Spk Ceza yazıyor

SPK, ceza yağdırdı
SPK, tüm hizmet birimleri tarafından yapılan
denetimler sonucunda 2010 yılında 230 kişi
hakkında suç duyurusu ve işlem yasağı
getirilmesine; 57 gerçek ve tüzel kişi hakkında da
idari para cezası uygulanmasına karar verdi. 2010
yılında 57 gerçek ve tüzel kişi hakkında toplam 2
milyon 331 bin 674 TL tutarında idari para cezası
uygulandı. (ANKA)

Yunanistan'nın parası bitmek üzere

Yunanistan'ın iki aylık nakdi kaldı
Yunan Kathimerini Gazetesi'ne göre, Yunanistan
AB/IMF kredisinin yeni dilimini alamazsa, elindeki
nakit 18 Temmuz'da bitecek ve ülke borçlarını
ödeyemez duruma gelecek. 12 milyar Euro'dan
oluşan yeni kredi diliminin, gözden geçirmenin
başarıyla geçilmesi halinde Haziran sonunda
serbest bırakılması bekleniyor. (GAZETEPORT

IMF başkanı ne zaman seçilecek

IMF yeni başkanını 30 Haziran'a kadar seçmeyi
planlıyor
Uluslararası Para Fonu (IMF), Dominique Strauss-
Kahn'tan boşalan başkanlık görevi için seçimin
Haziran sonuna kadar sonlandırılmasını
amaçladıklarını açıkladı. Kurum, kısa listeye
girenler arasında en kalifiye adayın seçileceği
sözünü verdi. (BLOOMBERG)

FED faizlerde indirim yada yükseltmeye gitmiyor

St. Louis FED Başkanı James Bullard, 600 milyar
Dolar tutarında ABD Hazine kağıdı satın alınmasını
öngören ikinci parasal genişleme programının
Haziran ayında tamamlanması sonrasında da,
FED'in faizleri değiştirmemesini beklediğini bildirdi.
(GAZETEPORT)

Simavda akbank Kredi ödemelerini erteledi

Akbank, Simav'da kredi ödemelerini erteledi
Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, 5,9
büyüklüğünde deprem yaşanan Kütahya'nın
Simav ilçesindeki müşterilerinin kredi taksit ve
ödemelerini iki ay erteleyeceklerini bildirdi.

Bank Asya Yurdışında Banka mı açacak

Bank Asya yurtdışında banka alacak
Afrika ve Hindistan'da büyümeye devam
edeceklerini söyleyen Bank Asya Genel Müdürü
Abdullah Çelik, Mali ve Benin'de banka satın
alacaklarını söyledi. (FİNANSGÜNDEM)

Konut kredisinde ekspertiz çözüm geliyor

Konut kredisinde ekspertiz oyununu özel ekip
çözecek
BDDK, bazı bankaların evin ekspertiz değerini
yüksek göstererek fiyatın tamamı için kredi
vermesini mercek altına alıyor. BDDK Başkanı
Tevfik Bilgin, oluşturulacak özel ekibin her
bankadan 300 dosyayı inceleyeceğini ve
usulsüzlüklere sert önlemler alacaklarını
kaydetti. (ZAMAN)

Goldman petrol, bakır, çinko önerdi

Geçtiğimiz ay emtialarda satış tavsiyesinde
bulunan Goldman Sachs, bu fikrini çabuk
değiştirdi. Goldman Sachs, devam eden ekonomik
büyümenin arzı sıkılaştıracağını belirterek
yatırımcılara petrol, bakır ve çinkoda alım
yapmaları tavsiyesinde bulundu. (GAZETEPORT

Wall Street borsası düştü Asya borsaları yatay seyir

Wall Street düştü, Asya yatay
Dünkü sert değer kayıplarının ardından Asya’da
endeksler bu sabah genelde yatay. Şanghay ve
Sidney’de % 0,6 civarında düşüş görülürken diğer
endeksler oldukça yatay. Euro dolara karşı 1,40
seviyesinin üzerinde seyrediyor. Petrol dünkü hızlı
düşüşün ardından bu sabah yükselişte. Wall Street
dün % 1’in üzerinde ekside kapandı. Dün Avrupa
endişeleriyle 1,40 seviyesinin de altına inen eurodolar
paritesi bu sabah bu seviyenin hafif üzerinde
seyrediyor. Euro, artan borç endişeleriyle birlikte
•Wall Street düştü, Asya yatay
• Goldman petrol, bakır, çinko önerdi
• Bakır, Çin verileriyle düştü
74,9%
116.7
1,50%
Kapasite Kullanımı (Mayıs)
Reel Kesim Güven Endeksi(Mayıs)
Almanya GSYH Büyümesi (I)
20.May 23.May Değ.(%)
İMKB 100 63.299 63.210 -0,14
DOLAR 1,5736 1,6001 1,68
EURO 2,2475 2,2406 -0,31
EUR/USD 1,4282 1,4003 -1,95
Gösterge Tahvil 8,87 9,03 1,80
İÇ PİYASALAR
dün dolara karşı iki ayın en düşüğü seviyesine
inerken, İsviçre frangına karşı rekor düşük seviyeyi
görmüştü. (FİNANSTREND)

Günlük Gazete Ekonomi Habeleri

İçindekiler Haberin Detayları İçin Lütfen Tıklayınız
Dolar güne düşüşle başladı 3
'Savaş çıkabilir' 3
8 milyar dolarlık sıcak para kaçtı 3
Türk bankalarına çifte standart 4
İhracatta yüzde 22.7 artışla en iyi ikinci ocak ayı yaşandı 4
Mısır’dan Türkiye’ye garanti 6
ABD, 3 Türk şirketini İran için kara listeye aldı 6
Ocak'ta dünyada coşku İMKB'de hüsran vardı 7
Uzlaşmayla 169 milyonu kaptılar 8
İnşaat sektöründe faiz endişesi 9
Uşaklı süt üreticileri kapasitelerini artırdı 9
Petrolde artış var, sıcak para durdu, riske dikkat’ 9
2011’de 25 AVM açılacak 35 bin kişiye iş yaratılacak 10
Peşinatı 4 bin TL yaptı vadeyi 15 yıla yaydı 10
Hazine ihalesinde bileşik faiz yüzde 9,49 12
CHP’nin ‘aile yardımı’ 1250 lirayı bulacak 13
Aslanlı Köşk’ün tapusu Gür’e geçti 13
Mısır, ‘Süveyş Kanalı’nda endişe yarattı, petrol 101 doları gördü 13
Spekülasyonu ‘elden takip’le önledi, 7 gümrük müdürünü değiştirdi 14
Babacan: Haftalık çalışma süresi 49 saate inse, işsizlik sıfıra yaklaşır 14
NATO’nun Hava Kontrol Sistemi ihalesi Siemens Türkiye’nin oldu 15
Fonların efendisi Bizim'le Türkiye'de 15
İki büyüğe vergi piyangosu 16
Odeon, yurtdışı turlarda büyüyecek 16
Toyota'ya marka değeri şoku 16
Türkiye tasarrufu yeniden öğrenmeli 17
Üretim kapasitesinde ilk üçe girdi, sırada markalaşma var 20
İhracatçı, yıla hızlı başladı 21
GS ve BJK'ye vergi cezası indirimi 22
Borsa'ya Lokman Hekim geldi 22
İş Bankası, Suriye'de temsilcilik açıyor 23
Gaziantep, ocak ayında 361 milyon dolar ihracat yaptı 23
KOBİ'ler değişim ve dönüşümün eşiğinde 23
Kâr odaklı yönetim anlayışımız Japon Sompo ile de sürecek 27
KKR, Doğan'a teklif için yerli ortak buldu 29
Aksa Akrilik Mısır'da üretime ara verdi 29
Uçak Asansör, Rusya pazarına göz dikti 29
Dekoral Alüminyum, 11 ülkede birçok binaya imzasını attı 30
Özpekler Su Ürünleri’nde hedef 11 milyon e’luk ihracat 31
İZFAŞ, İEF ve Marble’ın ardından fuarcılıkla yeni markalar yaratıyor 31
Vakıfbank'tan iki farklı anapara korumalı fon 33
3 Bin 750 Şirkete İnceleme! 33
Vergide büyük kaçak 34
Yeni konut satış fiyatı yüzde 5.32 arttı 34


Dolar güne düşüşle başladı
İstanbul serbest piyasada dolar 1,5820, euro 2,1870 liradan güne başladı
İstanbul serbest piyasada dolar 1,5820, euro 2,1870 liradan güne başladı. Kapalıçarşı'da 1,5760 liradan alınan dolar 1,5820 liradan satılıyor. 2,1800 liradan alınan euronun satış fiyatı ise 2,1870 lira olarak belirlendi. Serbest piyasada dün kapanışta doların satış fiyatı 1,5910 lira, euronun satış fiyatı ise 2,19 lira olmuştu.
FİNANSGÜNDEM 02/02/2011
'Savaş çıkabilir'
IMF Başkanı Kahn, küresel ekonominin toparlanmaya başladığını, ancak yüksek işsizlik ve artan fiyatlar gibi sorunlar bulunduğunu söyledi
Strauss-Kahn, küresel dengesizliklerde kriz öncesi örneklerin yeniden geliştiğini belirterek “ABD gibi dış açık veren ekonomilerde büyüme iç taleple, Çin ve Almanya gibi geniş dış fazla veren ekonomilerde büyüme ihracatla destekleniyor’’ dedi. Korumacılığın hızlandığının görülebileceğini ifade eden Strauss-Kahn, ülkeler arasında gerilim artarken de sosyal ve politik istikrarsızlıkların hatta savaşların bile görülebileceğini kaydetti. Gelecek 10 yılda 400 milyon genç insanın küresel istihdam piyasasına dahil olacağını, bunun hükümetler için ürkütücü bir sorun olduğunu belirten Strauss-Kahn, işsizlik ve kötü sosyal koşullar içinde hayatlarını sürdürecek, genç ‘kayıp kuşak’ manzarasıyla karşı karşıya bulunulduğunu söyledi.
FİNANSGÜNDEM 02/02/2011
8 milyar dolarlık sıcak para kaçtı
Maliye Bakanı Şimşek, ekonomiyi yavaşlatma operasyonunun kısa vadeli yabancı sermayeyi ürküttüğünü belirtti
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mali piyasalar için açıkladıkları önlemlerin içinde not artışını da dikkate aldıklarını belirterek "Her an değişiyor ama sıcak para çıkışları 8 milyar doların biraz üzerinde. Çerçeve onları ürküttü tabii" dedi. İstanbul'da ekonomi basınıyla sohbetinde Şimşek'e ilk sorular sıcak parayı azaltma, cari açığı düşürme yönündeki sıkılaştırıcı politika adımlarıyla ilgili geldi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez seçim döneminde ekonomiyi yavaşlatma çabasına girdiklerini anlatan Şimşek'e, "Seçim ekonomisi yapmamaya dayanabilecek misiniz?" sorusu geldi. Şimşek'in yanıtı, "Günübirlik piyasa hareketlerine anlamlı bir değişken olarak bakmayız. Orta ve uzun vade bakıyoruz. Ama fiyat hareketinin temeli yoksa o zaman farklı yaklaşırız" oldu. Londra ve New York'ta 340 tane, trilyonlarca doları yöneten yatırımcıyla görüştüklerini kaydeden Şimşek "Uzun vadeli yatırımcılar son alınan önlemlere 'Bravo' diyor; günübirlik düşünenler -ki az bir kitle değil- farklı düşünüyor" dedi. Şimşek, önlemlerin kısa vadeli sermayeyi bir miktar ürküttüğünü, sıcak para çıkışlarının 8 milyar doların biraz üzerinde olduğunu anlattı. Şimşek, "Biz bir çerçeve oluşturduk. Mesaj alınmıştır. Adımların anlık sonuçları yanında 6-9 ay gibi gecikmeli etkileri de olacak" dedi. KKDF artışının gündemde olmadığına da dikkat çeken Şimşek, önlemlerin not artışının da dikkate alınarak hazırlandığını anlattı.

Vergi yükü azaldı

Akaryakıt ve telekomünikasyondan dünyanın en yüksek vergilerinin alınması da masada konuşulanlar arasındaydı. Şimşek bu konuda haksızlık yapıldığını kendi verileriyle şöyle savundu: "Dolaylı vergilerin milli gelire oranı Türkiye'de yüzde 11'ken 33 OECD ülkesinde ortalama yüzde 10.8. KDV yükü Türkiye'de ortalama yüzde 14.4 iken AB'de bizden düşük sadece üç ülke var. Son olarak da 2003'te bir depo benzinin yüzde 70.3'ü vergi iken bugün oran yüzde 63.3. Vergi yükünün yüksek olduğunu elbette kabul ediyorum. Ancak kabul edin ki vergi yükü azaldı."

Twitter'da yazan benim

Personel alımını ikiye katlayacaklarını anlatan Şimşek, "Mükellef personel alımını mesaj olarak algılamalı" dedi. Mehmet Şimşek ayrıca, Twitter'da sorulara kendisinin yanıt verdiğini söyledi. Davos'ta Facebook yöneticilerinin kendisiyle görüşmek istediğini de belirten Şimşek, bakanlığın adresinin olmadığını öğrenince hemen orada bir tane açmaya çalıştıklarını anlattı.

FİNANSGÜNDEM 02/02/2011
Türk bankalarına çifte standart
Hollanda bankacılık otoritesi, Türkiye merkezli bankaların yurtdışına kredi vermesini zorlaştırdı.
Küresel krizin yıkıcı etkilerinden korunmak için finans sektörüne 320 milyar Euro'nun üzerinde destek veren Hollanda, faturayı Türk bankalarına çıkardı. Hollanda'nın bankacılık otoritesi, ülkesinde faaliyet gösteren Türk bankalarının yurtdışına kredi vermesini önlemek için maliyetleri artırdı. Bu tip işlemlerde bulunan bankalardan istenen sermaye yeterlilik rasyosu yüksek tutuluyor. Böylece kredilerde çıta yükseltilerek sermaye çıkışı engellenmiş oluyor.

Hollanda'da faaliyet gösteren yurtdışı merkezli finans kurumları arasında Türk ve Rus bankalarının önemli bir ağırlığı bulunuyor. Her iki ülkenin bankaları için reyting sistemi uygulanıyor. Bu çerçevede örneğin Türkiye'ye kredi kullandıracak bankalara "100 liralık aktifinin ancak 5 lirasını kredi olarak kullandırabilirsin." deniliyor. Hollanda'nın bu yolla Türkiye'ye para girişini önlemek istediğini aktaran üst düzey bir banka yetkilisi, "Dışarıya sermaye çıkmasını istemiyorlar. Bunun için de Hollanda'da faaliyet gösteren Rus ve Türk bankalarına yönelik kredi maliyetlerini artırıcı adımlar atıp, sermaye yeterlilik rasyosunu yüksek tutuyorlar." dedi. Hollanda hükümeti, finans şirketlerini korumak amacıyla 20 milyar Euro'luk fon kurma kararı almıştı. Küresel krizin şiddetli olduğu 2008 yılı sonbaharında da hükümet bankalara 200 milyar Euro güvence sağlayacağını bildirmişti. Bu yolla banka ve sigorta şirketlerine sağlanan destek 323 milyar Euro'yu buldu. Ülke bankalarındaki mevduatlar 100 bin Euro'ya kadar koruma altında bulunuyor. Eylül 2008'de ABD'nin yanı sıra Avrupa ekonomilerini de derinden sarsan finansal krizin Avrupa Birliği (AB) ülkelerine olan faturası netleşmeye başladı.

AB ülkeleri, bankacılık krizinin patlak vermesinden bu yana finansal sektörlerine 4,5 trilyon Euro'luk yardımda bulundu. Varlık kurtarma ve hibeleri de içeren destekler en fazla İngiltere'de verildi. İngiltere, 2008 yılı Ekim ayı ile 2010 yılı Ekim aylarında finans sektörüne 850,3 milyar Euro destek verirken, bu ülkeyi 723,3 milyar Euro ile İrlanda, 599,7 milyar Euro ile Danimarka izledi. Listenin son sırasında ise bankacılık ve sigorta sistemine 1,7 milyar Euro destek sağlayan Litvanya yer alıyor.

