
Bunun sadece 7 milyar TL’si alışverişte kullanılyor.
Banka kartıyla yapılan harcamaların yüzde 96’sı ATM’den nakit çekim.
Türkiye’de 1.8 milyon POS cihazı, 26 bin ATM bulunuyor.

HÜRRİYET 26/10/2010

Doğan'ın ceza sorunu Petrol Ofisi'ndeki satış anlaşmasını etkilemez

POAŞ'ta satın alma sürecinin üç ayda tamamlanacağını söyleyen OMV CEO'su 'Şirketin 2,500 tane istasyonu var. Türkiye'de petrol ürünlerine talep artacak. Bunun için PO'ya yatırım yapmamız son derece cazipti' dedi
PETROL Ofisi'ndeki (POAŞ) payını 1 milyar euro karşılığında yüzde 42'den yüzde 96'ya çıkaran Avusturyalı enerji şirketi OMV'nin CO'su Wolfgang Ruttenstorfer, gazetecilerle yaptığı telekonferansta şirketin gelecek planlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Petrol Ofisi'nin satın alma sürecinin önümüzdeki üç ay içinde tamamlanacağını da belirten Ruttenstorfer, '2015 yılına kadar şu anda Türkiye'deki petrol ürünlerine olan talebin 29 milyon tondan 33 milyon tona çıkmasını bekliyoruz. Bunun için POAŞ'a yatırım yapmamız son derece cazipti' dedi. Ruttenstorfer ayrıca Doğan'ın vergi konusunun da POAŞ anlaşmasını etkilemeyeceğini de söyledi ve ekledi; Petrol Ofisi'nin marka adını değiştirmeyi düşünmüyoruz. Çünkü şirket Türkiye'de çok iyi bilinen ve başarılı bir marka.'
RES YATIRIMI OLABİLİR
Ruttenstorfer, 'Türkiye'de doğalgazdan elektrik üretimi konusunda yatırımlarımız. Rüzgar konusunda da yatırımlar yapabiliriz. Bu aktiviteler ileride PO'nun ilgi alanına da girebilir' dedi.

Kalan % 4 için çağrı yapacağız
Ruttenstorfer açıklamalarından satır başları:
l SATIN almanın finansmanı için bütün opsiyonlar masada. Ama bu satın alma için başka bir operasyonumuzu satmayı düşünmüyoruz.
l POAŞ'IN Nabucco'da direkt bir rolü bulunmayacak. Irak ve Hazar'da da gaz sahaları ile ilgili çalışmalarımız var.
l GELECEKTE Ceyhan'da inşa edilecek bir rafineri projesinde azınlık hissesi ile yer almayı düşünüyoruz.
l PO'DAKİ hisse payımızı yüzde 96'dan, yüzde 100'e çıkarmamız zorunlu değil. Geri kalan yüzde 4 için bir çağrı yapacağız.

AKAŞAM 26/10/2010

KOBİ'ler limitlerini kendileri belirleyecek

FİNANSBANK KOBİ Bankacılığı, ekonomik şartlar ve ihtiyaçları dikkate alarak hazırladığı 'DinamikKredi' ile KOBİ'lere, POS cirosu, çek veya nakit birikimleri karşılığında kredi kullanma imkanı sunuyor. KOBİ'ler, 'DinamikKredi' kapsamında limitlerini kendileri belirleyebilirken, kredilerini şubeye gitmeden ATM ve İnternet Şubesi'nden kullanabiliyor. Finansbank KOBİ Bankacılığı Pazarlama Grup Yöneticisi Özhan Örge, 'Bu sayede KOBİ'ler ticarette her fırsatı değerlendirebilecek' dedi.