HOLLANDA'DA FAALİYET GÖSTEREN TÜRK BANKALARI
Akbank N.V.
Anadolubank Nederland B.V.
Fortis Holding Malta B.V.
The Economy Bank N.V. (TEB)
Garanti Bank International N.V.
Demir-Halk Bank (Nederland) N.V.
Yapı Kredi Bank Nederland N.V.
FİNANSGÜNDEM 02/02/2011
İhracatta yüzde 22.7 artışla en iyi ikinci ocak ayı yaşandı
İlk veri ihracat 2011’e hızlı girdi. Tunus ve Mısır’daki olaylar dünyayı tedirgin ederken Türkiye’nin ihracatı ocakta yüzde 22.7 arttı. Böylece 2008 yılı hariç tüm zamanların en yüksek ihracat rakamına ulaşıldı
Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan olaylara rağmen Türkiye’nin ihracatı 2011 yılına da hız kesmeden yoluna devam etti. Başta AB ülkelerindeki talep artışı olmak üzere alternatif pazarlardaki artışın da etkisiyle ocak ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22.7 artarak 9 milyar 656 milyon dolar oldu. Bu ihracat rakamı, 2008 yılı ocak ayı ihracat rakamı hariç tutulduğunda gerçekleşen en yüksek ocak ayı ihracat rakamı oldu. İhracat verilerini Samsun’da açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ülke bazında alternatif pazarların yine ön plana çıktığını belirtti. Ocak ayında ihracatın, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 108, Ürdün’e yüzde 91, Rusya’ya yüzde 65, Azerbaycan’a yüzde 65, Lübnan’a yüzde 59, Irak’a yüzde 57, İran’a yüzde 49 artarken, Güney Kore’ye yüzde 145, Hindistan’a yüzde 122, Gürcistan’a yüzde 112, Endonezya’ya ise toplam olarak yüzde 92 arttığını ifade etti.
BAŞI ALMANYA ÇEKTİ
Büyükekşi, AB pazarındaki ülkelere olan ihracatta ise karma bir tablonun olduğunu belirterek “Bazı pazarlarda iyiyiz, bazı pazarlarda ihracat artış hızımız düşük kalıyor. En büyük pazarımız Almanya’ya ihracatımız yüzde 19, İngiltere’ye yüzde 19, İtalya’ya yüzde 15 arttı. Bazı Avrupa ülkelerine ise ihracatımızda önemli artışlar var. İspanya’ya ihracatımız yüzde 22, Hollanda’ya yüzde 42, Romanya’ya yüzde 10, İsviçre’ye yüzde 31 arttı” dedi. İhracat rakamlarıyla ilgili yazılı açıklama yapan Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da ülke grupları bazında Ocak 2011 ihracat rakamları incelendiğinde, AB ülkelerine ihracatın bir önceki yıla göre yüzde 17’lik artış kaydederek 4 milyar 656 milyon dolara ulaştığına dikkati çekti. İhracatta ilk sırada yer alan Almanya’nın, Ocak ayında da en fazla ihracat yapılan ülke olduğunun altını çizen Çağlayan, ocak ayında Almanya’ya ihracatın bir önceki yılın ocak ayına göre yüzde 20 artarak 1 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirtti.
Çağlayan, AB’nin ihracattaki payının yüzde 48 olarak gerçekleştiğini, bunun AB ülkelerinde talebin yükseldiğine işaret ettiğini bildirdi. Ortadoğu ülkelerine ihracatın yüzde 43 artışla 1 milyar 788 milyon dolara çıktığını belirten Çağlayan, Afrika ülkelerine ihracatın da yüzde 10 artışla 775 milyon 883 bin dolara ulaştığını kaydetti.
Tunus’a mücevherat satışının 7 kat artması dikkat çekti
Son dönemde yaşanan olaylar nedeniyle dünyanın bir numaralı gündemi haline gelen Kuzey Afrika ülkelerinden Tunus’a ihracatın yüzde 55 düştüğünü kaydeden Büyükekşi, Mısır’a yapılan ihracatın ise yüzde 17 arttığını kaydetti. Devlet Bakanı Çağlayan da “Tunus’a 2011 yılı ocak ayında hububat ve bakliyat ihracatımız yüzde 162, kuru meyve ve mamulleri ihracatımız yüzde 196 oranında artarken, değerli maden, mücevherat sektörü ihracatının yüzde 591 oranında artması dikkat çekicidir’’ dedi.
İhracatçının haklı sesi nihayet duyuldu
TİM olarak uzun süredir gündeme getirdikleri konuların hayata geçirilmesinin önemli olduğunu belirten Büyükekşi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizim son yıllarda ısrarla dile getirdiğimiz önlemler son iki ayda hayata geçiriliyor. İhracatçının haklı sesi nihayet duyuldu. Geçte olsa alınan önlemleri takdirle karşılıyoruz. Seçime beş kala ekonominin terapiye alınması son derece cesaret verici. Ekonomi yönetimine teşekkür ediyoruz.”
Otomotiv ve tekstil lokomotif
Otomotiv sektörü en fazla ihracat gerçekleştiren sektör oldu. Otomotiv sektörünün ihracatı 1 milyar 493 milyon dolar gerçekleşmiş ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.4 artış gösterdi. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yüzde 13.1 ihracat artışı ve 1 milyar 311 milyon dolar ihracatıyla otomotivin ardından ikinci sırada yer aldı. Kimyevi madde ve mamulleri yüzde 45’lik artışla ihracattaki genel artışına en fazla katkı sağlayan sektör oldu.
STAR 02/02/2011
Mısır’dan Türkiye’ye garanti
Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Çağlayan, Mısır’da yatırımı olan sanayicinin yüreğine su serpti. Çağlayan “Mısır devleti, tüm Türk yatırımlarının himayelerinde olduğunu ve her türlü önlemin alındığını söyledi” dedi
• Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Mısır’ın Türk yatırımlarının korunmasıyla ilgili tam garanti verdiğini söyledi. Çağlayan, Mısır ve Tunus’ta yatırımı bulunan ve iş yapan sanayicilerle bir araya geldi. Mısır’ın Ankara Büyükelçisi ile görüştüğünü ifade eden Devlet Bakanı Çağlayan, Mısır’daki Türk yatırımlarının, Mısır devletinin garantisi altında olduğunu, bu konuda her türlü önlemin, Mısır devleti tarafından alınması gerektiğini büyükelçiye söylediğini belirtti.
GARANTİ VERDİLER
Çağlayan, Mısır ve Tunus’la ticari ilişkisi olan firmalarla gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada “Mısır’ın Ankara büyükelçisiyle dün (önceki gün) gerçekleştirdiğim görüşmede büyükelçi de tüm işletmelerimizin garanti altında olduğunu, kendi himayelerinde olacağını ifade etmişlerdir” dedi. Mısır’da bankaların işlem yapmadığı, Süveyş Kanalı’ndan geçişte çekle ödeme bilgisi kabul edildiği, gümrük ve kargo ofislerinde sıkıntı olduğu gibi bilgilerin iletildiğini, işçilerin çalışamamasından kaynaklanan sıkıntı tespitleri olduğunu kaydeden Çağlayan, müşavirlerinin hem Türk işadamlarını bilgilendireceğini, hem de aksaklıkları not edeceğini belirtti. • EKONOMİ SERVİSİ
Beymen Mısır kepenk indirdi
Mısır’daki olaylar üzerine Beymen, Kahire’deki mağazasının kepenklerini indirdi. Beymen Genel Müdürü Elif Çapçı “Mağaza Four Seasons otelinde, büyükelçiliklerin de bulunduğu güvenlikli bir bölgede. Mağazanın sokağa vitrini, kapısı yok ama yine de tedbir olsun diye perşembeden bu yana kapalı. Olayların yatışmasını bekliyoruz” dedi. Çapçı, olaylar yatıştıktan sonra yeniden faaliyete geçeceklerini belirtti.
Eximbank gerekli olursa Mısır’da devreye girecek
Mısır ve Tunus’ta bulunan Türk yatırımcıların uğradıkları zarar konusunda kendilerine ulaşan bir verinin olmadığını söyleyen Çağlayan, işadamlarının Eximbank’ın zarara karşı bir sigorta getirmesi gerektiği yönündeki talepleri üzerine “Eximbank’ın devreye girmesini gerektirecek bir şey söz konusu olursa tabii ki Eximbank’ın nasıl bir enstrüman yapabileceğini, neler sağlayabileceğini de bu vesileyle masaya yatırmış olacağız” dedi. Çağlayan, halen zarara uğrayan fabrikanın ise olmadığını söyledi.
STAR 02/02/2011
ABD, 3 Türk şirketini İran için kara listeye aldı
ABD Hazinesi, İran’ın füze sanayisine destek veren İranlı ve bazı Türk şirketlerine yaptırım uygulayacağını açıkladı.
İran’ın balistik füze geliştirmesi çabaları için materyal sağlayan 6 kişi ve 5 şirketi kara listeye alan ABD Hazinesi açıklamasında İran’ın Uzay Sanayisi Kurumu’na 7 milyon doların üzerinde tedarik sağlayan ağı hedeflediklerini söyledi. İran’ın Uzay Sanayisi Kurumu 2005 yılında ABD Hazinesi tarafından kara listeye alınmıştı. Açıklamaya göre, tedarik zinciri İranlı Milad Jafari ve babası M. Javad Jafari ile kardeşi Mani Jafari tarafından yönetiliyor. Kara listeye alınanlar arasında 2 Türk vatandaşı ve İstanbul merkezli 3 şirket de bulunuyor. Bunlar arasında Türkiye’de kurulu Macpar Makina ve STEP AŞ’nin materyal ve teknolojik ekipman sağladığı, Macpar’ın operasyonlarının Milad Jafari tarafından yönlendirildiği ve Türk asıllı M. Kuntay Duransoy ve Çağrı Duransoy’un Jafari ile birlikte hareket ettiği ifade edildi. Diğer şirketin Multimat olduğu belirtildi.
STAR 02/02/2011
Ocak'ta dünyada coşku İMKB'de hüsran vardı
Küresel çapta borsalar, 2011'e son 14 yılın en güçlü Ocak ayı performansını sergileyerek girdi. Ekonomiye yönelik iyimser beklentilerin yatırımcıların güvenini artırması, bu yükselişteki başlıca neden olurken İMKB, aynı dönemde dünya piyasalarından ayrışarak son yılların en kötü ocak ayı performansını gösterdi
Dünya piyasaları, ABD'de, Merkez Bankası'nın (FED) para musluğunu açması ile birlikte Aralık ayında başlayan bir yükseliş trendine girdi. Ocak ayının büyük bir kısmında da istikrarlı yükselişler yaşayan borsalar, son 14 yılın en iyi performansını göstermiş oldu. Avrupa'da borç krizine yönelik endişeler devam etse de kıtadaki borsalar değerlenmeye devam ediyor. İspanya'nın IBEX 35 endeksi Ocak'ta yüzde 9.6, İtalya'nın FTSE MIB endeksi yüzde 9.2 yükselirken, Alman DAX 30 ve Fransız CAC 40 endeksleri geçen ayı 52 haftanın en yüksek seviyesinde kapattı.
DOW 14 YILIN ZİRVESİNDE
Pazartesi günü, Dow Jones Endeksi, yüzde 0.6 yükseldi ve günü 11,891 puanda kapattı. Dow, Ocak ayında yüzde 2.7 oranda değerlenerek, 1997'den bu yana görülen en başarılı Ocak ayı performansını sergiledi. JPMorgan Funds'ın piyasa başstratejisti David Kelly, "Borsalar ışıl ışıl parlayan bir lambayı andırıyor" benzetmesini yaptı ve "Ocak ayı, geçen yılın sonunda görmeye başladığımız yukarı yönlü eğilimin devam ettiği bir ay oldu. Bunun nedeni, ekonominin iyileşmeden büyüme evresine geçmesi ve hem tüketici hem de yatırımcı cephesinde güven artışı görüyoruz" dedi.
İMKB EN KOTU AYINDA
Yeni yıla 66 bin 4 puandan başlayan İMKB Ulusal 100 endeksiyse, ilk ayı yüzde 4.1 kayıpla 63 bin 278 puandan noktaladı. Ay boyunca kötü bir performans gösteren endeksin bu trende girmesinde yurt içinde yaşanan gelişmelerin etkisi vardı. Merkez Bankası'nın karşılık oranlarını artırması ve faiz oranlarını yükseltmesi sonucu yabancı kısa vadeli fonların piyasadan çekilmesi endeksi aşağı çekti. Yabancılar daha çok borsasın lokomotifi olan ve kriz öncesine dönmesine en büyük rolü olan bankacılık endeksinden çıktı. Endeks piyasa değeri açısından 15 milyar dolara yakın eridi.
ENDEKSTE ARTI ZAMANLAR
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 2,44 oranında değer kazandı. İMKB 100 Endeksi, ilk seansta 905 puan ve ikinci seansta 639 puan olmak üzere günün tamanında bin 544 puan yükseldi. Hisse senetleri uzun zaman sonra ilk kez yükselmekle birlikte, oran bakımından da iyi bir performans sergilemiş oldu. Borsa kapanışı itibariyle dolar ise yükseliş trendine son vererek 1,5865 bandına gerilerken, avro da 2,1845 ile kapandı. Altın fiyatları ise aynı süre içinde yatay bir seyir izledi. Gram altın yüzde 1 değer kaybederek 67,97 TL düzeyine inerken cumhuriyet altınının fiyatı ise 458 TL civarında kapandı.
Korkular tazeliğini koruyor
Yine de ufukta bazı karabulutlar var. İlk olarak, bazı yatırımcılar Mısır'daki ayaklanmanın diğer piyasalara da yayılmasından ve satış dalgası yaratmasından endişe ediyor. Bazılarıysa, Avrupa'daki sorunların çözülmemesini, kimileri de ekonomisi korkutucu bir hızla büyüyen Çin konusunda dikkatli olunması gerektiğini söylüyor. ABD'deyse, bazı yatırımcılar son dönem güçlü gelen şirket bilançoların, emtia fiyatlarındaki yükselişinin önüne geçmeye yetmeyeceğinden endişe ediyor. Şubat ayına girerken, yatırımcıları arasında son dönemdeki endişeyse yükselen emtia fiyatları ve enflasyon.
Ve petrol 100 doları aştı
Gelişmekte olan ekonomilerdeki hızlı toparlanmayla birlikte petrol fiyatları yeniden yükselişe geçti. Brent petrolü 2008'den bu yana ilk kez 101 dolara ulaştı. ABD ham petrolü ise 92 doların üzerine hızlı bir hareket gerçekleştirdi. Petrol fiyatları son iki günde yüzde 8 yükseliş gösterdi.
Mısır'da gerçekleştirilen büyük yürüyüşün şiddet olaylarına sahne olması halinde, petrol fiyatlarının daha da yükselebileceği belirtiliyor. Dünya petrolünün yüzde 2'si Mısır'ın denetimindeki Süveyş Kanalı ya da Kızıldeniz'i Akdeniz'e bağlayan paralel kanaldan geçiyor. Küresel ticaretin yüzde 8'i de Süveyş üzerinden yapılıyor.
YENİ ŞAFAK 02/02/2011
Uzlaşmayla 169 milyonu kaptılar
Galatasaray ve Beşiktaş, toplam 169.5 milyon TL'yi bulan vergi cezaları için maliye ile uzlaşmaya gitti. Maliye ile masaya oturan iki kulüp, uzlaşma sağladı ve ödeyecekleri vergi ve cezaların toplamı 162 milyon 670 bin TL tutarında indirildi. Her iki şirket tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu'na yapılan açıklamalarda uzlaşma sonucu ödenecek yeni rakamlar ilan edildi. Galatarasay Spor ve Futbol İşletmeciliği'nden 2005-2009 hesap dönemleri için toplam 73 milyon 250 bin TL talep ediliyordu. Fakat uzlaşma başvurusunda bulunan Galatasaray, gerçekleşen uzlaşma sonucunda ödenecek vergi tutarını 2.93 milyon TL'ye düşürmeyi başardı. Şirketin vergi ziyaı cezası ise kaldırıldı.
BEŞİKTAŞ 95 MİLYARDAN KURTULDU
Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi Ve Ticaret A.Ş. de aynı dönemlere ait 38.5 milyon lira vergi aslı ve 57,75 milyon lira vergi ziyaı cezası için sadece 3 milyon 907 bin 773 lira ödeyecek. Karar sonrası her iki takımın da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda kote olan hisseleri uçuşa geçti. Takımlardan yıl başından beri düşüş trendinde olan Galatasaray hisseleri yüzde 2'41 yükselerek hisse giyatını 352 TL'ye kadar yükseltirken, 2011'in başından beri spor hisselerinde yükseliş şampiyonu olan Beşiktaş ise hisse fiyatını yüzde 10 artırarak 12.20'den, 13,25 TL'ye çıkardı.
YENİ ŞAFAK 02/02/2011
İnşaat sektöründe faiz endişesi

İşadamı Necip Nasır, banka faizlerindeki hızlı artışın, talebi azalttığına dikkat çekti

Merkez Bankası'nın karşılıkları artırmasının ardından bankaların konut faizlerini yükseltmeye başlaması, inşaat sektöründe endişe yarattı. Önceki gün bir banka 10 yıllık konut kredisinde faiz oranını yüzde 0.94'ten yüzde 0.99'a çıkardı. Faizlerde yükselişin konut sektöründe ani bir fren anlamına geleceğini belirten inşaat sektörü yetkilileri, ardından inşaat sektöründe başlayan yeni projelerin durma noktasına geleceğini ifade etti.

EV ALMAK İSTEYENLER
İzmir Ticaret Odası Bina İnşaat Grubu Meclis Üyesi ve Nasır Grup Yönetim Kurulu Başkanı Necip Nasır, bankaların faiz yükseltme kararının konut satışlarını ve inşaat yapımını olumsuz etkileyeceğini savundu. Konut satışlarındaki talep daralmasını hemen hissetmeye başladıklarını belirten Nasır, "Şu an talebin çoğu yatırım için değil oturmak için ev almak isteyenlerden kaynaklanıyor. Kredi kullanan kesimler de bunlar. Dolayısıyla küçük bir faiz artırımı bile dar gelirli insanları tereddüte sevk ediyor" dedi.
İzmir Emlak Komisyoncuları Başkanı Mesut Güleroğlu ise faiz artırımının emlak satışlarında kısmi bir durgunluk yaratacağına dikkat çekti. Güleroğlu, "Merkez Bankası karşılıkları artırınca, bankalar da faiz artırmaya yöneldi. Şu anki faiz artışı 100 bin liralık bir kredide aylık 25-30 lira fark yaratıyor. Bu durum kısmi bir daralmaya yol açar. Ancak şu anki seviyede konut piyasasına sekte vuracağını düşünmüyoruz" diye konuştu.

YENİ ASIR 02/02/2011
Uşaklı süt üreticileri kapasitelerini artırdı
Uşaklı süt üreticileri, soğutma tanklarıyla birlikte kapasitelerini yüzde 50 artırdı. Sütün bozulmasını engellemek için Uşak İl Tarım Müdürlüğü'nün başlattığı ve Uşak Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği'nin destek verdiği soğutma tankı çalışması, dev firmalara da satış olanağı sağladı.
Her gün 300 ton süt elde eden Uşaklı üreticiler, bunun 250 tonunu işletmelere satmaya başladı. Sütün yarısını kent içindeki peynir fabrikalarına veren köylü, diğer illerden de talep gördü. Uşak Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahmet Yılmaz, sütte kalitenin arttığını ifade etti.
Yaklaşık 3 yıl öncesine kadar sütü güğümlerde toplayıp satmaya çalışan Uşaklı üreticiler, soğutma tanklarıyla kaliteyi artırdı.
Kentteki köylere 180 soğutma tankı dağıtılarak yaklaşık günlük 300 ton süt kayıt altına alındı.
Litresi 65 kuruştan satılan sütün her gün 250 tonu işlenirken, toplam 12 bin süt üreticisinin yüzü güldü. Sütte kalitenin artmasıyla satışlarını yüzde 50 artıran üretici daha çok gelir elde etmeye başladı.
Önceleri soğutma sistemi olmadığı için birkaç saat içinde heba olan sütün, 4 gün boyunca tazeliğini koruduğu ve bakteri üretmediği belirtildi.

YENİ ASIR 02/02/2011
Petrolde artış var, sıcak para durdu, riske dikkat’
Merkez Bankası karalarının enflasyon düşüşü ve sıcak para girişi tahmini üzerine alındığını ifade eden Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, sıcak para girişinin kesildiğine ve petrol fiyatının artış gösterdiğine dikkat çekerek yeni risklere karşı uyardı
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen Merkez Bankası’nın (MB) bankacılık sektörü ve piyasalara yönelik olarak aldığı son kararların enflasyonun düşük seyredeceği ve Türkiye’ye olan sıcak para girişinin devam edeceği tahmini üzerine aldığını belirtti.
Bu öngörülerin şu anda zayıflama gösterdiğine dikkat çeken Özen, “Fakat şu an da bu öngörülerin gerçekleşmemesi olasılığı var. Bu kararların doğuracağı sonuçları bekleyip göreceğiz, ancak Türkiye’ye gelmesi beklenen sıcak para girişi durdu. Çıkış oldu. Dışarıda petrolün fiyatı 100 doları buldu. İçeride döviz kurunda artış var, dolar 1.600’ü geçti. Bütün bu gelişmeler risklerimize dikkat etmemiz gerektiğini gösteriyor. Bekleyip göreceğiz ama Merkez Bankası fiyat istikrarı hedefinin yanına yeni hedefler koyarak hedef sayısını artırdı. Merkez Bankası daha fazla riskler aldı. Dolayısıyla bunların yönetimi de çok önemli” dedi.
‘Enflasyon şaşırtabilir’
Merkez Bankası kararlarının doğuracağı sonuçların beklenip görüleceğini vurgulayan Özen, öte yandan petrolün varil fiyatındaki artışın devam etmesi halinde enflasyonun yeniden artış eğilimine girebileceği ve sıcak para girişinin de beklentilerin ötesinde kalması halinde piyasaların bundan olumsuz etkileneceğini kaydetti.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Davos toplantıları sırasında Özen’in bu düşüncesini doğrulayan ifadelerde bulunmuş, Merkez Bankası’nın son dönemde aldığı önlemlerin yeterli olduğunu belirterek, “Kısa vadeli para artık bu şartları beğenmiyor. Kendileri için belirsiz bir ortam yarattık” demişti.
Şimşek, “Cari açığın daha makul düzeyde seyretmesini arzuluyoruz. Kısa vadeli faizleri düşürüyoruz, aşırı ısınmaya yol açmasın diye kredi koşullarını sıkılaştırıyoruz. Çünkü bunu yapmadan faizleri yükseltseydik, Türkiye’ye daha yüksek oranda fon akışı olurdu ama sıkıntılara yol açardı. Biz faizleri ilk defa tek hanelere düşürdük” şeklinde konuşmuştu.
‘Vade banka bonosuyla uzar’
Ergun Özen, hükümetin Merkez Bankası’nın munzam karşılıklara yönelik olarak aldığı kararla sektördeki mevduatın vadesinin uzaması hedefinin ancak sermaye piyasası ürünleriyle mümkün olabileceğini söyledi. Özen, “Türk bankacılık sektöründe mevduatın vadesinin uzamasının sermaye piyasası ürünleriyle olmasının daha doğru olacağına inanıyorum. Bunun için bankalar tasarruf sahiplerinin tercih edebileceği banka bonosu ve tahvili çıkartıyorlar” dedi.
Bankalar Merkez’e bağımlı hale getirildi
Merkez Bankası kararlarının bankacılık sektöründe toplamda 20 milyar TL net açık yarattığını ifade eden Garanti Bankası Genel Müdürü Özen, “Merkez Bankası’nın aldığı son kararlarla bankacılık sektöründeki para çıkışı 9.8 milyar TL civarında olacak. Toplamda sektörden çıkacak olan rakam 20 milyar TL’yi buluyor. Yani şu anda Türk bankaclılık sektörü Merkez Bankası’na bağımlı hale gelmiştir” dedi. Ergun Özen, bu şartlar altında bankacılık sektöründe bireysel ve kurumsal müşterilere kullandırılan kredilerin faizlerinde artışın devam edeceğini kaydetti.

MİLLİYET 02/02/2011
2011’de 25 AVM açılacak 35 bin kişiye iş yaratılacak
Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hakan Kodal, 2011’de 25 yeni alışveriş merkezinin açılmasının planlandığını ve bu sayede 35 bin kişilik istihdam yaratılacağını söyledi
Kodal, alışveriş merkezlerinin 2011 hedeflerini paylaştığı basın toplantısında yaptığı konuşmada, AVM sektörünün 2010 yılında toplam 35 milyar dolarlık yatırım büyüklüğüne ulaştığını, bunun üçte birinin yabancı sermayeden geldiğini de belirtti.
Kodal, 350 bin kişiye istihdam olanağı sağladıklarını ve 2010’da açılan 21 yeni AVM ile 6.4 milyon metrekarelik kiralanabilir alana ulaştıklarını da ifade etti. 266 aktif AVM olduğunu anlatan Kodal, “2011’de 25 AVM açılacak. 35 bin yeni istihdam yaratılacak” dedi. Kodal, “Sektörün büyüdüğünü görüyoruz. Ama toplam artışın yüzde 12.8 olduğunu düşünürsek, eski yıllara göre artışta bir yavaşlama söz konusu” dedi.
Borçlar Kanunu
Borçlar Kanunu tasarısının TBMM’den geçtiğini anımsatan Kodal, Ankara’da yaptıkları görüşmelerin, Borçlar Kanunu’nun bu haliyle yürürlüğe girmeyeceği, kendilerinin de görüşleriyle tekrar değerlendirmeye alınacağı şeklinde olduğunu belirterek, “18 ay içerisinde Borçlar Kanunu kanadında bir düzeltme bekliyoruz” dedi.
MİLLİYET 02/02/2011
Peşinatı 4 bin TL yaptı vadeyi 15 yıla yaydı
TOKİ, ocak ayındaki ilk kampanyasından sonra şubatın ilk günüyle birlikte ikinci kampanyasını açıkladı. 5 bin 834 konutluk kampanyadan faydalanabilmek için başvuranların alt gelir grubunda yer aldıklarını belgelemeleri gerekiyor
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), yılın ikinci büyük konut satışı kampanyası için düğmeye bastı. Ocak ayında yılın ilk satış kampanyasında piyasaya 6 bin 758 konut arz eden ve bunun üçte birini 10 günde satan TOKİ, 2+1’den oluşan 5 bin 834 konutluk ikinci dilimi de yola çıkardı. Konutları kura yöntemiyle satmayı planlayan TOKİ’de 4 bin TL’den başlayan peşinat ve 15 yıla kadar uzanan vadeli satış imkânı bulunuyor.
Bu sefer şartlar değişti
Aylık taksitleri 225 TL’den başlayan konutların 20 ilde satışa çıkarıldığını belirten TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, ilk kampanyada çekilişsiz ve kurasız konut satışı yaparken bu kez bazı şartların olduğunu dile getirdi. Bayraktar, ucuz konut dilimindeki satışlardan faydalanabilmek için başvuranların alt gelir grubunda yer aldıklarını belgelemeleri gerektiğini söyledi.
Konutlardan satın almak isteyenlerin 17 Şubat-4 Mart tarihleri arasında, illerde valiliklere, ilçelerde ise kaymakamlıklara başvurabileceğini dile getiren Bayraktar, noter huzurunda yapılacak çekilişlerden sonra satışların başlayacağını ifade etti.
20 şehirlik kampanya
TOKİ’nin yılın ikinci kampanyası olarak açıkladığı 5 bin 834 konutluk kampanyası, ilk kampanyanın, yani 6 bin 758 konutluk organizasyonun bir devamı olarak nitelendiriliyor. Çekilişsiz ve kurasız satış usulünün izleneceği ve taksitlerin, teslimlerden sonra başlayacağı yeni kampanyaya göre hangi şehirde kaç konut yer aldığının anatomisi ise şöyle:
10 günde 2.312 konut satmıştı
Bu arada, TOKİ’nin 2011 yılındaki ilk kampanyası, 10 Ocak’ta başlatılmıştı. 31 Mart’a kadar sürdürüleceği bildirilen kampanyanın ilk 10 günü ise, açıklamaya göre, talep, beklentinin de üzerinde olmuştu. Ankara, İstanbul ve İzmir’in de aralarında yer aldığı 45 il ve 101 projede yer alan 6 bin 758 konutun 3’te biri, yani 2 bin 312 tanesi 10 günde satılmıştı. Bu, her gün yaklaşık 231 konut satılması anlamına geliyor.
Bu arada, 10 günlük süreçte Osmaniye, Bayburt, Bartın ve Kocaeli’ndeki konutların tümü satılırken, Niğde’de bir, Amasya’da üç ve Diyarbakır’da sadece dört konut kalmıştı.
Bu ilk kampanyada satışa çıkarılan konutlar için çekilişsiz kurasız ve başvuru önceliği esas alınmıştı. Kampanyada 6 bin liradan başlayan peşinat ve 20 yıla kadar vade seçenekleri sunulmuştu.
Aslanlı Köşk’ün tapusu Remzi Gür’de
İşadamı Remzi Gür, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) satışa çıkardığı ihalede 23 milyon 800 bin TL bedelle aldığı Aslanlı Köşk’ün tapusunu mahkeme kararıyla aldı. TMSF, köşkün tahliyesi için Halis Toprak’a tebligatta bulundu.
Toprak Grubu’nun, TMSF’ye olan borçlarının tasfiyesi için 6 Şubat 2008 tarihinde imzaladığı ek protokol hükümlerini yerine getirmemesi nedeniyle, TMSF köşkün satışı için ihale düzenlemişti. Grubun fona olan borçlarının tahsili için imzalanan protokol kapsamında 8 bin 721 ve 1.478 metrekare olmak üzere iki parsel üzerinde yer alan İstinye’deki Arslanlı Köşk’ün ihalesi 15 Nisan 2009’da yapılmıştı. Gerçekleştirilen ihalede en yüksek fiyatı veren Remzi Gür’e 23 milyon 800 bin TL’ye ihale edilmişti.
Üç Toprak dava açmıştı
Yapılan ihalenin iptali talebiyle Halis Toprak, Mehmet Toprak ve Ahmet Toprak’ın Sarıyer İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan ihalenin feshi davası nedeniyle köşk Remzi Gür adına tescil edilememişti. Davanın mahkemece reddedilmesi üzerine Toprak Grubu, konuyu Yargıtay’a taşımış ve Yargıtay’da yerel mahkemenin kararını onamıştı. Kararın kanuni yollardan TMSF lehine kesinleşmesi nedeniyle Aslanlı Köşk, Remzi Gür adına tescil edilerek tapusu kendisine verildi.
19 markanın 15 bin konutluk stokuna göre fiyatlar yükseliyor
Yeni Konut Fiyat Endeksi’nin 15 bin konut üzerinden yaptığı araştırmaya göre yükseliş oranı yüzde 5.32. Fiyatı en çok artanlar ise yüzde 0.65 ile 2+1’ler
Türkiye’de marka konut üreten 19 firmanın 45 konut projesinde yer alan 15 bin konut stoku üzerinden yapılan araştırmaya göre, konut fiyatları tırmanışa geçmiş durumda.
Garanti Mortgage’nin desteğiyle Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) ve Reidin.com tarafından hazırlanan ‘Yeni Konut Fiyat Endeksi’ isimli araştırmaya göre, Aralık 2010’da yüzde 0.44’ü bulan yükseliş çizgisi, Ocak 2010’da ciddi bir ivmelenme sürecine girdi. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre, ocak ayındaki artış yüzde 5.32’yi bulmuş durumda.
ABD, Avustralya ve Kanada gibi ülklerdeki ‘Yeni Konut Fiyat Endeksi’nin esas alındığı araştırmada fiyatların en çok artış gösterdiği konut tipi yüzde 0.65 ile 2+1’ler oldu. Onu, yüzde 0.58 ile 1+1’ler takip etti. 4+1 fiyatlarındaki artış oranı yüzde 0.42 olarak kayıtlara geçerken, 3+1’ler yüzde 0.35 ile fiyatı en az artan konut tipi oldu.
‘Bilgi kirliliğine son’
GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Işık Gökkaya, yaptığı açıklamada, “Yeni Konut Fiyat Endeksi’nin sektörümüzde bilgi kirliliğini yok etme konusunda çok verimli sonuçlar doğuracağını düşünüyoruz. Endeksin sonuçları her ayın ortasında yayınlanacaktır” diye konuştu.
Kentin dışında değil içinde dönüşüm
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, çok boyutlu bir hal alan İstanbul’un yenilenmesini, herkesin kurtuluş yolu olarak kullandığını açıklayarak, dönüşümdeki formülü hakkında konuştu. Öncelikle, kentsel dönüşümün yerine yeni bir kavram olarak deprem dönüşümünü öneren Gökçe, olası sorunlara dikkat çekti.
Öncelikle, düşük gelir grubuna sahip kesimlerin yerlerinden edilerek bunların boşalttığı alanlardaki yapılaşmanın sorun yaratacağını belirten Gökçe, kentin dışında kurulması planlanan yeni yerleşim fikirlerine de katılmadığını kaydetti. Gökçe, “Çevre ve altyapı sorunlarıyla boğuşan bir düzenleme yerine kentin bütünlüğünü dikkate alan bir planlamanın yapılması gerekiyor” dedi.
İstihdam da yaratılsın
Kentsel yenilemeyle yeni bir siyasi güç yaratılmaması gerektiğine dikkat çeken Cemal Gökçe, “Çevreyi koruyan, iyileştiren, sosyal katılımı özendiren ve geliştiren bir yapı sağlanmalı. Ekonomik refahı artırmak için istihdam olanakları yaratılmalı, geniş ve paylaşılan bir vizyonun yansıması olmalı” diye konuştu. Gökçe, planlamalarda ise tüm çevrelerden görüş alınması gerektiğini belirtti.
Dönüşüm reçetesi:
1- Çevre ve altyapı sorunlarıyla boğuşan bir düzenleme yerine kent bütünlüğünü dikkate alan stratejik bir planlama yapılmalı.
2- Toplumsal ve türdeş bireyleri bir araya getiren bir yapı sergilememeli.
3- Yapılacak planlamaya tüm kesimler katılmalı.
Batı Ataşehir Parkı’na 24 teklif
Emlak Konut GYO’nun düzenlediği Ataşehir Batı Bölgesi Bölge Parkı’nın ihalesinde sonuçlar belli oldu. İhaleye 24 firma ve ortaklık teklif sunarken 2 milyon 285 bin TL’lik rakam ile Kotil İnşaat en düşük teklifi veren taraf olarak ön plana çıkan isim oldu.
En düşük ikinci teklif 2 milyon 500 bin TL ile Arıtaş Mühendislik’ten, üçüncü teklif ise 2 milyon 584 bin 900 TL’lik rakam ile Yeditepe Peyzaj’dan geldi. En yüksek teklifin 4 milyon 924 bin 131 TL ile Ora İnşaat’tan geldiği ihalede, kazanan taraf, önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Fazla eşya için Depom çözümü
Evlerde ve işyerlerinde az kullanan, ama elden de çıkarılamayan eşyaların kaplayacağı yerlerin azaltılması için bir çözüm de Depom Depolama Lojistik Hizmetleri’nden geldi. Şirket, tam güvenlikli ve kullanıcıların yerleşim düzenini kendisinin belirleyeceği depolama üniteleri sistemi kurdu.
Depom Depolama’dan yapılan açıklamada, 24 saat boyunca güvenlik tarafından denetlenen depolara güvenlik kartıyla erişim sağlanabildiğinin altı çizildi. Açıklamada, “3 bin 300 TL değerine kadar olan eşyalar, sigortalanıyor. Daha değerli eşyalar için de uygun sigorta seçenekleri var” denildi.

MİLLİYET 02/02/2011
Hazine ihalesinde bileşik faiz yüzde 9,49
Hazine’nin bugün düzenlediği 5 yıl vadeli sabit kuponlu 6 ayda bir yüzde 4,5 kupon ödemeli devlet tahvili ihalesinde bileşik faiz yüzde 9,49 oldu.
İhaleye nominal 2 milyar 360,9 milyon lira teklif geldi. Nominal satış 1 milyar 83 milyon lira, net satış da 1 milyar 71,3 milyon lira düzeyinde gerçekleşti.
İhalede basit faiz oranı yüzde 9,27, bileşik faiz oranı da yüzde 9,49 oldu.
Kamu kuruluşlarına 1,2 milyar lira, piyasa yapıcılarına 669 milyon lira net satış yapıldı. Piyasa yapıcılarından ihale için 1 milyar 338 milyon lira net teklif geldi.
Valörü 2 Şubat olarak hesaplanan tahvilin geri ödemesi, 27 Ocak 2016’da gerçekleştirilecek.Hazine’nin gerçekleştirdiği 21 ay (644 gün) vadeli, TL cinsi iskontolu tahvil ihalesinde de bileşik faiz yüzde 8,10, basit faiz yüzde 8,35 olarak belirlendi.
Nominal olarak 7 milyar 16,4 milyon lira teklif gelen ihalede, nominal satış 2 milyar 706,6 milyon lira, net satış 2 milyar 358,1 milyon lira oldu.
Bu ihalede kamu kuruluşlarına 1,4 milyar lira, piyasa yapıcılarına da 1 milyar 726 milyon liralık satış gerçekleştirildi. Piyasa yapıcılarından gelen net teklif, 3 milyar 452 milyon lirayı buldu.
Valörü 2 Şubat olan tahvilin geri ödemesi, 7 Kasım 2012’de yapılacak.
Hazine bugün düzenlediği iki ihalede kamu kuruluşları ile piyasa yapıcılarına yapılan satışlar dahil, toplam net 8 milyar 424 milyon lira borçlandı.

MİLLİYET 02/02/2011
CHP’nin ‘aile yardımı’ 1250 lirayı bulacak
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, genel seçimlerdeki en önemli kozlarından biri olacak “Aile Sigortası” uygulamasında dağıtılacak aylık yardımın üst sınırı “1250 Türk Lirası” olarak belirlendi.
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı çalışmada, “15 ayrı aile standardı” belirlendi. Bu doğrultuda bir aileye en az 600 lira seviyesinde yardımda bulunulacak. Yardımlar “Çocuk sayısı, okuyan çocuk sayısı, ailenin bakmakla yükümlü olduğu yaşlı sayısı” gibi farklar doğrultusunda 1250 liraya kadar yükselecek.
17 milyon kişi
Ak Parti’nin “Kaynağını göster” değerlendirmelerine maruz kalan CHP’nin “Aile Sigortası” uygulamasında tahmini yıllık yardım miktarı “15 milyar Türk lirası” olacak, yaklaşık 17 milyon kişi yardımdan yararlanacak. CHP’ye göre, uygulanacak kalkınma politikaları sonucunda 4 yıl içinde yardıma muhtaç kişi sayısı 10 milyon seviyesine inecek. “Aile Sigortası” uygulamasına bütçeden ayrılacak pay, Ak Parti’nin ayırdığı kaynak seviyesinde olacak. Ancak, “Kadına verilmesi, banka hesabına yatırılarak yardım alanın rencide edilmemesi, siyasi görüşlere göre verilmesi gibi” seçenekleri nedeniyle yardım miktarı mali disiplin içine alınmış olacak. CHP’nin bu hafta içinde açıklaması beklenen aile sigortası kapsamında, “Aile Sigortası Kurumu” adında Başbakanlığa bağlı bir birim kurulacak. Ak Parti iktidarında yardım yapan tüm kamu kurumlarının yardıma ayırdıkları kaynakları, “Aile Sigortası Kurumu” çatısı altında toplanacak. Aile Sigortası sistemi tam anlamıyla oturana kadar diğer yardımların dağıtımı sürecek.

HÜRRİYET 02/02/2011
Aslanlı Köşk’ün tapusu Gür’e geçti
Ramsey markasıyla bilinen Gürmen’in patronu Remzi Gür, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) satışa çıkardığı ihalede 23.8 milyon lira bedelle aldığı Aslanlı Köşk’ün tapusuna mahkeme kararıyla aldı.TMSF, köşkün tahliyesi için Halis Toprak’a tebligatta bulundu. Toprak Grubunun, Fona olan borçlarının tasfiyesi yönünde 6 Şubat 2008 tarihinde imzaladığı Ek Protokol hükümlerini yerine getirmemesi nedeniyle, Grubun Fona olan borçlarının tahsilini teminen, bahse konu protokol kapsamında ipotek ve hacizleri muhafaza edilen taşınmazlardan, Toprak İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye ait, “Aslanlı Köşk”ün, 15.04.2009 tarihinde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre gerçekleştirilen ihalede en yüksek peyi süren Remzi Gür’e 23 milyon 800 bin lira bedelle ihale edilmişti. Yapılan ihalenin iptali talebiyle Halis Toprak, Mehmet Toprak ve Ahmet Toprak tarafından Sarıyer İcra Hukuk Mahkemesi’ne açılan ihalenin feshi davası nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Takip ve Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 99. maddesi gereğince taşınmaz ihale alıcısı adına tescil edilememişti. Ancak Sarıyer İcra Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan ihalenin feshi davasının Mahkemece reddedilmesi üzerine Toprak Grubu, davayı Yargıtay’a taşıdı.

HÜRRİYET 02/02/2011
Mısır, ‘Süveyş Kanalı’nda endişe yarattı, petrol 101 doları gördü
Mısır’da günlerdir yaşanan gösterilerin siyasi krize dönüşmesi ile birlikte tırmanışa geçen petrol fiyatları psikolojik sınırı aşarak 100 doların üstüne çıktı.
Dünya petrolünün yüzde 2’sinin iktidar karşıtı gösterilerin bir haftadan fazladır sürdüğü Mısır’ın denetimindeki Süveyş Kanalı ve Kızıl Deniz’deki paralel kanal yoluyla taşınmasının yarattığı endişenin petrol fiyatlarının artışını tetiklediği belirtildi. Brent petrolü fiyatı 2008’den bu yana ilk kez 101 dolara ulaşırken, ABD ham petrolü de 92 doların üzerine çıktı. Petrol fiyatlarında son iki günde yüzde 8 bir yükseliş oldu.
İsrail’de son bir ay içinde benzin fiyatları ikinci kez zam görürken, Likud partili bakanlar ve milletvekilleri, fiyatların artırılmasına tepki gösterdi. Benzin fiyatlarında son 6 ayda yapılan artışın yüzde 13.3’ü bulduğu belirtilirken, Likud milletvekilleri İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Maliye Bakanı Yuval Steinitz’e eleştride bulundu.
Gazın yüzde 40’ı Mısır’dan
Öte yandan İsrail’in Yediot Ahranot gazetesi yayınladığı haberde Mısır’daki olayların Mübarek’in devrilmesine yol açması ve Mısır’da bir İslami hükümetin kurulması halinde, bunun İsrail ekonomisinde bir kargaşaya yol açabileceğini belirtti. Haberde, Mısır’ın İsrail’in doğal gaz ihtiyacının yüzde 40’ını sağladığı belirtilirken, Mısır’daki olayların İsrail’e doğal gaz sevkiyatını henüz etkilemediği, ancak yönetimin devrilmesi halinde yeni yönetimin İslami rejimi olmasının İsrail açısından sakıncalı olabileceği belirtildi. Haberde mevcut durumda İsrail’deki gaz stoklarının 2012 yılına kadar idare edebileceği kaydedildi.
Sızıntı BP’ye 40 milyar dolara patladı, 18 yıl sonra zararı gördü
İNGİLİZ enerji şirketi BP, maliyeti 40.9 milyar dolara ulaşan Meksika Körfezi’ndeki çevre felaketinin ardından 18 yıl sonra ilk kez zarar açıkladı. 2009 yılında 16.6 milyar dolar kâr açıklayan şirketin 2010 yılında zararı 3.7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Zarara rağmen temettü ödemelerine devam edeceklerini kaydeden BP CEO’su Bob Dudley, “Böylece şirketin yeniden yapılanma yolunda olduğunu gösterecek ve yatırımcılar için de güven sağlayacağız” dedi.
En büyük gaz şirketinin sahibi Dubai’de yakalandı
MISIR’daki gösterilerin ardından 500 milyon dolarla kaçtığı iddia edilen ve Duabi’de yakalanan Mısır’ın büyük gaz şirketi “East Mediterranean Gaz Company”nin hissedarı Hüseyin Salim’in, şirketteki büyük ortağının İsrailli olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e yakın olan Hüseyin Salim’in şirketinin İsrail’in Elektrik şirketi ile büyük anlaşması bulunduğu kaydedildi.