AKŞAM 26/10/2010

Kredi kartıyla yapılan harcamalar arttı, alışveriş 172 milyar TL'ye dayandı

Vatandaşın kredi kartı harcamaları artıyor. Türkiye'deki toplam kart sayısı 46.2 milyona yükselirken, yapılan harcamalar ise 171.6 milyar TL'ye ulaştı
BANKALARARASI Kart Merkezi (BKM) verilerine göre , yılın ilk 9 ayında yerli kredi kartlarından yurt içinde ve yurtdışında 171 milyar 629 milyon TL harcandı. Geçen yılın aynı döneminde ise kredi kartlarından tüketici 149 milyar 956 milyon TL harcamıştı. Böylece tüketicinin kredi kartı harcamalarında geçen yılın aynı dönemine göre ilk 9 ayda yüzde 14.5 artış yaşandı. 9 ayda kredi kartından harcanan 171 milyar 629 milyon TL'nin 156 milyar 951 milyon TL'sini alışveriş harcamaları, 14 milyar 679 milyon TL’sini ise nakit çekme işlemleri oluşturdu.

Geçen yılın ilk 9 ayında 43 milyon 807 bin olan toplam kredi kartı sayısı bu yılın aynı dönemine göre yüzde 5.5 artarak 46 milyon 221 bine yükseldi. Aynı dönemde toplam banka kartı sayısı ise yüzde 7 artarak 67 milyon 391 bine çıktı.
Artık alışveriş evden çıkmadan yapılıyor
GEÇEN yılın ocak-eylül döneminde 13 milyar 842 milyon TL olan tüketicinin mektup, telefon ve internet üzerinden yaptığı işlem tutarı bu yılın aynı döneminde yüzde 29.7 artarak yılın 17 milyar 956 milyon TL'ye ulaştı. Aynı dönemde işlem sayısı ise yüzde 23.4 artışla 88 milyon 148 bin'den 108 milyon 781 bine yükseldi.
E-ticaret 12 milyara yaklaştı
Yıl Yurtiçi Yurtdışı Toplam
(milyon)
2010 (ilk 9 ay) 9.499 1.695 11.194
2009 (ilk 9 ay) 6.105 1.308 7.414
Değişim (%) 55.6 29.5 51.0