HÜRRİYET 02/02/2011
Spekülasyonu ‘elden takip’le önledi, 7 gümrük müdürünü değiştirdi
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, takibini elden yaparak İstanbul, Ankara, Antalya, Habur ve Gürbulak’ın da aralarında bulunduğu 7 gümrük müdürünü görevinden aldı.
Gümrüklerde yeniden yapılanmaya giden Yazıcı, İstanbul’daki rüşvet operasyonunun mimarı, Gümrük Başmüfettişi Murat Kahraman’ı da ödüllendirerek Mersin Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü yaptı. Yazıcı, operasyon bilgilerinin dışarı sızmaması için de ilginç bir yönteme başvurdu. Yazıcı, hazırladığı görevden alma ve atama kararnamelerinin takibini doğrudan kendisi elden yaptı. Önce Başbakan Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirip onayını alan Yazıcı, ardından da Çankaya Köşkü’ne çıktı. Gül’ün de onayını alan atamalar dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yorulan gitti
Yazıcı, kararnameleri elden takip etme gerekçesini, “İşi elden takip etmek istedim, çünkü kendi prosedürüne bırakınca spekülasyon oluyor” diye açıkladı. Görev değişikliklerinin nedeni için de, “Kimisinin performansı düşük, kimi yorulmuş, bölge değişsin. Bu çerçevede yaptık” diye açıklayan Yazıcı, İstanbul’un ise soruşturma geçirdiği için zaten açığa alındığını anımsattı.
Görevden alınanlar
İstanbul gümrüğündeki son operasyonda gözaltına da alınan Lütfi Ekinci ile birlikte görevden alınan isimler şöyle oldu: “Ahmet Arslantaş (Ankara), Fevzi Gülcan (Antalya), Mehmet Hilmi Türkoğlu (Hopa), Nurettin Cengiz (Sinop), Rifat Bolat (Habur) ile Hasan Demirci (Gürbulak).”
Yeni genel müdür Remzi Akçin oldu
GÜMRÜKLER Genel Müdürlüğü’ne Genel Müdür Yardımcısı Remzi Akçin atanırken, diğer atamalar şöyle oldu: “İstanbul’a Bursa Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Tevfik Usta, Bursa’ya Mersin Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Süleyman Tosun, Mersin’e Gümrük Başmüfettişi Murat Kahraman, Ankara’ya Mustafa Işık, Antalya’ya Ragibe Coşkun, Sinop’a Akif Sayan, Habur’a Hasan Eken, Gürbulak’a Mehmet Çelebi, Hopa’ya İskenderun Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Ömer Ersoy, İskenderun’a Hakkari Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Tahsin Cömert, Hakkari’ye de Şükrü Ünlüoğlu, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdür Yardımcılığına Hasan Köseoğlu, 1. Hukuk Müşavirliğine Suavi Önal, Samsun’a Serkan Işık, Malatya’ya Mehmet Karabağ, Gaziantep’e Trabzon Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Fikret Erol, Trabzon’a da Gaziantep Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Semih Baydemir getirildi.”

HÜRRİYET 02/02/2011
Babacan: Haftalık çalışma süresi 49 saate inse, işsizlik sıfıra yaklaşır
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu yıl küresel ekonomide devam edecek ciddi sıkıntılar bulunduğunu ve bu durumdan kaygılandıklarını belirtirken, “Gördüğümüz en büyük risk ise Avrupa’dır. Avrupa’da kamu açıkları ve kamu borçları ciddi sıkıntı yaratıyor” dedi.
Aylık iş ve ekonomi dergisi Capital’e verdiği demeçte, 2011 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, risk sıralamasının ikinci sırasına da ABD’ye koyarak, “ABD’nin nasıl bir politika uygulayacağıyla ilgili belirsizlikler yer alıyor. ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde hükümetlerle ilgili zaaflar var. Güçlü hükümet kriz dönemlerinde son derece önemli” kullandı. “2011’de sürekli kumandada olmamız gerekiyor” diyen Babacan, istihdam konusunda da şunları söyledi: “Türkiye’de şu anda haftalık çalışma süresi 59 saat. Bu, OECD ülkeleri arasındaki en uzun çalışma süresi anlamına geliyor. İşveren, yeni işçi almaktansa mevcut işçisini daha çok çalışmaya gidiyor. Fazla mesai ödeyen var, ödemeyen var. İnsanlarımız haftada 59 saat değil, 49 saat çalışsa haftada ortalama yüzde 16 ilave istihdam anlamına geliyor. Türkiye’de yüzde 16 ilave istihdam, işsizliğin sıfıra yaklaşması demektir.”

HÜRRİYET 02/02/2011
NATO’nun Hava Kontrol Sistemi ihalesi Siemens Türkiye’nin oldu
Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri Türkiye organizasyonu, NATO Hava Komuta Kontrol Bilgi Sistemi ihalesini kazandığını açıkladı.
Proje, Türkiye’de NATO için yapılacak en büyük bilgi teknolojileri projesi olma özelliğini taşırken, ilk fazı 20 milyon Euro’ya mal olacak. Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri Türkiye Direktörü Orhan Akbulut, yaklaşık bir yıllık hazırlığın ardından 6 Ocak 2011’de NATO’nun ilgili birimi olan NC3A ile sözleşme imzaladıklarını aktardı. Savunma sektörünün en büyük müşterilerinden biri olan NATO, anlaşma ile stratejik Hava Komuta Kontrol Bilgi Sistemi’ni Siemens Türkiye’ye emanet etti.
İlk faz 20 milyon Euro
Projenin üç fazlı olduğunu ve ilk fazının yaklaşık 20 milyon Euro’ya mal olacağını bildiren Akbulut, “Bu faz yaklaşık 30 ay sürecek. İkinci ve üçüncü fazlara da geçilmesi durumunda bütçenin yaklaşık üç katı olabileceğini düşünüyorum” dedi. NATO’nun füze savunma sistemiyle tamamen ayrı projeler olduğu hatırlatmasını da yapan Akbulut, birinci faz kapsamında NATO’nun hava operasyonlarının stratejik seviyede planlanması, analiz edilmesi, koordinasyonu, komutası ve kontrolü için bir karar destek sistemi oluşturulacağını belirtti.
2013’te tüm NATO’da
Akbulut, sistemin 2012 yılı sonunda iki NATO karargahında pilot olarak kurulacağını, 2013 yılında NATO’nun farklı ülkelerde konuşlu 25 birimine yaygınlaştırılacağını kaydederek, şunları söyledi: “Bu modern sistemler sayesinde NATO hava harekatının stratejik ve operasyonel düzeydeki yönetimi etkin bir şekilde gerçekleştirilecek. Ayrıca proje kapsamında NATO Balistik Füze Savunma Sistemi ile olan ara yüzü de en son teknolojiler kullanılarak geliştirilecek ve bu altyapı ileride füze savunma sistemi için kullanılabilecek.”
Projenin bir bilgi teknolojileri projesi olduğunu vurgulayan Akbulut, şöyle konuştu: “Harekâtların stratejik planlanması aşamasında NATO’nun kendi elinde bulundurduğu varlıklar, bunun karşısında gördüğü varlıklar, bunların konumlandırılması, değerlendirilmesi, analiz edilmesi, planlanması bu sistemle yapılacak.”

HÜRRİYET 02/02/2011
Fonların efendisi Bizim'le Türkiye'de
Dünyanın en büyük yatırım şirketlerinden Capital World Investors halka arzda Bizim Gıda hisselerinin yüzde 6.9'unu alarak ilk kez İMKB'ye girdi. Yahoo'dan VW'a dev yatırımları olan CWI'nın toplam büyüklüğü 1 trilyon doları buluyor
Yahoo'dan Volkswagen'a, Bayer'den Continental'e kadar dünyaca ünlü markalara ortaklıklarıyla tanınan yatırım şirketi Capital World Investors Türkiye'ye Bizim Toptan ile girdi. 1 trilyon dolarlık fon yöneten Capital World Investors, Ülker markasının sahibi Yıldız Holding şirketlerinden Bizim Toptan'ın halka arzına ilgi gösterdi ve 1.1 milyon TL'lik nominal değerde alım yaptı. Capital World Investors ile birlikte hedge fonu Tiger Global Management 1.3 milyon TL, AllianceBernstein ise 950 bin TL'lik nominal alım gerçekleştirdi.
ALMAN DEVLERE ORTAK
Yönettiği 1 trilyon dolar ile dünyanın en büyük fonlarından biri olan Capital World Investors özellikle dünya devlerine büyük ilgi gösteriyor. Teknoloji devi Yahoo'da yüzde 10.1'lik payı bulunan Capital World Investors'un özellikle Alman sanayi şirketlerinde büyük payı bulunuyor. Dünya kimya devi Bayer'de yüzde 10, lastik şirketi Continental'de yüzde 5.1'lik hissesi bulunan Capital World Investors'un Siemens'de yüzde 3.1, otomotiv devi Volkswagen'de yüzde 4.1'lik payı var. Hollandalı ilaç şirketi Akzo Nobel'in yüzde 10'una sahip olan şirketin Rusya ve Çin'de de yatırımları bulunuyor.
DEĞERİ MİLYARI BULDU
Organize toptan satış sektöründe faaliyet gösteren Bizim Toptan'ın ortaklarından Yıldız Holding, Golden Horn Investments ve Taner Karamollaoğlu'na ait yüzde 35'lik payın halka arzında talep toplama süreci önceki gün tamamlandı. Bizim Toptan, gelen yüksek talebin ardından yüzde 5'lik ek satış hakkını da kullandı. Böylece Bizim Toptan'ın sermayesinin yüzde 40'ı olan 16 milyon lira nominal değerli paylar halka arz edildi. Bizim Toptan hisseleri 25 TL fiyatla işlem görmeye başlayacak. Gerçekleştirilen talep toplama sonucunda 1 TL nominal değerli her bir hissenin halka arz fiyatı 25 TL olarak belirlendi. Bu halka arz fiyatıyla, Bizim Toptan'ın piyasa değeri 1 milyar TL oldu.

SABAH 02/02/2011
İki büyüğe vergi piyangosu
BEŞİKTAŞ ve Galatasaray vergide uzlaşma sağladı. Beşiktaş, 2005-2009 hesap dönemleri için talep edilen vergi aslı, ceza ve gecikme faizi konusu karara bağlandı. Beşiktaş'tan 38.5 milyon lira vergi aslı ve 57.75 milyon lira vergi ziyaı cezası talep edildiği, söz konusu vergi inceleme raporları ve talep edilen vergi aslı, ceza ve gecikme faizleriyle ile ilgili olarak uzlaşma başvurusunda bulunulduğunun duyurulduğu hatırlatılırken uzlaşma ile 38.5 milyon lira vergi aslındaki tarhiyatın iptal edildiği, 3.9 milyon liranın ödenmesinin sağlandığı ifade edildi. Galatasaray da vergi konusunda uzlaşma sağladığını duyurdu. Galatasaray'ın Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) yayımlanan açıklamasında, 7 Eylül 2010 tarihinde Galatasaray Sportif ile birleşmesi tescil edilen Galatarasay Spor ve Futbol İşletmeciliği'ne tebliğ edilen vergi inceleme raporlarına istinaden; 2005-2009 hesap dönemleri için 29.30 milyon lira vergi aslı ve 43.95 milyon lira vergi ziyaı cezası talep edildiği ve bu tutarlara ilişkin olarak uzlaşma başvurusunda bulunulduğunun duyurulduğu hatırlatıldı. Açıklamada, uzlaşmanın sonuçlandığı, ödenecek vergi tutarının 2.93 milyon lira olarak belirlendiği, vergi ziyaı cezasının ise kaldırıldığı bildirildi.

SABAH 02/02/2011
Odeon, yurtdışı turlarda büyüyecek
ODEON Tours, bu yıl kültür ve yurtdışı turları da bünyesine katarak 80 bin kişiyi tatile göndermeyi hedefliyor. İç pazarda karlılıkların çok düştüğünü söyleyen Odeon Tours Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bektaş, yurtdışı turlarda 3 bin 500 kültür turlarında ise 4 bin 500 kişiye hedeflediklerini kaydetti. Bektaş, geçen yıl turist sayısında yüzde 18, ciroda ise yüğzde 26 büyüdüklerine dikkat çekti. Odeon Tours yurtiçi Turlar Müdürü Akın Aksu ise EMITT Turizm fuarında ziyaretçilere erken rezervasyon indirimlerine ek olarak yüzde 4 ekstra indirim sağlayacaklarını açıkladı.
SABAH 02/02/2011
Toyota'ya marka değeri şoku
Japon otomobil üreticisi Toyota'nın ülkesindeki küresel marka değeri, geçen yıl bir önceki yıla göre araç geri çağırmalar nedeniyle yüzde 16 azalarak 25,66 milyar dolara geriledi.
Uluslararası danışmanlık şirketi Interbrand'ın ''Japonya'nın En İyi Küresel Markaları 2011'' araştırmasına göre, dünyanın en büyük otomotiv şirketinin marka değerinin zarar görmesinde geçen yıl dünya genelinde geri çağırdığı araçların tüketicilerin kaliteye ilişkin güvenlerini azaltması etkili oldu.
Interbrand, dünya genelinde yaptığı marka araştırmasında, şirketlerin finansal sağlamlıklarını, satın alma kararlarındaki etkinliklerini ve kar potansiyellerini dikkate alıyor.
Araştırmaya göre, geçen yıl yedinci sırada yer alan Toyota'nın lüks model aracı Lexus'un marka değeri, yüzde 19 oranında değer kaybederek sekizinci sıraya geriledi.
Toyota, hatalı paspas, sıkışan gaz pedalı, yazılım hatası ve çeşitli teknik sorunlar yüzünden çoğu Kuzey Amerika'da olmak üzere 2009 yılında ve geçen yıl 10 milyondan fazla aracını geri çağırmak zorunda kalmıştı.
Şirket, son olarak geçen hafta Japonya'da 1,3 milyon aracını geri çağırırken, bu ülke tarihindeki ikinci büyük araç geri çağırma olmuştu. Toyota, Japonya'da 2005 yılında da 1,3 milyon Corolla model otomobilini geri çağırmıştı.
-LİSTEDE ÇİN'DEN MARKA YER ALMADI-
Interbrand'ın marka sıralamasında listenin ikinci sırasında Honda, üçüncü sırasında geçen yılın dördüncüsü Canon, dördüncü sırasında geçen yılın üçüncüsü Sony, beşinci sırasında da Nintendo yer aldı.
Danışmanlık şirketi araştırmasında aynı zamanda geçen yıl Japonya'yı geçerek dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmayı başaran Çin'in küresel markalarını Japonya'nınkilerle karşılaştırdı.
''Dünyanın En İyi Markaları 2010'' listesine Japonya'dan Toyota, Honda, Canon, Sony, Nintendo ve Panasonic gibi 6 markayla yer alırken, Çin'den hiçbir marka listeye girmeyi başaramadı.
Araştırmada, Çin'in China Mobil gibi çok güçlü şirketleri bulunduğu, ancak söz konusu şirketlerin ülke içindeki piyasalarda güçlü olduğu ve henüz küresel markalara dönüşmediği vurgulandı.
Interbrand, telekomünikasyon şirketi olan Chine Mobil'in büyüme potansiyeli ve büyük ölçekli olması nedeniyle halihazırda değerinin Toyota'nınkinden fazla olduğunu belirtti.

SABAH 02/02/2011

Türkiye tasarrufu yeniden öğrenmeli

Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Göktan, Türkiye'nin 1980'li yıllarda unutulan tasarrufu tekrar öğrenmesi gerektiğini söyledi.
İSTANBUL - Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi Hasan Basri Göktan, Türkiye'nin 1980'lerden sonraki dönemde tasarrufu unuttuğunu belirterek bu bilinci aşılamada bankalara da görev düştüğünü kaydetti.
Hasan Basri Göktan, "Türkiye'nin unutulan bir dönem var, 1960'lı 1970'li yıllarda düşük faiz, yüksek tasarruf oranlarının olduğu bir dönem. Şimdi hafızalardan silindi ama Türkiye geçmişte böyle bir dönemi yaşadı. Bankacılık sektörü kredi veriyor, ekonomi büyütüyor ama topluma bilinç aşılama, eğitim verme görevi de var sektörün. Mutlaka bankaların ve 10-15 büyük sanayi kuruluşumuzun tahvil ihraç etmesi lazım" dedi.
Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan ile bankacılık sektörünü ve bankanın stratejilerini konuştuk. Banka olarak üreticiyi destekleyen, Anadolu bankacılığı misyonunu üstlendiklerini kaydeden Göktan, küçük işletmelere ve bireylere daha kaliteli, daha ucuz ve daha kolay erişebilir kredi imkanı sunmak istediklerini kaydetti.
Göktan, Merkez Bankası'nın aldığı kararları da çok yerinde bulduğunu ve desteklediğini belirttiği konuşmasında sektörde bu kararların ardından faizde hafif bir yükselme ve vadelerde bir miktar geri çekilme yaşandığını ve bunun bir süre daha devam edeceği öngörüsünde bulundu. Göktan, bankaların oluşan yükü krediyi kullananlarla paylaşacağını da belirterek Şekerbank olarak vade –kaynak uyuşmazlığını çözecek projeler üzerinde çalıştıklarını aktardı.
Düşük faiz, yüksek tasarruf dönemini yeniden öğrenmeliyiz
Türkiye'de artık vadelerin uzamasının büyük önem taşıdığını ve bunun için de başka alışkanlıklar edinilmesi gerektiğini ifade eden Göktan, "Bir kere Türk toplumu tüketen bir toplum haline geldi. Tasarrufu unuttuk. Türkiye'nin, şimdi hafızalardan silindi ama 'düşük faiz - yüksek tasarruf dönemi' yaşandığı bir dönem var. 1960'lı, 1970'li yıllarda hatta 1980'lere kadar mevduat faizi çok düşüktü, tasarruf oranı çok yüksekti. Türkiye'de sanayi nasıl kuruldu. Sanayici çok ucuz kredi kullanırdı.
Bütün çocukların evinde bankaların çeşit çeşit kumbaraları vardı. Bu unutuldu. Bu aslında sadece Türkiye'nin de değil dünyanın sorunu. Bunu da yadırgamamak lazım, değişik bir kuşak yetişiyor. Ürün çeşitliliği farklı. Pragmatizim hakim ve bu da tüketim hevesini artırıyor ama mutlaka tasarruf yapılması lazım" şeklinde konuştu.
Türk bankalarının kredi vererek, ekonomiyi büyüttüğünü ama vade ve tasarruf sorununu çözmede de öncü rol üstlenmesi gerektiğini işaret eden Göktan, "Sektörün, biraz topluma bilinç aşılama, eğitim verme görevi de var. Bizde Türk halkını uzun vadeye alıştırmak için tahvil çıkartıyoruz.
Gerekli izinler için başvurduk. Bu hafta ya da önümüzdeki hafta izinleri de çıkmış olur. 500 milyon liralık 13 ve 18 aylık tahvil ihracı yapacağız. Hem vadeyi uzatacağız hem de dalgalanmanın olduğu dönemde sabit getirili bir enstrümana sahip olunacak. Bugün dünyadaki bütün kuruluşların kendi tahvili vardır. Artı yatırım bankalarının bunları alıp oluşturduğu ürünler vardır. Onların ortalamasından oluşan türev ürünler vardır. Bizim artık en basitinden başlamamız lazım. Türkiye'nin bugün en büyük, en itibarlı yapıları ve şeffaf yapıları bankalar ve onların dışındaki 10- 15 büyük sanayi kuruluşumuzun mutlaka tahvil ya da bono çıkartması lazım. Piyasanın böyle bir alışması lazım" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası çok doğru bir iş yapıyor
Hasan Basri Göktan ile Merkez Bankası'nın attığı adımları konuşurken "Merkez Bankası bana göre çok doğru bir şey yapıyor, yapabileceği bundan doğru bir şey de yok" değerlendirmesinde bulunarak şöyle devam etti: "Modern ekonomilerde merkez bankalarının iki fonksiyonu hatta tek fonksiyonu kaldı. İlki fiyat istikrarını sağlamak ve bana göre bugün merkez bankalarının esas görevi budur. Birde para basmak. Fakat esas kuruluş amacı para basmak olan merkez bankalarının bugünkü modern ekonomilerde asıl görevi fiyat istikrarını sağlamak oldu. Ve elinde tek bir araç var.
Aynı bir fotoğrafçı gibi. Nasıl fotoğrafçının bir tek fotoğraf makinesi ve objektifi var ve bununla en iyi resmi çekmek zorundaysa Merkez Bankası'nın da tek aracı para politikası. Para politikasında da oynayacağı iki kısım var. Biri faiz, öbürü de kur. Merkez Bankası da bunu yapıyor. Bunu garipsememek lazım. MB'nin yaptığı doğru. Bakıyor ki piyasada istikrar bozulacak, fiyatlar oynayacak. Çok likidite var. Cari açık fazlalaşmış, yerel para değerlenmiş, elindeki enstrümanlarla oynuyor."
Merkez Bankası'nın dengeleri sağlamak için elindeki politika araçlarını en iyi şekilde kullandığını ve alacağı kararların olası etkilerini de çok iyi hesaplamaya çalıştığını da kaydeden Göktan, "Alınan kararların etkisini görüyoruz. Sepet olarak baktığınızda TL son bir iki haftadır yüzde 11 civarında değer kaybetti. Merkez Bankası, faizi yükseltip ekonomiyi birden bire çıkmaza sokmak yerine ekonomide para arz edenlerin arz etme maliyetini yükseltecek tedbirler alıyor. İki odaklı ve değişik bir metot. Merkez Bankası doğrudan faizi de artırabilirdi. Ama belki o piyasada ters algılanabilirdi. Fakat, faizi artırıp, talep edenin talebini kırmak yerine, parayı arz edenin talebini kırmak gibi değişik bir yöntem seçti" diye konuştu.
Kararlar hem faizi yükseltiyor, hem de vadeyi kısıyor
Merkez Bankası'nın para arz edenin iştahını ve miktarını azalttığını vurgulayan Göktan, bankaların da ellerinde iki seçenek olduğunu anlattı. Göktan, bankaların maliyetlerini hesap etmek zorunda kalacağını o nedenle de bu maliyeti paylaşmak zorunda kalacağını aktardı. Göktan şöyle devam etti: "Bankalar kendine gelen maliyeti paylaşmaya çalışacak. Bir kısmını kullananla paylaşacak bir kısmında da kendi fedakarlık yapacak. Verimliliği artırarak veya karından fedakarlık yaparak paylaşacak. İkinci sorun ise vadeler. Bir miktar, borçlanma vadesi kısalacak.
Çünkü Türkiye'de en büyük sorun vade sorunu. Türk bankacılık sektörünün topladığı para ile verdiği kredinin vadeleri birbirine uymuyor. Bu ciddi bir risk. Türkiye'de hala mevduatın vadesi 100 gün civarında. Yenilemeleri dikkate alırsanız bu 9 aya, 1 yıla gidiyor. Ama sorun. Böyle bir ortamda yüksek maliyetli para yaratırken bankalar bunu çok uzun vadeli vermek istemeyeceklerdir. Nitekim bazı bankalar vadeleri kısaltmaya başladılar. Maliyet sunumlarını da biraz artırdılar."
Munzam karşılıklarda maksimum seviyelere yaklaşıldı
Vadelerin nereye kadar kısalabileceği sorumuz üzerine Göktan, "100 aya gelebilir 96 aya gelebilir çok fazla kısalmaz ama. Fakat, diğer taraftan vadeyi daha da uzatmak için çalışmalar da var" dedi.
Göktan ekonomide balon oluşturmadan üretim ve ihracat yönlü büyüme sağlanması gerekliliği üzerinde durarak "Frene basma ve hızın yavaşlatılmasının etkilerini piyasada son bir haftalık veriler gösteriyor ama biz belirgin etkiyi biraz daha sonra, 20-25 gün sonra, munzam karşılıkların yatırılma döneminde yani ay sonundan sonra belirginleşecek" diye konuştu.
Munzam karşılık oranlarının yükseltilmesinde belli oranlara gelindiğini artık bundan sonra yukarı doğru çok fazla yer kalmadığını da düşünen Göktan, "Munzam karşılık oranları bana göre zaten maksimum limitlere, kabul edilebilir dünya normlarına geldi. Bu hız istenen hıza inmezse herhalde bir takım başka tedbirler düşünülecektir. Burada amaç ekonominin aşırı ısınmamasını sağlamak. Cari açığı azaltmak. Kuru biraz yükseltmek istiyorlar. Çok fazla sıcak para gelmeye devam ederse belki geçici bir vergi düşünebilirler.
Başka ülkelerde örneklerini gördük. Sıcak paraya 3 aydan az kalırsan şu kadar ödersin diyor. Ama ben bu tedbirler alındı, 2 ayda bir artmaya devam edecek ve faizler hızla yükselecek vadeler hızla kısalacak diye bir döngü de beklemiyorum. Böyle bir telaş içinde değilim. Piyasa fiyatları da bir miktar tepki verdi ben bunun dalgalanma ile oturacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
ŞEKERBANK İÇİN NELER SÖYLEDİ?
Alt ve orta gelirliyi ev sahibi yapacak
Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan, banka olarak konut kredilerinde, vade özelliği ile öne çıkacak ve yurtdışı kaynak ile finanse edilecek önemli bir projeye imza atmaya hazırlandıklarını da açıkladı. Daha çok alt- orta gelir gruplarının ev sahibi olmasına yönelik hazırlanan projenin detayları önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşmaya hazırlandıklarını belirten Göktan, "Konut kredilerinde önümüzdeki aylarda vade yanı ile sektörde tek olma özelliği taşıyacak ve yurtdışı kaynak ile finanse edilecek önemli bir projeye imza atacağız. 'Kira öder gibi ev sahibi olma' anlayışına uygun sunacağımız bu hizmet ile, daha çok alt- orta gelir gruplarının ev sahibi olmasını hedefliyoruz. Bu doğrultuda amacımız, yatırım için alınan ikincil konutları değil, ikametgah edilecek ev ihtiyacına yönelik talepleri değerlendirmek olacak. Tüm bu özellikleriyle söz konusu hizmetin sektörde büyük ses getireceğine inanıyorum" dedi.
Anadolu ile beraber büyüyeceğiz
Şekerbank olarak kuruluş misyonları itibariyle bir Anadolu bankası olduklarının altını çizen Göktan, "Küçük sermayeli, tarımın küçük işletmelerin desteklenmesi amacıyla veya tarımı destekleyen küçük işletmelerin desteklenmesi amacıyla kurulmuş bir bankayız. Bize düşen, Şekerbank olarak yaygın Anadolu bankacılığı yapmak. Bankacılık hizmeti almayan yöreye, kesimlere ulaşmak. Biz onlara daha kaliteli, daha ucuz, daha kolay erişebilir kredi imkanı sunmak istiyoruz. İstanbul, Ankara'nın en işlek caddesinde değil, bankacılıktan daha az istifade eden yörelerde bulunacağız. Anadolu'da hiç banka şubesi girmemiş yerlere gireceğiz" şeklinde konuştu.
Küçük esnafa, küçük üreticiye ulaşacaklarını anlatan Göktan, "Geçen yıl devreye aldığımız 'Esnafım' kredisi vardı. Bu aile bireyleri ile el emeğini kullanan esnafların kredilendirilmesine yönelik bir destek paketiydi. Ayrıca çevreye duyarlı enerji tasarrufuna dönük krediler için, 'Ekokredi' önemli bir kredi markası oldu. 12 bini aşkın kişiye ulaştık 260 milyon TL'yi aşkın kredi verdi. Aslında biz tüketimden çok üretimi destekleyen bir banka olalım yaklaşımındayız" ifadelerini kullandı.
Kredi kuruluşlarının notları tartışılır oldu
Türkiye'nin kredi notunu da değerlendiren Hasan Basri Göktan, "Yabancı not kuruluşları nedense Türkiye'ye ön yargılı bakıyor. Yunanistan'ın notu hala Türkiye'den yüksek, Kazakistan'ın notu hala Türkiye'den yüksek. Bu konuda çok ciddi baskı ve eleştiri oluştu, bunu seçimden önce düzeltmeleri gerekir diye düşünüyorum. Çünkü artık kendi verdikleri not tartışılır hale gelmeye başladı" açıklamalarını yaptı.
Niş noktaların bankacığını yapıyoruz
Tarıma önem vermelerinin nedenini "Şekerbank pancar kooperatiflerinin birer lira 50'şer kuruşla kurduğu bir banka. Onlara vefa borcumuz var" şeklinde açıklayarak, şunları kaydetti: "İnsanların gıdaya, beslenmeye ihtiyacı var. Tarıma önem veriyoruz. Tarımda da spesifik alanlara bakıyoruz ve değer zincirine dikkat ediyoruz. Üretenin yanındayız diyoruz. Bizim her bir şubemiz bulunduğu yörede tarımsal kredi de ilk 3'e girmeye çalışıyor. Bunun yanında tüketici kredileri de veriyoruz ama biz niş noktaların bankacılığını yapmaya çalışıyoruz. Yerel ve yöresel olmaya dikkat ediyoruz. Manavda berberde KOBİ'de müşterimiz. İhracatçı KOBİ'lere danışmanlık hizmeti veriyoruz. Türkiye ihracatı Özal'ın zamanına kadar bilmezdi. Dışarıdan müşteri nasıl bulunur, sipariş para transferi konularında şubelerimiz pazara şöyle ulaşırsın şuralara gidebilirsin, gibi danışmanlık hizmeti veriyor. "
Osmanlı coğrafyasında büyüme planı var
Yurtdışında pazar araştırması yaptıklarını belirten Göktan, " Şekerbank'ın ana sermayedarı Munzam Vakfı'nın Hırvatistan'da bir takım incelemeler yaptı. Ama uygun şartlar oluşmadığı için ondan vazgeçildi. Araştırmalarımız devam ediyor" diyerek, şöyle devam etti: " Balkanlarda yakın komşularımıza bakıyoruz. Suriye'ye Ukrayna'ya bakıyoruz. Bu aynı zamanda şartların oluşması meselesi. Biz eski Osmanlı coğrafyasında büyümek istiyoruz. Şu anda inceliyoruz gözlemliyoruz. "
Bu sene de yüzde 20-25 büyürüz
2009'a göre yüzde 25'e yakın büyümelerinin olduğunu anlatan Hasan Basri Göktan, "Bu bizim 10 yıllık stratejimizde de kabul ettiğimiz bir plan. Kriz yansımaları da dahil bu plan şaşmadı. 2008'de aşladık. Bu sene de şaşırmamaya çalışacağız. Yüzde 20-25 civarında büyüyeceğiz. Belki kar bu kadar büyümeyecek ama aktifte ve kredide plana uygun gideriz. Öz kaynakta yüzde 10-15 büyürüz hedefimiz o. Karda fazla büyümeyeceğiz. Verimliliğimizi artıracağız, hacmimizi artıracağız maliyetlerimizi düşürmeye çalışacağız" şeklinde konuştu.
DÜNYA 01/02/2010
Üretim kapasitesinde ilk üçe girdi, sırada markalaşma var
Uzun yıllar tuğla üretiminde faaliyet gösteren Demirdöver ailesi, seramik sektöründe de zirveyi zorluyor. Türkiye'nin ilk üç firması arasına giren Seramiksan ürün deseninde de ilklere imza atıyor.
Firma, Türkiye'de ilk defa nanoteknoloji özellikli, bakteri oluşumunu engelleyen karo imal etti. Firmanın yeni hedefi şirketin marka bilinirliğini artırmak.
1960'lı yıllarda Manisa'nın Turgutlu ilçesinde kurdukları Bloksan ile inşaat malzemesi üretimine başlayan Demirdöver ailesi, 1990'lı yılların başında Seramiksan'ın temellerini attı. 1994'te 1 milyon 500 bin metrekare üretim kapasitesiyle faaliyete başladı. Üretimini her yıl artırarak, 2009'da 22 milyon metrekareye ulaştı. Turgutlu Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren Seramiksan, yer ve duvar karoları, sırlı ve teknik porselenler, bordür ve dekoratif ürünler, dış cephe kaplaması ve yapı kimyasalları üretiyor. Seramiksan Satış ve Pazarlama Grup Başkanı H. Bülent Şamlı, şirket için yeni bir hedef belirlediklerini ifade etti. 2010 yılına kadar ağırlıklı olarak üretim alanlarına yatırım yaptıklarını anlatan Şamlı, yeni hedefin üretimde olduğu gibi marka bilinirliğinde de Seramiksan'ı Türkiye'nin ilk üç firmasından biri yapmak olduğunu söyledi. Şamlı'nın verdiği bilgiye göre Demirdöver ailesi, yatırımın tamamını özkaynaklarıyla yaptı. Sektörde gelecek gördüğü için vitrifiye ürünlere de yatırıma başladı. İki yılda tamamlanması beklenen bu yatırım da Turgutlu'da bulunuyor.
Bülent Şamlı, ürünlerinin Türkiye'nin ilkleri ve tekleri olarak anıldığını kaydediyor. 'NanoTech Granit Karo' serisinin bunlardan biri olduğuna dikkat çekiyor. Bu ürünün yüzeyindeki gözeneklerin özel bir işlemle kapatıldığını anlatan Şamlı, bu sayede kir ve leke tutmayan yapıya kavuştuğunu belirtiyor. Şamlı, nanoteknolojiyle üretilen granitlere doğadaki bütün renk ve desenleri yansıtabildiklerini vurguluyor. Satış ve Pazarlama Grup Başkanı Bülent Şamlı, seramik sektörünün hızlı büyümesinin, önümüzdeki dönemde de devam edeceğine inanıyor. Son yıllarda yapılan lüks konutların, pazarın büyümesinde önemli bir yeri olduğunu vurguluyor. Bazı belediyelerin başlattığı konut yenileme projelerinin de pazarı genişleteceğine dikkat çeken Şamlı, Türkiye'nin İspanya ve İtalya'dan sonra Avrupa'nın üçüncü büyük üreticisi olduğunu kaydetti. İspanya ve İtalya'dakilerin üretimlerini kısmen veya tamamen durdurmasının, Türk seramikçiler için fırsat olacağını söylen şirket yöneticisi, bu amaçla kriz döneminde dahi üretimlerini kısmadan, yeni tesisler açarak ve istihdamı artırarak ilerlediklerini belirtti. 700 kişinin çalıştığı Seramiksan, üretiminin yüzde 70'ini iç pazara veriyor, yüzde 30'unu ihraç ediyor. Bu oranların satış politikaları olduğunu söyleyen Bülent Şamlı, "ABD, İngiltere ve Kanada başta olmak üzere 32 ülkeye ihracat yapıyoruz." dedi. Seramiksan, üretimde elde ettiği başarıyı markaya taşımak için de hamleler başlattı. Kurumsal kimlik için logosunu yenileyen şirket, bayi ağını güçlendirdi.
ZAMAN 02/02/2011
İhracatçı, yıla hızlı başladı
Türkiye'nin ocak ayı ihracatı geçen yıla göre yüzde 22,6 artarak 9 milyar 655 milyon dolar oldu. Merkez Bankası'nın aldığı tedbirlerle dövizin değer kazanması ihracatçıya çifte moral verdi. Bu durumdan duyduğu memnuniyeti "Merkez Bankası'na teşekkür ediyoruz." şeklinde dile getiren Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, alınan kararların tavizsiz uygulanmasını istedi.
İhracatta 2010 yılını 113,7 milyar dolarla kapatan Türkiye ocak ayında yeni bir başarıya imza attı. Ocak ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22,67 oranında artarak 9 milyar 655 milyon dolar olarak gerçekleşti. 12 aylık ihracat ise, önceki döneme göre yüzde 13,39 artışla 115 milyar 754 milyon dolar oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) uzun süredir gündeme getirdiği taleplere Merkez Bankası'nın, aldığı kararlarla cevap vermesi ihracatçıları sevindirdi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, 2011 yılı ilk ihracat rakamlarını Samsun'da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Büyükekşi, "Son yıllarda ısrarla dile getirdiğimiz önlemler son iki ayda hayata geçiriliyor. Geç de olsa alınan önlemleri takdirle karşılıyoruz. Seçime beş ay kala ekonominin terapiye alınması, son derece cesaret verici. Ekonomi yönetimine teşekkür ediyoruz, alınan kararların kararlılıkla uygulanmasını bekliyoruz." dedi. Büyükekşi, Türkiye'nin orta vadede kendi krizini oluşturma ihtimalini ortadan kaldırdığını belirterek, Merkez Bankası'nın attığı adımların sanayici ve ihracatçıları çok yakından ilgilendirdiğini kaydetti. Atılan adımlarla ithalat talebini azdıran kredi genişlemesinin önüne geçeceğini belirten Büyükekşi, "Sıcak para ile ithalat, ekonominin kokainidir. Çok zevk verir ama sonra çok can acıtır. Zorunlu karşılıkların artırılması, iç piyasada patlayan kredi talebine bir miktar fren etkisi yapacaktır." dedi.
Büyükekşi, MB'nin attığı adımların 3 açıdan ihracatçıları ve sanayicileri yakından ilgilendirdiğini söyledi. İlk olarak bankacılık sektörünün en önemli sorunu olan borç ve alacak vade uyuşmazlığının giderilmesinde önemli adımlar atıldığını vurgulayan Büyükekşi, "Hepimiz biliyoruz ki, bankacılık sisteminde vade uyuşmazlığı var. Mevduat kısa vadeli. Ancak verilen krediler uzun vadeye yayılı. Hem Merkez Bankası hem de BDDK'nın bu durumun üzerine gitmesini olumlu buluyoruz. Çünkü kendi akışına bırakıldığında bankacılık sistemi bu sorunu çözemezdi. Her an kriz çıkarabilecek bir yapı vardı. Bu yüzden zorunlu karşılıkların kısa vadeler için artırılmasını çok olumlu buluyoruz." dedi. Türk sanayicisine çağrı yapan Büyükekşi, "Tıpkı kamunun yaptığı gibi, özel sektör de TL ile borçlanmaya gitmelidir. Bu zamana kadar TL faizleri çok yüksekti. Ama şimdi faizler düştükçe özel sektörün bu yükü azalacak. Merkez Bankası'nın faizleri indirmesiyle birlikte döviz kurları üzerindeki baskı kalktı." şeklinde konuştu.
'Dalgalı kur sistemine karşı değiliz'
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, döviz kurlarında uygulanan dalgalı kur sistemine karşı olmadıklarını söyledi. Döviz kurlarının piyasa şartlarında belirlenmesinden yana ve serbest piyasa koşullarının savunucuları olageldiğini söyledi. TİM olarak, enflasyonu indirmek amacıyla faizlerin yüksek tutularak, döviz kurları üzerine gizli baskı uygulanmasından şikâyetçi olduklarını ifade eden Büyükekşi, "Görünürde kurlar serbest piyasada belirleniyordu. Ancak yüksek faiz ortamında para TL'ye hücum ettiği için, döviz kurları baskılanmaktaydı." dedi.
Avrupa'ya ihracat yeniden artıyor
İhracat rakamlarını değerlendiren Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, ocak ayı rakamlarının, 2011 yılı ihracat hedefine, emin adımlarla yol aldığının ispatı olduğunu söyledi. Çağlayan, AB ülkelerine ihracatta yaşanan yüzde 17'lik artışın, birlik üyesi ülkelerde talebin yükseldiğine işaret ettiğini vurguladı. Çağlayan, "Ocak 2011'de ihracatımız AB ülkelerine yüzde 17, Afrika ülkelerine yüzde 10, Bağımsız Devletler Topluluğu'na yüzde 58, Ortadoğu ülkelerine yüzde 43, diğer ülkelere yüzde 118 oranında arttı." şeklinde konuştu.
Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeler önemli
Dünya ekonomisindeki gelişmelerin ihracatı doğrudan etkilediğini söyleyen Mehmet Büyükekşi, "Yeni pazarlarımızdaki gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Kuzey Afrika ve Ortadoğu pazarlarımızdaki gelişmelerin seyri son derece önemli. Bu pazarlarda hem yatırımcı hem de ihracatçı olarak bulunuyoruz. Bölgede ciddi yatırımlarımız var." dedi.