AKŞAM 26/10/2010

Yıl sonunda dövize olan talep artar, dolar kuru 1.56 TL'ye çıkar

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Demiray, yıl sonuna doğru yabancı yatırımcıların pozisyonlarını kapatması nedeniyle dolara olan talebin artacağını söyledi. Demiray'a göre, yıl sonu dolar 1.56 TL'ye yükselir
TÜRKİYE İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, yıl sonuna doğru yabancı yatırımcıların pozisyonlarını kapatması nedeniyle dolara olan talebin artacağını, TL'nin değer kaybedeceğini söyledi. Demiray, yıl sonunda dolar kurunu 1.56 TL, euro-dolar paritesini ise 1.25 ile 1.30 arasında öngördü. Küresel krizin henüz bitmediğine işaret eden Demiray, ancak Türkiye açısından sıkıntılı bir durum olmadığını vurgulayarak 'Döviz likiditesinde sıkıntı yok. Eski devalüasyonlar dövizin bitmesiyle ortaya çıkardı ama şimdi döviz bol, kulaklarımızdan fışkırıyor' dedi.
Aykut Demiray, AKŞAM'a yaptığı açıklamada, ABD'nin resesyondan çıkışında en önemli göstergenin tarım dışı istihdam olacağını vurgulayarak, 'En son verilere göre son bir ayda 95 bin kişi işini kaybetti. Kriz bitmedi hala sorunlar devam ediyor' diye konuştu. ABD'nin hem doların değerini düşük tutmak hem de ekonomiye para enjekte etmek için bol para bastığına değinen Demiray, 'Bu para da neticede bizim gibi gelişen piyasalara geliyor ve paramızın değerlenmesine neden oluyor. Merkez Bankası'nın döviz alımlarıyla şu anda 77 milyar dolar olan döviz rezervleri yıl sonuna kadar 100 milyar dolarlara çıkacak. Ani kriz durumunda ilk aşamada çıkacak paranın 36 milyar dolar olacağını öngörüyoruz. 100 milyar dolar rezerve sahip olan bir ülkede de bunun çok fazla etkisi olmaz' dedi.
2020'de 400 milyar $ hedefi
DEMİRAY, İş Bankası'nın asıl büyüme alanının Türkiye olduğunu vurgulayarak, 'Türkiye'de 100 bin kişiye düşen şube sayısının 13, Avrupa ortalaması ise 45. Hala gidecek yolumuz var. Şube açarak aktiflerimizi büyüterek 2020'de 400 milyar dolar aktif büyüklüğe ve yüzde 10 sermaye yeterlilik rasyosuna ulaşmayı öngörüyoruz' dedi.
Erbil ve Bağdat şubesi açılışa hazır
DEMİRAY 'Yıl sonuna kadar Rusya'daki banka alma planını bitiririz. Azerbeycan'da şube açılışına ilişkin başvurumuz bir yıldır bekliyor. Hızlandırmak için çeşitli girişimlerimiz var. Irak Erbil ve Bağdat'ta şube açmak üzereyiz. Suriye'de temsilcilik açmak üzereyiz. Kazakistan ve Ukrayna düşüncemiz içerisinde. Ayrıca Balkan ülkeleri de dikkatimizi çekiyor. Biz Türkiye'de düşe kalka iyi bankacılık yapmayı müşteriye hizmet etmeyi öğrendik. Bu bilgi birikimizi komşu ülkelere de sunacağız ' diye konuştu.
Bank Sofia 40 milyon dolara İş Bankası'nın
İŞ Bankası uzun süredir gündeminde olan Rus Bank Sofia'nin satın alınmasına ilişkin sözleşmeyi imzaladı. Buna göre İş Bankası 36 milyon doları hisse devri sırasında, 4 milyon doları hisse devrini izleyen 1 yıl vadede olmak üzere 40 milyon dolar ödeyecek. Bankadan KAP'a yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 'Rusya'da faaliyet gösteren Closed Joint Stock Company Bank Sofia'nın % 100 hissesinin satın alınmasına ilişkin Hisse Alım Sözleşmesi , bankamız ile yukarıda isimleri belirtilen satıcılar arasında 25.10.2010 tarihinde Moskova'da imzalanmıştır. 400 çalışanı bulunan Bank Sofia'nın 6 şubesi ve 7 temsilciliği bulunmaktadır. Bank Sofia 31.12.2009 tarihi itibarıyla yaklaşık 127 milyon dolar aktif toplamına ve 28 milyon dolar özkaynağa sahiptir. Hisse devri için, Türkiye'de BDDK, Rusya'da ise Rusya Hükümet Komisyonu ve Rusya Merkez Bankası'nın onayı gerekmektedir. Hisse devri söz konusu otoritelerin onayını müteakip gerçekleşecektir.
Mevduatta vade tedbirle uzamaz
MEVDUATTA vade yapısını uzatmak için munzam karşılıkların azaltılması gibi önlemlerin çok fazla işe yaramayacağını ileri süren Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, şunları söyledi: Bence bu insanın kafası ile ilgili olan bir şey. Kolay kolay alınacak tedbirlerle değiştirilemez. İnsanları uzun vadeli mevduata zorlamanız zor. Son 10 yılda TL'de kalan insanlar çok büyük para kazandı ama tasarruflarını dolarda tutanlar para kaybettiler. Ama hala 100 milyar dolarlık döviz hesabı var. İki neden var. Yüksek fiyatla döviz almışlar şimdi düşük fiyatla satıp zarar etmek istemiyorlar. İkincisi; psikolojik, 'Yarın Türkiye'de ne olacağı belli olmaz' korkusu var. Aynısı vade yapısında da var.'

AKŞAM 26/10/2010

Putin'den Transneft'e operasyon

Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projesinin Rus ortaklarından olması beklenen Transneft'in malî açıdan incelenmesi talimatı verdi.

Transneft'ten malî bilgileri en az üçer aylık aralarla Maliye Bakanlığı ile paylaşması istendi. Transneft'in yüzde 78'lik hissesi devlete ait ve ülkenin ham petrol ihracatının yüzde 93'ünü yapıyor.