ZAMAN 02/02/2011
GS ve BJK'ye vergi cezası indirimi
Galatasaray Sportif ve Beşiktaş Futbol Yatırımları, vergi konusunda uzlaşma sağladığını duyurdu. GS'den yapılan açıklamada, uzlaşmanın sonuçlandığı, ödenecek vergi tutarının 2,93 milyon lira olarak belirlendiği, vergi ziyaı cezasının ise kaldırıldığı belirtildi.
Beşiktaş 57,75 milyon TL vergi cezası için uzlaşma sağlandığını belirterek, 3 milyon 907 bin 773 TL ödeneceğini bildirdi.
ZAMAN 02/02/2011
Borsa'ya Lokman Hekim geldi
Lokman Hekim Sağlık Hizmetleri, 2 milyon 782 bin 500 lira nominal değerli hisse senetleri, İMKB İkinci Ulusal Pazar'da işlem görmeye başladı.

Şirket ortakları, 180 gün boyunca mevcut paylarını satmayarak dolaşımdaki pay miktarını artırmayacaklarını taahhüt etti. Şirketin sermayesi 13 milyon 912 bin 500 lira. Açılıştan itibaren 'tavan' yapan hisseler, tek fiyat 4,55 liradan alınıp satılıyor

ZAMAN 02/02/2011
İş Bankası, Suriye'de temsilcilik açıyor
Türkiye İş Bankası'nın Suriye'de temsilcilik açmasına ilişkin karar, Suriye Bakanlar Kurulu'nca onaylandı.
Resmi haber ajansı SANA'nın haberinde, bugün toplanan Suriye Bakanlar Kurulu'nun, Türkiye İş Bankası'nın Suriye'de temsilcilik açmasıyla ilgili kararı onayladığı belirtildi.
Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesinin önündeki en önemli engelin Suriye'de Türk bankası bulunmaması olduğu belirtiliyor.
Ülkede banka açılması için Türk bankaları nezdinde çeşitli girişimlerde bulunulurken Suriye tarafı birkaç ay öncesine kadar yüzde 49 yabancı, yüzde 51 yerli ortaklık şartını gerektiren yasayı değiştirdi. Bu düzenlemenin ardından yabancı bankaların mülkiyet hakkı yüzde 60'a çıkarıldı ancak bu durum ortak yönetimi gerektirdiğinden Suriye'de bir Türk bankasının şube açmasını zorlaştırıyor.
Türkiye ve Suriye ortak bankasının kurulması konusu, iki ülke yetkililerinin gündeminde yer alıyor.
Türk bankaları, Suriye'de bankacılık işlemi yapmayacak temsilcilikler açarak, ülke piyasasını tanımayı ve kendilerini tanıtmayı amaçlıyor.
ZAMAN 01/02/2011
Gaziantep, ocak ayında 361 milyon dolar ihracat yaptı
Gaziantep'in ocak ayı ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34 artışla 361 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Gaziantep'in Ocak ayında yakaladığı bu rakamın, ocak ayları içindeki en yüksek rakam olduğu bildirildi. Gaziantep Sanayi Odası'nın derlediği verilere göre, Gaziantep 2011 yılının ilk ayında Türkiye'nin en fazla ihracat yapan illeri sıralamasında İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir ve Ankara'nın ardından 6. sıradaki yerini korumaya devam etti.
İhracat yapılan ülkeler sıralamasında ise ocak ayında ilk sırayı yüzde 42 artış oranı ve 139 milyon dolar ihracatla yine Irak aldı. Irak'ı sırasıyla ABD, Almanya, Suudi Arabistan, Libya, Suriye, İtalya, İngiltere, İran, Belçika, İsrail, Rusya, Hollanda, Polonya, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan, İspanya ve Azerbaycan izledi.
ZAMAN 01/02/2011

KOBİ'ler değişim ve dönüşümün eşiğinde

2012 yılı başında yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu, Türkiye ekonomisinin mevcut şirket yapısında önemli değişiklikler getiriyor.
ANKARA - Türkiye ekonomisinin mevcut şirket yapısı ve özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri yapısal, kurumsal ve niteliksel dönüşüme yöneltecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde iktidar ile muhalefet gruplarının uzlaşması sonunda jet hızıyla kabul edilerek kanunlaştırıldı. Aynı zaman diliminde Meclis'ten geçen Türk Borçlar Kanunu ile birlikte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onaylaması beklenen TTK 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek.
TTK, doğrudan ve dolaylı olarak KOBİ'leri ilgilendiren pek çok maddeye sahip. Bu çerçevede KOBİ'ler kanunun yürürlüğe gireceği önümüzdeki yıldan itibaren ayakta kalmak, gelişmek, büyümek ve nitelikli finansmana daha kolay erişebilmek, gerekli gördüklerinde borsaya girebilmek ve halka açılabilmek için hemen hemen tüm yapısal alışkanlıklarını gözden geçirmek ve değiştirmek zorunda kalabilecekler. Yeni kanun tüm içeriğiyle, büyükler dahil Türkiye ekonomisinin mevcut şirket yapısını bir "uyum" sorunuyla karşı karşıya getiriyor.
Yeni TTK, başlıca şu konularda KOBİ'leri değişime yöneltecek: Aile şirketi yapılarını kurumsallaşma ilkelerine göre yeniden düzenlemek; yönetim tarzlarını yenilemek; mali yapılarını şeffaf olarak sunmak; iç denetim yöntem ve mekanizmalarını oluşturmak; bu bağlamda bağımsız yerli ve gerektiğinde yabancı denetim şirketleri tarafından denetlenmek...
Özetle KOBİ dünyası, kendisini yenilemeyenlerin ayakta kalmakta, gelişmekte zorlanacağı bir döneme giriyor.
Peki, mevcut yapı, özellikle KOBİ'ler ölçeğinde TTK ile getirilen düzenlemelere uyum sağlamaya istekli mi? Bu kesimde TTK'nın öngördüğü yapılanma ve dönüşüm hedeflerine göre tasarlanacak, özendirici kamu desteklerine ihtiyaç var mı? Ve, gönüllü iş dernekleri, kuruluşları temsil sınırları içinde üyelerini değişime ve dönüşüme hazırlamak için kısa, orta ve uzun vadeli bilgilendirme ve eğitim çalışmaları düşünüyorlar mı? Bu soruların tümüne olumlu cevap aldığımızı belirtelim.
KOBİ'lerde değişime ve dönüşüme karşı hissedilir bir istek var. Bilgilendirme, eğitim ve uyum konusunda örgütsel hareketlenmenin başladığı görülüyor. TTK'nin "yeni düzenine" itiraz yok. Ancak bazı noktalarda kamu desteğine ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
İŞ DÜNYASI VE SEKTÖR TEMSİLCİLERİNİN GÖRÜŞLERİ
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)Başkanı Ömer CİHAD VARDAN
Ekonomide yeni bir dönem açılacak
Yeni kanun çok düzenlemeyle birlikte KOBİ'lerin muhasebe yapılanmalarına ilişkin olarak, mali tabloların denetlenmesini ve UFRS sistemine uyumu zorunlu hale getirecek. Yanısıra, her şirketin web sitesi kurması ve mali tablolarını bu sitede yayımlaması öngörülüyor. İş süreçlerinin elektronik ortama taşınacak olması da rekabeti ve büyümeyi beraberinde getirecek. KOBİ'lerin işleyişini yeniden şekillendirecek tüm bu ve benzeri düzenlemeler sonunda, bilhassa uluslararası çapta yatırım yapan Türk girişimcilerin önündeki birçok engelin kalkacağına, ekonomide yeni bir dönemin açılacağına inanıyoruz.
Elbette, bu düzenlemeler teknik altyapı eksikliği nedeniyle, bir çok KOBİ için zorlu bir uyum sürecini de beraberinde getirecek. Türkiye'de, KOBİ'lerin büyük bir oranının, web adresi, hattâ elektronik posta hesabı bile olmadığı göz önüne alındığında, bilişim konusundaki düzenlemelerdeki uyum da vakit alabilir. Bu yüzden, KOBİ'lerin değişim sürecine ayak uydurabilmeleri için kanunun yürürlüğe girmesinden sonra adaptasyon için belirli bir süre tanınmalı. MÜSİAD olarak, yeni TTK'nın üyelerimize daha net ve açık olarak anlatılabilmesi için çalışmalar başlattık. Bu doğrultuda, kanun ile gelen değişiklik ve yenilikleri içeren bir cep kitabı hazırlanacak ve bir dizi eğitim programı hazırlanarak bilgilendirme toplantıları gerçekleştirilecek.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı CELAL BEYSEL
Bilgilendirme ve geçiş dönemi çok önemli
KOBİ'ler yeni ticaret kanunu ile hayatlarında nelerin değişeceğinin az çok farkındalar. Uyum sağlamaya istekli oldukları noktalar kadar, olmadıkları da var. Örnek olarak, yeni kanun kayıt dışı ile mücadelede çok önemli bir adım. Burada en önemli iki unsur, bilgilendirme ve geçiş dönemi. KOBİ'lerin yeni dönemin özellikleri hakkında doğru bilgilendirilmesi ve hazırlık yapabilmeleri için gerekli sürenin tanınmış olması gerekiyor. Dolayısıyla, ilgili maddelerin uygulamaya geçiş tarihlerinde basamaklı bir yapı oluşturulması, kayıt içine geçişte KOBİ'lere rehberlik edilmesi faydalı olur. Ama bir de bilgilendirme ve geçiş sürecine rağmen, kanun hükümlerine uymanın getireceği maliyet var.
KOBİ'lerin yeniden yapılanmasına yardımcı olmak üzere bir destek programının tasarlanıp açıklanmalı. Ayrıca, kanunun uygulamaya girmesi için bir dizi yönetmelik de gerekli. Bunlar uygulamayı belirleyeceği için çok önemli olacak. Biz uygulamada yaşanan aksaklıkları üyelerimiz ile birlikte tespit ederek hem yönetmeliklere katkı vermeyi hem de üyelerimizi bu konuda bilgilendirmeyi hedefliyoruz. Kayıt dışılığın KOBİ'lerde daha yüksek olduğunu gösteren bulgular var. TÜRKONFED, kayıt dışının önlenmesini ve kurumsallaşmayı desteklediğini her platformda dile getirdi. Ancak geçmişte kayıt dışılıkla etkin mücadele edilmediği de herkesin malûmu. Bu nedenle, yasanın kayıt dışı çalışan KOBİ'leri ilk etapta olumsuz etkileyeceğini görebiliyoruz.
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı RIZANUR MERAL
Mali tabloların internette ilanı rekabeti engeller
'Mali ve finansal tabloların internet üzerinde açıklanmasına yönelik düzenleme'nin değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Halka açık şirketler için bu düzenleme olmalı. Ama halka açık olmayan şirketler için bu düzenlemeyi rekabeti etkileyici ve engelleyici olarak değerlendiriyoruz. Denetlenme konusunda, ortaklardan biri isterse özel denetim yaptırtabiliyor. Bu ortakların hakkını korumak adına faydalı. Türk iş dünyasının dünya arenasına hazırlanması adına ve kurumsallaşmalarını sağlamak adına faydalı görüyorum. Önümüzde 1,5 yıllık bir değerlendirme süreci var. Bu süre içerisinde düzenlemeleri daha detaylı tartışıp, eğer varsa, gerekli değişiklikleri talep edeceğiz. Şu anda çok büyük bir engel görmüyoruz.
Bu hedefler için tasarlanmış özendirici kamu desteklerine ihtiyaç görünmüyor. Öyle, şirketlere mali yük getirecek bir tablo görmedim. Ama eğer olur ise, o zaman onları talep ederiz. Bizim KOBİ'lerin dış dünyaya entegrasyonuyla ilgili çok ciddi çalışmalarımız var. İhracata yönlendirmek, uluslar arası ortaklık kurulmasıyla ilgili stratejik çalışmalarımız devam ediyor.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı GALİP ENSARİOĞLU
KOBİ'ler için kurumsallaşma zamanı
Türk Ticaret Kanunu ile Borçlar Kanunu 2012'de yürürlüğe girecek. Şirketlerin, yasalardaki kapsamlı düzenlemelere kendilerini uyarlayabilmeleri için belirli bir zaman tanındı, bu olumlu. KOBİ'ler başta olmak üzere, işletmelerin artık eski yönetim sistemlerini bir kenara bırakarak gelişen dünyaya rahat ayak uydurmak ve rekabet edebilmek için kurumsallaşmaları, daha şeffaf bir yapıya kavuşmaları gerekiyor. Türk Ticaret Kanunu bu konuda KOBİ'lere bir yol açıyor. Bizim artık eski yöntemlerle dünya pazarlarındaki gelişmeleri takip etmemiz mümkün değil. Sahip olduğumuz girişimcilik ruhunu, çağdaş yöntemlerle kurumsallaştırabilirsek hedeflerimize ulaşabiliriz. Herkes, Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelere uymak zorunda.
Çünkü, uzun vadede KOBİ'ler açısından önemli getirileri olan düzenlemeler var. Kısa vadede işletmelere yük getiriyor gibi de değerlendirilebilir. Meclis'ten geçen kanun Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra bir komisyon kurup yol haritamızı, belirleyeceğiz ve hem KOBİ'lere hem de üyelerimize duyuracağız.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ŞERAFETTİN AŞUT
TTK, KOBİ'lerde yapısal dönüşümü sağlayacak
Dünyada rekabet edebilmek istiyorsak oyunu kuralına göre oynamak zorundayız. Yeni Türk Ticaret Kanunu bu anlamda KOBİ'lere rekabetçi şekil verecek içerikte. 'Küçük olsun benim olsun' mantığı ile rekabeti yakalamak ve ayakta durmak zor. KOBİ'lerimiz büyümek zorunda. Ortaklık kültürünü geliştirerek ya da doğru ve gerçekçi bir finansmanı bularak yeni yapılanmalar oluşturulmalı. Profesyonelce idare edilmeyen finansman KOBİ'lere fayda değil zarar getirir.
Bu anlamda yeni Türk Ticaret Kanunu kurumsallaşma, şeffaflık ve her şeyin kayıt altına alınmasını sağlayan yapısı ile KOBİ'lere yapısal dönüşümü kazandıracak. Değişim ve adaptasyon kolay değil. Firmalar da insanlar gibi kemikleşmiş alışkanlıkları ve sistemi değiştirmek kolay değil. Ama, başka bir yol yok. Ya küresel oyuncu olacak ve ayakta kalacağız ya da eski hamam eski tas deyip, değişime direnerek yok olacağız. İş dünyası, girişimci ve esnek yapısı ile zaman alsa da buna uyum sağlayacak.
Bu anlamda firmalarımıza daha etkin bir hizmet vermek ve onları teknoloji kullanır hale getirmek için, Odamızın tüm bilişim alt yapısını hazırladık. Artık önümüzde somutlaşmış bir yol haritamız var. Türk Ticaret Kanunu KOBİ'lerimizi küresel oyuncu yapacak ve rekabette geri kalmamasını sağlayacak rotayı vermiştir. Yeni kanun firmalarımızı mevzuat açısından dünya ile uyumlu hale getirmesi açısından çok önemlidir. Bu konuda kamunun da desteği gerekmektedir. Küresel firmalarla aynı niteliğe ulaşmak için, gelenekselden kurumsal çalışma sistemine geçmek, şirketlerimizi şahısların varlığına göre değil, kurallara ve prensiplere gör yönetmek, yani; profesyonelliği arttırmak gerekmekte.
İç Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Başkanı MEHMET AKYÜREK
Kurumsallığa geçiş kolay olmayacak
Mevcut KOBİ'leri sektörel ve ölçekleriyle değerlendirmeden uyuma istekli olduklarını düşünmek zor. Mikro, küçük ve orta boy işletmeleri ayrı ayrı değerlendirip ortak taraflarını ve sorunlarını belirleyerek yola çıkmak daha doğru. Ortak tarafları çoğunlukla aile şirketi oluşları. Kurumsal yönetime geçiş kolay olmayacak. Alışkanlıklarından vazgeçmeleri zaman alacak.Yeni TTK ile iki önemli standart çıkıyor: Türkiye Muhasebe Standartları ile Türkiye Denetim Standartları. Bunlar dünyada uygulananların Türkiye'ye uyumlaştırılmış şekli. KOBİ'ler bu standartların gereklerini yerine getirebilecekler mi? Temel sorun burada! Kanuna, KOBİ'lerin büyük işletmelerden alacaklarını tahsil etmek için vade şartı bulunmayan sözleşmelerde fatura tarihinden sonraki 30 gün içinde ödeme yapılmadığı takdirde ihtar şartına bağlanmaksızın en az yüzde 17 temerrüt faizi uygulanacağı hükmü eklendi. Ödemeler 60 günü geçmeyecek. Bu yeterli değil.
Çünkü, küçükler hem tahsilatta hem de bu açığı kapatmak için finans kurumlarından kredi kullanmakta zorlanıyor. Kredilerin amaca uygun kullanım takibi ise etkin denetim gerektirir. KOBİ'ler iç denetim süreçlerini oluşturmalı. İlâveten işletmelerin KOBİ ölçek ölçütleri tekrar gözden geçirilmeli. Bu kapsamda, özendirici kamu desteklerine kesinlikle ihtiyaç var. Bunun yanında sürdürülebilirlik, uluslararası pazarlarda rekabet için uluslararası kurallara uymak gerektiğinin farkındalar. Türk Ticaret Kanunu düzenlemelerine uyum gerekli, isteğe bağlı olmaktan çıktı.
İÇASİFED yeni TTK ve Denetim Sertifika Programı Projesi, İyi Yönetişim, Basel Kriterleri, Finansal Analiz Sertifika Programı projesi, KOBİ Türkiye Finansal Raporlama standartı Sertifika Programı projesi olmak üzere üç farklı eğitim projesi üzerinde çalışmalarımız tamamlanmak üzere.
Doğu Akdeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DASİFED) Başkanı SÜLEYMAN ONATÇA
Uyum hazırlıklarına başlıyoruz
KOBİ'leri, getirilen düzenlemelere uyum anlamında istekli buluyorum. Geç fark edildi belki; ama KOBİ'ler Türkiye'nin atardamarı.13 Ocak'ta kabul edilen, ödemelerde alacaklının korunmasına dair hükümlerin yer aldığı bu ve benzeri düzenlemelerin faydasını göreceğiz. Bunun yanı sıra düzenlemelerin KOBİ örgütlerinden görüş alınarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bunların yanısıra, bence kesinlikle özendirici kamu desteğine, KOBİ'lerin kendi bölgelerinde ürettikleri ürün yelpazesine göre teşvik almalarına ihtiyaç var. Bunu KOBİ'lerin gelişmesi açısından önemli buluyorum. Biz de KOBİ'leri bu dönüşüme hazırlamak için bir komisyon oluşturmak üzereyiz. Nasıl bir yol izleyeceklerini anlatacağız, kendi gelişimleri için onları bilgilendirmeye çalışacağız.
DÜNYA 02/02/2011