ZAMAN 26/10/2010

Avustralya borsası Singapur'un

Singapur borsasını yöneten Singapur Exchange (SGX), Avustralya borsasını yöneten ASX'i 8,3 milyar dolara satın alıyor.
Birleşmeyle, 2 bin 700 şirketin işlem gördüğü bölgenin en büyük borsası oluşacak. Satış Singapur'un konumunu güçlendirirken, Avustralyalı yatırımcılara da Asya piyasalarına giriş imkanı tanıyacak. Satış açıklamasıyla ASX hisseleri yüzde 20'den fazla değer kazanırken SGX hisseleri yüzde 4,35 geriledi.

ZAMAN 26/10/2010

'İthal canlı hayvanda ve ette hastalık riski yok'

Et fiyatlarındaki büyük artışı önlemek için yurtdışından getirilen canlı hayvan ve kırmızı ette hastalık bulunduğuna ilişkin tartışmalara Tarım Bakanlığı'ndan itiraz geldi.
Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Muzaffer Aydemir, ithal edilen canlı hayvanlarda ve kırmızı ette kesinlikle risk bulunmadığını açıkladı. Aydemir, "Hayvansal yem yedirilmediğinden emin olduğumuz ve hangi çiftlikte doğduğunu, kayıtlarıyla, annelik bilgileriyle, her türlü doğum ve sağlık sertifikalarıyla kontrol ettiğimiz hayvanları kasaplık, besilik ve damızlık olarak ithal ediyoruz." diye konuştu. Aydemir, ithalat yapılan ülkelerde görevlendirdikleri resmi veteriner hekimler aracılığıyla gerekli kontrollerin bu ülkelerde yapıldığı gibi gümrük kapılarında da çok sıkı önlemler aldıklarını aktardı. "Bir kilogram kırmızı et dahi deli dana, hormon ve kalıntı testlerinden geçmeden ülkemize sokulmamaktadır." diyen Muzaffer Aydemir, gümrüklerdeki taze soğutulmuş etle ilgili aldıkları önlemlerin bu tür etlerin raf ömrünün kısa olmasından kaynaklandığını bildirdi.
Bu etlerin ithalatında dikkat ettikleri konulara ilişkin de bilgiler veren Genel Müdür, taze soğutulmuş etin yüklenmiş olduğu ülkede alınan önlemlere ek olarak bu etlerle ilgili belgelerin eksiksiz olması gerektiğini söyledi. Aydemir, ayrıca ithalatın yapıldığı ülkenin bu etlerin sağlıklı olduğunu tam garanti etmesi gerektiğini, yine gümrüklerde görevlendirdikleri veteriner hekimlerin klinik muayeneleriyle bu konudaki her türlü gözlem ve incelemeleri sonunda bu etlerin sağlıklı olduğunun tespit edilmesi üzerine ülkeye girişine izin verildiğini anlattı.
Canlı hayvan ithalatında Dünya Hayvan Sağlık Teşkilatı'nın bilimsel kriterlerinin yanı sıra ihmal edilebilir risk grubu içerisinde saydığı ülkelerden ithalat yapıldığını bildiren Koruma Kontrol Genel Müdürü, kasaplık canlı hayvanların bir hafta içerisinde kesilmesi zorunluluğu bulunduğunu ve bu hayvanların kesiminin birinci sınıf mezbahalarda yapıldığını dile getirdi. Aydemir, kesim sırasında lenf nodülleri, bağırsağın ilgili bölümleri, sinir doku ve kafatasının hastalık taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın imha edildiğine dikkat çekerek, "İthal ettiğimiz etlerde deli dana hastalığı yüzde sıfır, milyonda sıfır. Niye? Çünkü bununla ilgili bütün tedbirleri almış durumdayız. Avrupa'da şu anda deli dana görülen vakaların yaşları 10-11-12 arasındaki sığırlar. AB 2000 yılından itibaren tüm sığır ve koyunlarına hiçbir çiftlikte hayvansal kökenli yem yedirmiyor. Bu yemlerin yedirilmesi yasaklandı." açıklamasını yaptı. Türkiye halen İsveç, Norveç, Avustralya ve Uruguay'dan canlı hayvan ithal ediyor. Bazı Avrupa ülkelerinden de kırmızı et alınıyor. ANKARA AA

ZAMAN 26/10/2010

0 yorum:

Yorum Gönder