Kâr odaklı yönetim anlayışımız Japon Sompo ile de sürecek

Fiba Sigorta Genel Müdür Dalaş, sigortanın satış bedelinin sektörün değerine olumlu yansıdığını belirtti.
İSTANBUL - Türk sigorta sektörü 2010 yılı içinde yeni bir yabancı oyuncu ile tanıştı. Haziran 2010'da 485 milyon TL bedelle Türk sigorta sektörünün önemli oyuncularından biri olan Fiba Sigorta'yı satın alan Japon sigorta devi Sompo iddialı.
Fiba Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, "Sratejimizde çok büyük bir değişiklik olmayacak. Şirketimizin zaten kaliteli olan iş yapma tarzını, yeni ortaklarımızla birlikte daha da yukarılara taşıyarak, kendi normal süreci içinde, yeni bir satın alma opsiyonu ortaya çıkana kadar organik büyümeyle sürdürmeyi hedefliyoruz" dedi.
Fiba Sigorta'nın satış süreci içinde geçen 2010 yılını ve 2011 yılı beklentilerini DÜNYA'ya değerlendiren Recai Dalaş, 2010 yılında yönetim açısından şirketin satış sürecine odaklanarak geçtiğini belirterek rekabetin dorukta olduğu bu yılda hedeflerini büyüme değil, karlılığı olabildiğince korumak olarak belirlediklerinin altını çizdi.
2011 yılında da sektör paralelinde bir büyüme hedeflediklerine dikkat çeken Dalaş, "Bizim kısa vadede, sektörün üretim anlamında lider şirketlerinden biri olmak gibi bir beklentimiz, hedefimiz yok. Çünkü Fiba Sigorta, kurulduğundan beri sektör ortalamasında hızlı büyüyen bir şirket olmakla birlikte, asıl özelliği karlılık olan, bir şirket. Bu karlılık odaklı yönetim anlayışımız, şirketimizi alma sürecinde Sompo'ya cazip gelen noktalardan biriydi. Esasında kendilerinin de beklentisi şirketin bu anlayışı sürdürmesi yönünde.
Bu nedenle, Fiba Sigorta'nın kısa ve orta vadede karlılık odağını, büyüme yönünde değiştirmesi gibi bir beklenti, ne bizde var ne de şirketin yeni sahiplerinde var. Bu açıdan stratejimizde çok büyük bir değişiklik olmayacak. Şirketimizin zaten kaliteli olan iş yapma tarzını, yeni ortaklarımızla birlikte daha da yukarılara taşıyarak, kendi normal süreci içinde, yeni bir satın alma opsiyonu ortaya çıkana kadar organik büyümeyle sürdürmeyi hedefliyoruz" diye konuştu.
Sompo, büyüklerden biri Fiba Sigorta'nın Japon Sompo şirketine satışı sonrasındaki süreci sorduğumuz Dalaş, yaklaşık 500 milyon TL'lik satış bedelinin piyasa tarafından pozitif karşılandığını ve satış sonrasında birçok sigorta şirketinin hisselerinde de artışlar yaşandığını ifade etti. Fiba Sigorta'nın Sompo tarafından satın alınmasının, bir başka memnun edici yanının ise önce çalışanlarının daha sonra da acentelerinin alıştıkları kalite ve huzur ortamının bozulmaması olduğuna dikkat çeken Dalaş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu satış iş ortaklarımızla çalışmalarımızı olumsuz etkilemeyecek, bu süreçten olsa olsa olumlu etkilenmeler beklemek gerekir. Sompo, Japonya'nın en büyük sigorta şirketlerinden biri. Şu anda Japonya'da yüzde 28 buçukluk bir pazar payı var. Zaten Japonya'da ilk üç sigorta grubu pazarın yüzde 85, 90'ını oluşturuyor. Sompo da bu üç grup arasında yer alıyor.
Sompo'nun toplam prim üretim hacmi Türkiye'deki toplam hayat dışı prim üretiminin iki katından fazla, bu nedenle çok önemli bir grup. Büyük ve kurumsal bir şirket. Genel portföy yapısı Türkiye sigorta pazarının otomobil sigortalarındaki portföy ağırlıklı yapısına uygun. Oto sigortalarında oldukça iddialı bir şirket. Bu da aslında şu anlama geliyor, bizim paylaşacağımız çok şey var. Onlardan çok şey öğreneceğimizi ümit ediyoruz.
Fiba Sigorta olarak bizim de onlara katkı sağlayabileceğimiz alanlar olacaktır. Türkiye'de yabancı birçok ülkeye ait sigorta şirketi yatırımcı olarak bulunuyor ama bir Japon şirketi yoktu. Bir Japon yatırımcı şirketinin de Türkiye'de bulunmasını önemli görüyoruz. Böylece Türkiye'ye bir Japon sermayesi kazandırmış olduk."
Rekabetten yana hiçbir şikayetimiz yok
Sigorta şirketlerinin acenteler tarafında bakıldığında komisyon ve kampanyalar ile rekabet ettiklerini söyleyen Dalaş, sektörde rekabetin yoğun olmasının ve karların azalmasının önümüzdeki dönemde şirketlerin acenteler tarafında hizmet,ürün ve teknoloji alanlarında rekabetlerinin önemini artıracağını belirtti. "Teknolojik olarak önde olan, ürün geliştiren ve iyi hizmet veren şirketlerin rekabette ve acente edinmede avantajları artacaktır."diyen Dalaş şunları söyledi:
"Tüketici açısından baktığımızda ise sigorta şirketleri fiyat, hizmet kalitesi ve ürün çeşitliliğine rekabet etmektedirler. Bizim rekabetten yana hiçbir şikayetimiz yok. Şirketler fiyatlarını özgürce belirliyorlar ve doğrusu da budur. Şirketlerin fiyat politikaları nedeni ile eleştirilmelerini doğru bulmuyorum. İsteyen ürününü istediği fiyata satabilmelidir. Segmentasyon daha çok segmentasyon yaparsınız, genel gider rasyonuz düşüktür , bunu fiyatlamanıza yansıtmanız da en doğal hakkınızdır."
Gerçekten sigortacı olan acenteler daha avantajlı
Acentelere yönelik yeni yönetmelikle birlikte sektörün en önemli oyuncuları olan acentelerin daha kurumsal bir yapıya ulaşmaları gerektiğini ifade eden Dalaş, " Özellikle levha kaydı, teknik personel bulundurma şartları, fiziki şartlar zorunlulukları, asgari sermaye ihtiyaçları vb. uygulamalar sektördeki acente sayısının azalmasına yol açacaktır. Daha profesyonel ve gerçekten sigortacı olan acenteler daha avantajlı olacaklardır. Verimliliğini arttıran karlı acenteler hayatını devam ettirecek buna uyum sağlayamayan acenteler yok olacak veya birleşeceklerdir.
Özellikle sınırlı yetkili acente olarak nitelendirilen acentelerin sayısı azalacak ve bu acentelerin yaptığı işler profesyonel acentelikler tarafından potansiyel olarak değerlendirilecektir" dedi.
Son olarak şirketin sosyal sorumluk projelerine yaklaşımını sorduğumuz Recai Dalaş, 2010 yılında özellikle satış sürecine konsantre olduklarını belirterek " Geride kalan yıl sosyal sorumluluk projelerine yoğunlaşamadık. Ancak önümüzdeki dönemlerde bu tür projelerin içinde yer almayı hedefliyoruz" diye konuştu.
BİREYSEL VE KOBİ'DE UZMANLAŞTIK
Şirket olarak özellikle bireysel müşteriler ve KOBİ'lerde uzmanlaştıklarını söyleyen Recai Dalaş, "Bu müşteri gruplarının ihtiyaçlarına uygun olarak özelleştirilmiş ve kişiselleştirilmiş çözümler, ürünler üretiyor ve bunu piyasaya göre oldukça rekabetçi fiyatlarla müşterilerimize sunuyoruz. Müşterilerimize çözüm üretirken sektörde eşine pek rastlanmayan yüksek teknoloji çözümleri kullanıyoruz. Bu anlamda hem müşteri hizmetleri ve alternatif hizmet kanallarına yenilikçi çözümler üretiyor, hem de müşteriye özel çözümlerde her türlü değişkeni izleyebiliyoruz" dedi.
Fiba Sigorta olarak KOBİ'lere günlük çözümler ya da kısıtlı teminatlar ile bir hizmet sunmak yerine, KOBİ'lerin karşılaşabilecekleri riskleri dikkate alarak tüm sigorta teminatlarının içinde olduğu, içeriği diğer sigorta poliçelerine göre çok daha geniş olan, KOBİ İş Yeri Paket Sigortası ile KOBİ'lere hizmet sunduklarına da işaret eden Dalaş, ayrıca, KOBİ'lerin çalışanları sebebi ile üstlenecekleri sorumlulukları güvence altına aldıkları KOBİ Acil Sağlık Sigortası ile hem KOBİ'lerin sorumluluklarını hem de çalışanlarının sağlıklarını güvence altına aldıklarını ifade etti.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EK MALİYET GETİRMEDİ
Dünyadaki iklim değişimleri reasürans maliyetlerine nasıl yansıyacağı konusunda görüşlerini sorduğumuz Recai Dalaş, reasürörlerin kullandıkları birtakım modellerin, kapasitesilerini değerlendirme ve maliyetlerine karar verme sürecinde etkin rol oynadığının bilinen bir durum olduğunu belirterek, "Kullanılan bu modellerin temelini, aslında geçmişte yaşanan birtakım benzer hadiselerin bilgileri oluşturuyor. Son dönemde yaşanan iklim değişimlerinin daha önce kaydedilebilen değerlerin dışında gerçekleştiği varsayımı çerçevesinde, bahsedilen bu modeller ile tahmin edilen sonuçların önemli ölçüde belirsizlik ihtiva edeceği bir gerçektir.
Her bir belirsizlik faktörünün ise ek bir risk maliyeti getireceği açıktır. Şu aşamada, yaşanan bu iklim değişimlerinin bir ek kapasite talebine dönüşmediğini gözlemlemekteyiz. Diğer taraftan mali gelirlerin giderek azaldığı ve reasüransın hala kar ettiren bir alan olması nedeniyle artan kapasite ve artan rekabetin orta vadede reasürans maliyetlerinde oluşacak ciddi bir artışa engel olacağını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
DÜNYA 02/02/2011


KKR, Doğan'a teklif için yerli ortak buldu

DYH'nin varlıklarına teklif vermeyi planlayan yatırım fonu, Türkiye'den çok önemli bir grupla ortak teklif verecek.
İSTANBUL - Özel yatırım fonu KKR, Türkiye'den bir ortakla Doğan Yayın Holding'in satmayı planladığı varlıklarına teklif vermek için anlaştı.
Reuters'ın ismi verilmeyen bir kaynaktan aldığı bilgiye göre KKR, Türkiye'den çok önemli bir kuruluş ile Doğan Grubu'nun satılığa çıkardığı varlıklarına teklif vermek için mutabakata vardı.
İki kuruluş arasındaki anlaşmaya danışmanlık hizmeti veren Pragma Corporate Finance ise konuyla ilgili bilgi vermekten kaçındı.
Alınan bilgiye göre, kısa listeye kalan KKR, Time Warner ve yatırım fonu Texas Pacific Group'un teklif vermek için bir ay süreleri bulunuyor.
Haberin duyulmasının ardından Doğan Yayın Holding hisseleri yüzde 4'ün üzerinde değer kazanarak 2.08'i gördü. İlerleyen dakikalarda gevşeyen fiyat, 2.03 TL seviyesinde bulunuyor.
DYH, geçtiğimiz ekim ayında yaptığı açıklamda, doğrudan ve dolaylı bağlı ortaklıkları nezdinde faaliyet gösteren bazı gazete ve TV kanallarının satışı için Goldman Sachs aracılığı ile görüşmeler yürütüldüğünü duyurmuştu.
ABD merkezli yatırım fonu KKR'ın, Türkiye'de U.N.Ro-Ro ile ortaklığı bulunuyor. Firmanın, aralarında Kodak, Toys'r'us'ın da bulunduğu dünya çapında pekçok firmada iştiraki var.
DÜNYA 01/02/2011
Aksa Akrilik Mısır'da üretime ara verdi

Aksa Akrilik'in Mısır'daki iştiraki ülkede yaşanan sorunlar nedeniyle üretime 1 hafta ara verdi.
İSTANBUL - Aksa Akrilik'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan açıklamasında, Mısır'da faaliyet gösteren dolaylı iştiraki Aksa Egypt Acrylic Fiber Industry S.A.E'nin ülkede yaşanan sorunlar nedeniyle üretimine 1 hafta ara verdiğini bildirdi. Açıklamada, ülkedeki gelişmelerin yakından izlendiği, bu kararın bir hafta sonra tekrar değerlendirileceği ifade edildi.
DÜNYA 01/02/2011
Uçak Asansör, Rusya pazarına göz dikti
BURSA - Montaj ve bakım hizmetleri ile 1997 yılından beri hizmet veren Uçak Asansör, 2011 hedefleri arasına yurt dışında yeni pazarlara ulaşmayı ve Türkiye'de şubeleşmeyi aldı. Yurtdışında montaj işlerinde başarı yakalayan firma, eski ve tadilat isteyen binaların fazlalığı nedeniyle Rusya pazarına odaklandı.
Asansör montaj ve bakım alanında kaliteli hizmet ilkesiyle çalıştıklarını belirten Uçak Asansör'ün Genel Müdürü Salih Uçak, "Yabancı firmaların kalitesini makul fiyatlarla tüketiciye sunarak sektörde kendimize yer edindik" dedi. 2010 yılında yakaladıkları büyümeyle yatırım ihtiyacı doğduğunu söyleyen Uçak, "2010 yılında yüzde 50 büyüme yakaladık. 150 montaj yaptık. Prestij Park, Yenişehir TOKİ gibi projelerde hizmet verdik. 35 çalışanımızla hizmet veriyoruz. Bin 500 metrekarelik yani bir bina yatırımımız var. 2011 yılında yeni binamıza geçeceğiz. 1.5 milyon TL'lik yatırımımızın ardından artan iş taleplerine daha rahat cevap verebileceğiz. Bunun yanında çalışan sayımız da artırmak istiyoruz" diye konuştu.
Hedefleri hakkında bilgi veren Salih Uçak, "Yakın dönemde başka illerde de temsilcilik açmayı planlıyoruz. Temsilciliklerle iş takibi daha kolay olacaktır. Bunun yanında Batum ve Tiflis'te montaj yapıyoruz. Yurt dışında pazarımızı geliştirmek istiyoruz. Türki Cumhuriyetler ve Rusya sektörde bizim için ciddi potansiyel pazarlardan. Rusya'da değişen rejim öncesinden kalma çok fazla eski bina var. Bu da bizim için avantaj. 2011 hedefleri arasında ilk olarak Rusya pazarında yer almak var. Sunduğumuz avantajlar ve iyi referanslarımız bu pazarda elimizi güçlendiriyor. 2011 yılında yaptığımız yatırımlar ve hedeflerimiz doğrultusunda en az yüzde 50 büyümeyi planlıyoruz. Yer almak istediğimiz projeler, beklediğimiz teklif dönüşleri de bu büyümeyi yakalayacağımızı gösteriyor" şeklinde konuştu.
DÜNYA 01/02/2011
Dekoral Alüminyum, 11 ülkede birçok binaya imzasını attı
DÜZCE - Bina giydirme alanında Düzce 2. OSB'de hizmet veren Dekoral Alüminyum, hem ekonomik hem sağlıklı hem de uzun ömürlü uygulamalar ile dikkat çekiyor. Türkiye'de ve dünyanın 11 ülkesinde birçok önemli binada imzası bulunan Dekoral, Alman Schüco International KG ile uluslararası iş ortaklığı yapıyor.
Firmalarının faaliyete 1989 yılında mütevazi bir atölyede başladığını kaydeden Dekoral Alüminyum San. Tic. AŞ Şirket Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Beköz, "Firmamızın başarılar ile dolu geçmişi 1989 yılında başlar. Mütevazi bir atölyede faaliyete başladı. Bu yıllar, Türk inşaat sektörünün yurtiçinde hızla geliştiği, yurtdışı pazarlarda da Türk inşaat firmalarının öncelikle tercih edildiği yıllar oldu. Geçen zaman içinde Dekoral, bitirdiği her projeyi hedefine ulaşmak için bir adım olarak gördü. Bu gün İstanbul'daki tesisleri, tecrübeli ve özverili kadrosu ile Dekoral, aynı istekle hedefine koşmaya devam ediyor" dedi. Yurtdışına 1994 yılında açıldıklarını belirten Beköz, "Bugüne kadar 11 ayrı ülkede onlarca projeyi başarıyla tamamladık. Türkiye'nin ve Moskova'nın en yüksek binasını Dekoral giydirdi" diye konuştu. Düzce 2. OSB'de 13 bin metrekaresi açık, 23 bin 500 metrekaresi kapalı alandan oluşan tesislerinde 79 personelle hizmet verdiklerini söyleyen Beköz, "Biz burada kalıcı olarak yerleştik. 3 yıldır buradayız. 12 milyon dolarlık yatırım yaptık. Bölgede en büyük sıkıntımız OSB'yi otobana bağlayan bir gişe olmaması. Alaplı Limanı'nın hizmete girmesiyle daha kolay ve hızlı hizmet vereceğiz" dedi.
Müşterilerine her zaman binalarına ve mimarilerine en uygun sistemlerle çözüm önerdiklerini ifade eden Beköz, "Dekoral'ın yaptığı uygulamalar hem ekonomik hem sağlıklı hem de uzun ömürlü oluyor. Ekonomik olmak adına projeden fedakarlık yapmıyoruz. Bunun yanında uluslararası standartlarda malzeme ve üretim ile bina, bulunduğu yerin koşullarına dayanıklı hale getiriliyor. Gerektiğinde, iş ortakları ile binaya özel çözümleri üretiyor, bunları test ediyor ve uyguluyoruz" şeklinde konuştu.
Schüco International KG ile işbirliği yapıyor
1996 yılından bu yana Avrupa'nın önde gelen mimari alüminyum sistem firması Alman Schüco International KG ile uluslararası iş ortaklığı yaptığını vurgulayan Şahin Beköz, "Dekoral bu iş birliği ile Türk inşaat sektörüne 'en iyi'nin de kolaylıkla ulaşılabilir olduğunu gösterdi. Tecrübeli teknik kadromuz ve insan kaynağımız, yerel ve uluslararası piyasalarda ortaya koyduğu performans ve tecrübe, firmaya gösterilen güvenin yaratıcısı olan en başlıca unsurlardır" dedi.
"Kalite detayda gizlidir" diyen Beköz, "Dekoral belki bugün içinde güvenle ve sağlıklı yaşadığınız binalarınızda, belki önünden geçtiğiniz bir gökdelenin en yüksek noktasını görmek için başınızı kaldırdığınızda, belki uçaktan indiğinizde size gülümseyen bir terminalde, belki bir yurt dışı seyahatinizde hayran kaldığınız bir binada sizinle beraber olmaktan mutlululuk duyuyor" şeklinde konuştu. Beköz, şimdiye kadar yaptıkları projeler arasında havalimanı gibi Türkiye'de ve dünyada birçok önemli binanın yer aldığını dile getirdi.
DÜNYA 01/02/2011
Özpekler Su Ürünleri’nde hedef 11 milyon e’luk ihracat
DENİZLİ - Sahip olduğu 7 adet üretim çiftliğinde toplam 650 havuzla faaliyet gösteren Özpekler Su Ürünleri, bu yıl 11 milyon euroluk ihracat yapmayı hedefliyor. 600 tonluk çupra ve levrek yetiştirmek için 3 milyon 750 bin TL'lik yatırım yapan firma, 2 ay içerisinde ürün almaya başlamayı planlıyor.
Denizli Ahmet Nazif Zorlu Sanayi Sitesi'nde faaliyet gösterdiklerini dile getiren Özpekler Su Ürünleri Limited Şirketi sahibi Mustafa Özpek, "2010 yılı itibariyle ürün çeşitlendirmesine girdik. Daha önce tesislerimizde alabalık füme fileto, taze soğutulmuş alabalık, dondurulmuş alabalık, taze fileto alabalık, taze soğutulmuş alabalık, canlı alabalık, butterfly, taze temizlenmiş alabalık üretimi yapıyorduk. 2010 yılında ürün çeşitlendirmesine gittik. Şu an çupra, levrek ve aynalı sazan balık yetiştiriciliğine de girdik. Yeni ürün çeşitlerimizle 2011 yılı ihracat hedefimizi 11 milyon euroya çıkardık" şeklinde konuştu. Şu an 7 adet üretim çiftliklerinin bulunduğunu söyleyen Özpek, "7 çiftliğimizde toplam 650 adet havuzumuz var. Bu havuzlarda bu yıl 16 milyon alabalık, 600 tonluk çupra ve levrek satışını yapmayı planlıyoruz. 600 tonluk çupra ve levrek yetiştirmek için 3 milyon 750 bin TL'lik yatırım yaptık. Bu tutarı tesisin alımı, içine yaptığımız yatırımlar, yavruların alımları gibi yerler de kullandık. 2 ay içerisinde bu yatırımdan ürün almayı planlıyoruz" şeklinde konuştu.
Şili'nin pazardan çekilmesiyle sektörde işlerin açıldığını ifade eden Mustafa Özpek, "Üretimimizin yüzde 95'ini ihraç ediyoruz ve ağırlıklı olarak Almanya, Hollanda ve Danimarka pazarları ile çalışıyoruz. Bu yıl bu pazarlar arasına Rusya'yı da katmayı planlıyoruz. Çünkü Rusya'dan çok fazla talep var. Ama öncelikli olarak üretimimizi artırmamız gerekiyor. Şimdilik orada yapılacak olan fuarlara katılarak fiyat ve müşteri araştırması yapacağız" bilgisini verdi.
"Türkiye'nin en büyük alabalık üreticisiyiz" diyen Özpek, "İhracatımız çok iyi durumda, balığa olan talepler de çok iyi olduğu için mevcut tesislerimizde yenilikler yapıyoruz. Yeni tesisler için inşaatlara başladık. Bürokratik engelleri aşabilirsek Çivril bölgesinde 900 tonluk ve 400 tonluk alabalık üretimi için 2 yeni tesis ve Bodrum'da da çupra ve levrek yetiştirmek için yeni tesisler açmak istiyoruz. Şu an 160 kişiye istihdam sağlıyoruz. Bürokratik engelleri aşıp yeni tesisleri açtığımızda 60 kişiye daha istihdam sağlayacağız" diye konuştu. Özpek, çalışma sistemleri hakkında şunları söyledi: "Toplam 5 bin metrekare alana sahip tesisimizin 3 bin 500 metrekaresini çalışma alanı için ayırdık. Tesisimizde çağdaş batı standartlarında üretim, yetiştirme, temizleme, salamura, pişirilme, şoklama, paketleme ve vakumlama işlemlerini gerçekleştiriyoruz. BRC, IFS, IBAN, HACCP, TSE belgelerimizle yapılan üretimimizi sertifikalandırıyoruz
DÜNYA 01/02/2011
İZFAŞ, İEF ve Marble’ın ardından fuarcılıkla yeni markalar yaratıyor
İZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZFAŞ, bu yıl 11 fuar organizasyonunun yanı sıra Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı’nı gerçekleştirecek. Kültürpark’taki İzmir Uluslararası Fuar Alanı, 2011 yılında yine çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yapacak. Bunlardan 12’sinin organizasyonu İZFAŞ tarafından düzenleniyor.
Ayakkabı Yaz 2011 Fuarı’nı 6-9 Ocak 2011 tarihleri arasında başarıyla gerçekleştiren İZFAŞ, bu yıl Ayakkabı Kış, IF Wedding Fashion İzmir, Marble, Ekoloji İzmir, Olivtech, İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), İzmir Autoshow, İzmir Boatshow, Minex ve Travel Turkey İzmir Fuarı ile Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı’nı organize edecek. Türkiye’nin ilk fuarı olan ve bir genel ticaret fuarı özelliği taşıyan İEF kapılarını bu yıl 80’inci kez, Türkiye’nin uluslararası nitelikteki ilk ihtisas fuarı olan Marble ise 17’inci kez kapılarını açacak. Mevcut beş kapalı alanın yanı sıra dört prefabrike hol ünitesinin inşa edileceği fuar, 43 bin metrekareden fazla alan üzerinde düzenlenecek. İtalya ve Hindistan’dan yoğun talep olan Marble’a Çin firmaları da toplu katılım yapacak. Türkiye’nin en büyük ihracat fuarlarından biri olan Marble’da Fas, Cezayir, Tunus ve Brezilya hedef pazar olarak belirlenirken, ayrıca Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen mimarlarını fuara çekmeye yönelik projelere ağırlık veriliyor.
İZFAŞ fuarları arasında bu yıl ilk kez düzenlenecek organizasyonlar ise Olivtech ve İzmir Boatshow olacak. İki yıldır İzmir Enternasyonal Fuarı bünyesinde Tekne, Yat ve Denizcilik Özel Bölümü ile sektörün önde gelen kuruluşları ile deniz tutkunlarını İzmir’de buluşturan İZFAŞ, 2011’de yeni bir ihtisas fuarına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Ekolojik ürün sektörüne hizmet eden tüm unsurları buluşturan Ekoloji İzmir Fuarı ise, önümüzdeki yıl ikinci kez gerçekleştirilecek. Ekoloji İzmir Fuarı, İstanbul’da sekiz yıldır organik ürünler fuarı düzenlemekte olan ve gerçekleştirdiği organizasyonu İzmir’e taşıyan ASDF Fuarcılık ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) işbirliğiyle yapılıyor.
İZFAŞ Genel Müdür Doğan İşleyen, İzmir’de fuarcılığın son yıllarda hızlı bir gelişim gösterdiğini belirterek, düzenlenen fuarların sektörleri bir araya getiren önemli buluşma noktaları haline geldiğini kaydetti. 2011 yılında gerçekleşecek fuarların da katılımcılara ve ziyaretçilere yeni kapılar açacağına inandıklarını ifade eden İşleyen, İşleyen, İzmir’in fuarcılık sektöründe markalar yaratmaya devam ettiğinin altını çizerek, kentin fuarcılıkta Marble’dan sonra ikinci büyük bir marka daha kazandığını, IF Wedding Fashion İzmir’in ise kısa sürede beklentilerin üzerinde başarı yakaladığını vurguladı. İşleyen, “Önümüzdeki yıl 80’incisi düzenlenecek olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nın yanı sıra Türkiye’nin ilk uluslararası ihtisas fuarı olan Marble, 17’inci yılında da başarısını artırarak sürdürüyor. IF Wedding Fashion İzmir ve Travel Turkey İzmir, kentimizin fuarcılıktaki yükselen değerleri arasına girdi. Bunların yanı sıra Olivtech ve İzmir Boatshow, kentin fuarcılıktaki yeni markaları arasındaki yerini almaya hazırlanıyor” dedi.
Gelinlik Fuarı rüştünü ispatladı
Yapılan pazarlama ve tanıtım çalışmaları neticesinde fuarların bilinirliğinin her geçen gün arttığını ifade eden Doğan İşleyen, “Avrupa’nın önde gelen fuarlarında IF Wedding Fashion İzmir tanıtılıyor. Önceki yıllarda ekonomik krizden en az etkilenen Ortadoğu ülkeleri fuarımıza büyük ilgi gösterdi. Önemli alımlar gerçekleşti. Bu yıl ise krizin olumsuz etkilerinin hafiflemeye başlamasıyla birlikte Avrupa ülkelerine yönelik alım heyeti çalışmalarına ağırlık veriliyoruz” diye konuştu.
İZFAŞ’ın Türkiye’nin ilk fuarı İEF’yi düzenleyen şirket olarak özel bir konuma sahip olduğuna dikkat çeken Doğan İşleyen, “1990 yılından itibaren ihtisas fuarları düzenlemeye başladık. Ülkemiz fuarcılığının ivme gösterdiği 2000’li yılların başından itibaren özellikle bölge ekonomisinde ön plana çıkan ve üretim açısından güçlü olduğumuz sektörleri seçerek bu konularda ihtisas fuarları yapmayı seçen İZFAŞ, konusunda dünyanın ilk üç fuarı arasında sayılan doğal taş fuarı ile yine alanında Avrupa’nın en büyük fuarı olarak gösterilen gelinlik fuarını düzenleyerek hedefinin ne denli doğru olduğunu ispatladı” şeklinde konuştu.
Dünyadan alıcılar getiriyoruz
Fuarcılıkta İzmir ve Ege Bölgesi’nin üretimde güçlü olduğu sektörleri seçtiklerini söyleyen Doğan İşleyen, hedef ülkelerde derinlemesine yaptıkları çalışmalar ile yabancı alıcıları fuarlara davet ettiklerini kaydetti. Önemi ve satın alma gücüne göre alıcının gerektiğinde konaklama ve uçuşlarını da karşıladıklarını ifade eden İşleyen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alıcılarımızı tam bir İzmir ve Türk konukseverliği ile ağırlanıyoruz. Bir sonraki yıla daha fazla katılımcının gelmesini sağlayan bu promosyon yöntemi ile kendi içinde doğal bir gelişim sağlıyoruz. Doğrudan İZFAŞ’a yansımayan ancak fuarın sektöründeki potansiyelinin harekete geçmesini ve ticari gelişimi sağlayan bu yöntem için, İzmir Büyükşehir Belediyesi, şehrin genel gelişimi adına büyük bir finansman desteği sağlıyor ve fuarcılığın gelişimine, şehrin yararına bir yatırım gözü ile bakılıyor.”
“IF Wedding Fashion İzmir için Avrupa ülkelerine ağırlık veriliyoruz”
Yapılan pazarlama ve tanıtım çalışmaları neticesinde fuarların bilinirliğinin her geçen gün arttığını ifade eden Doğan İşleyen, “Avrupa’nın önde gelen fuarlarında IF Wedding Fashion İzmir tanıtılıyor. Önceki yıllarda ekonomik krizden en az etkilenen Ortadoğu ülkeleri fuarımıza büyük ilgi gösterdi. Önemli alımlar gerçekleşti. Bu yıl ise krizin olumsuz etkilerinin hafiflemeye başlamasıyla birlikte Avrupa ülkelerine yönelik alım heyeti çalışmalarına ağırlık veriliyoruz” diye konuştu.
DÜNYA 01/02/2011

Vakıfbank'tan iki farklı anapara korumalı fon

Banka, 4 Şubat 2011'e kadar halka arz yöntemiyle satışı gerçekleştirilecek olan iki ayrı fon seçeneğini yatırımcılara sundu.
İSTANBUL - VakıfBank'ın, önümüzdeki dönemde doların düşeceği ya da yükseleceği yönünde öngörüsü bulunan yatırımcıların beklentilerini karşılamak amacıyla 4 Şubat 2011'e kadar halka arz yöntemiyle satışı gerçekleştirilecek olan iki ayrı fon seçeneğini yatırımcılara sunduğu bildirildi.
VakıfBank Hazine ve Yatırım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hasan Ecesoy, yaptığı açıklamada, VakıfBank B Tipi yüzde 100 Anapara Korumalı Birinci ve İkinci Alt Fonu için dayanak varlık olarak Dolar-TL kurunu seçtiklerini bildirdi.
İki fon seçeneğindeki amaçlarının, son dönemde oldukça dalgalı seyreden piyasa şartlarında doların yükseliş veya düşüş yönünde öngörüsü bulunan yatırımcıların beklentilerini fırsata çevirme imkanı sunmak olduğunu belirten Ecesoy, önümüzdeki dönemde dinamik piyasa şartlarına göre farklı yatırım alternatifleri ile çeşitli endeks ve farklı yatırım araçlarını baz alan yeni anapara korumalı fonlarla müşterilerine geniş bir ürün yelpazesi sunmayı hedeflediklerini kaydetti.
DÜNYA 01/02/2011
3 Bin 750 Şirkete İnceleme!
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yayımladığı 2011 Performans Programı’na göre Maliye bu yıl bilgisayar programı ile tespit edilen 3 bin 750 şirketi sahte belge düzenleme riski taşıdığı için gözetim altına alıyor
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2011 Performans Programı’nı açıkladı. Gelir İdaresi’ne bağlı Gelirler Kontrolörleri ve Vergi Denetmenleri birimleri 2010’da toplam 49 mükellefi inceledi ve incelemeler sonucunda 22.8 milyar liralık gelirin beyan edilmediğini ortaya çıkardı. Programa göre 2011’de sahte belge risk analiz programı ile tespit edilen 3 bin 750 şirket gözetim altına alınıp incelenecek.
Geçen yıl aynı yöntemle 3 bin firma incelendi. Programda verilen bilgilere göre KDV iadelerinin tüm aşamalarında riskli görülen mükelleflerin tespitine yönelik olarak geliştirilen KDV İadeleri Risk Analizi Projesi ile KDV iadesi talebinde bulunan mükellefler yakından izlenerek riskli mükellefler tespit edildi. Bu kapsamda oluşturulan sahte belge risk analiz programının en önemli özelliği, halen faal olan (cari) sahte belge düzenleyicilerini ortaya çıkarabilmesi ve bu konuda caydırıcılığı en üst düzeye getirebilmesi. Bu program kullanılarak bu yıl 3 bin 750 mükellefin sahte belge düzenleme yönünden risk analizine tabi tutulması planlanıyor.
BİLGİSAYAR YAZILIMI
Gelir İdaresi’nin kullandığı sahte belge risk analiz programı; aylık dönemler itibarıyla faal mükelleflerin, vergisel anlamda taşıdıkları riski matematiksel olarak ortaya koyan ve detaylı risk analizlerine imkân sağlayan bir bilgisayar yazılımı. Program, risk kriterleri adı verilen kuralları ihlal eden mükellefleri, belirli bir formülasyon ile puanlıyor ve alınan puanları toplayarak her mükellefin toplam risk puanını hesaplıyor.
AKTİFHABER 02/02/2011
Vergide büyük kaçak
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulunun 2010 yılı vergi denetimleri, incelemeye alınan mükelleflerin, elde ettikleri her 100 liralık gelirin 82,5 lirasını kaçırdığını, sadece 17,5 lirasını beyan ettiğini ortaya koydu.
Hesap Uzmanları, geçtiğimiz yıl 813 mükellefi incelemeye tabi tuttu. Vergi incelemeleri sonucunda bu mükellefler için 3 bin 52 rapor düzenlendi.
Denetimler sırasında 37 milyar 47 milyon 963 bin 625 liralık matrahta inceleme yapıldı. Denetime alınan mükelleflerin devlete 37 milyar lira gelir beyan ederek, bunun üzerinden vergi ödediği, buna karşılık 174 milyar 546 milyon 373 bin 659 liralık gelirin devletten gizlendiği anlaşıldı.
Böylece incelenen mükelleflerin elde ettikleri kazancın sadece yüzde 17,5'lik bölümünü beyan ettiği, yüzde 82,5'lik bölümü ise kaçırdığı belirlendi.
Hesap Uzmanları, incelemeler sonucunda mükelleflere 2 milyar 454 milyon 187 bin 897 lira vergi borcu çıkardı, 2 milyar 971 milyon 882 bin 345 lira da ceza kesti.
Mükellef başına ortalama gelir kaçağı miktarı da 260 milyon 263 bin 637 lira oldu.

En fazla kaçak nerede?

Denetimler sırasında gelir vergisinde 537 milyon 111 bin 952 liralık matrah büyüteç altına alındı. Sözkonusu beyana karşın 1 milyar 261 milyon 877 bin 280 liranın kaçırıldığı ortaya çıktı.
Kurumlar vergisinde incelenen gelir 4 milyar 694 milyon 224 bin 947 lira, kaçırılan gelir 6 milyar 840 milyon 193 bin 621 lira, katma değer vergisinde de beyan edilen gelir 26 milyar 865 milyon 294 bin 569 lira, kaçırılan gelir ise 3 milyar 593 milyon 895 bin 383 lira oldu.
Denetimler sonucunda kaçak oranı, gelir vergisinde yüzde 70,1, kurumlar vergisinde yüzde 59,3, katma değer vergisinde yüzde 11,8, özel tüketim vergisinde yüzde 10,9, banka ve sigorta muameleleri vergisinde de yüzde 20 olarak hesaplandı.
Damga vergisinde yüzde 98,3'ü bulan gelir kaçağı oranı, geçici vergide yüzde 71,8 olurken, veraset ve intikal vergisi yönünden incelemeye alınan 2 mükellefin ise vergiye tabi 25 bin 390 bin liralık geliri tümüyle beyan dışı bıraktığı gözlendi.
Hesap Uzmanları Kurulu yetkilileri, son yıllarda risk analizi çalışmalarına ağırlık verildiğini, incelenecek mükelleflerin seçiminde de bu çalışmaların belirleyici olduğunu ifade etti. Yetkililer, 2010 yılı denetim sonuçlarının da, incelenecek mükelleflerin seçiminde ne kadar isabetli davranıldığını ortaya koyduğunu vurguladı.
CUMHURİYET 01/02/2011
Yeni konut satış fiyatı yüzde 5.32 arttı
Garanti Mortgage'nin desteğiyle Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) ve Reidin.com tarafından hazırlanan Yeni Konut Fiyat Endeksi'ne göre yeni konut satış fiyatları, aralıkta bir önceki aya göre yüzde 0,44, 2010 yılının Ocak ayına göre yüzde 5,32 oranında artış gösterdi.


Kamuoyunun genelde "Markalı Projeler" olarak adlandırdığı, ağırlıklı olarak kurumsal gayrimenkul şirketlerinin ürettiği konutlar üzerinden geliştirilen ve üretilen verilerden oluşan Yeni Konut Fiyat Endeksi'nin ilk sonuçları açıklandı.

Benzerleri son dönemde, ABD, Avustralya ve Kanada gibi birçok ülkede üretilen Yeni Konut Fiyat Endeksi, 19 proje geliştiricisinin sunduğu toplam 45 proje ve aylık ortalama 15 bin konut stoku üzerinden hesaplandı.

Yeni Konut Fiyat Endeksi sonuçlarına göre, yeni konut satış fiyatları aralıkta bir önceki aya göre yüzde 0,44, 2010 yılının Ocak ayına göre ise yüzde 5,32 oranında arttı.

Satış fiyatları, aralıkta bir önceki aya göre, 1 1 daire tipinde yüzde 0,58, 2 1 daire tipinde yüzde 0,65, 3 1 daire tipinde yüzde 0,35 ve 4 1 daire tipinde ise yüzde 0,42 oranında artış gösterdi.

CNNTURK 01/02/2011