Ekonomi Makale ve haberleri

Başbakan, Bitlis’te biliyor Lacoste, Çorlu’da üretiliyor

Başbakan Tayyip Erdoğan, giydiği gömlekler için, “Yerli Lacoste, Bitlis üretimi” tanımı yaptı. Ancak Lacoste Fransız bir marka, Türkiye’deki üretim ve dağıtım hakları Bitlis kökenli Eren Holding’e ait. Lacoste ürünlerinin bir kısmı Fransız tekstil firması Devanlay SA ve Eren ortaklığıyla Çorlu’da üretiliyor. Gömleklerin fiyatı 228-270 lira arasında değişiyor.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Etro gömleğinden sonra, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Bosna gezisinden Şamil Tayyar’ın Star Gazetesi’ndeki köşesine yansıyan, “Etro değil yerli Lacoste... Ben yerli Lacoste takılıyorum. Bu çok önemli. Tekrar ediyorum yerli Lacoste... Bitlis malı. Orada üretilir doğru dışarıya gider. Arasında çok fiyat farkı vardır” konfeksiyon sektörünün gündemine oturdu.
Başbakan’ın, “Etro ve Lacoste arasında çok ciddi fiyat farkı var” demesinin ardından gözler bu iki markaya çevrildi. Lacoste, 75 yıllık bir Fransız marka. Markanın Türkiye’deki üretim ve dağıtım hakları Eren Holding’e ait. Eren Ailesi’nin kökleri Bitlis’e uzanıyor. Bitlis’te bir ilk öğretim yaptıran ve üniversite yatırımı devam eden Eren Ailesi, memleketleri Bitlis için pek çok sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyor, ancak orada üretimleri bulunmuyor.
Çorlu’da ortak üretim
Eren Holding’de perakende kolunu yöneten Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Eren, Bitlis’te konfeksiyon üretimleri olmadığını belirterek, “Lacoste’un ürünlerinin bir kısmı, Fransız tekstil firması Devanlay SA ve Eren Grubu ortaklığıyla Çorlu’da kurulan Devanlay-Eren Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından üretiliyor” dedi.
Üst gelir grubu giyer
Tenis sporuyla özdeşleşen Lacoste, Avrupa’da ‘orta üst’ gelir grubuna hitap etse de, Türkiye’de çoğunlukla üst gelir grubundan müşterilere sahip. Mehmet Eren de bu bilgiyi doğrulayarak, “Pek çok dünya lideri Lacoste giyer. Türkiye’de de Cumhurbaşkanı, Başbakan, işadamları, gazeteciler, sporcular giyer. Konforlu olduğu için tercih edilen bir marka” diye konuştu.
228-270 TL arası
Başbakan Erdoğan’ın Etro ile arasında çok fiyat farkı olduğunu söylediği Lacoste gömleklerin fiyatı 228-270 lira arasında değişiyor. Markanın tişörtlerinin fiyatı 120-220 aralığında. Kılıçdaroğlu’nun çok konuşulan gömlek markası İtalyan Etro’da ise fiyatlar 375-595 TL aralığında yer alıyor.
Burberry’yi de getirdi
1969 yılında tekstil sektörüyle ticari yaşamına başlayan; kağıt, ambalaj, çimento, enerji, turizm, tekstil ve perakende alanlarında faaliyet gösteren Eren Holding’in aktiflerinin büyüklüğü 2.5 milyar dolar. Lacoste’un Türkiye’de 42, Rusya, BDT ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlerinde 34 mağazası bulunuyor. Lacoste dışında perakendede Burberry, Swatch, Calvin Klein Watches, Occasion markalarıyla faaliyet gösteren Eren’in toplam 146 mağazası ve 571 çalışanı bulunuyor.

Ramsey ve Aydınlı’dan Başbakan’a özel üretim

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşı da olan Ramsey’in patronu Remzi Gür, “Biz 3-4 ayda bir koleksiyon hazırlayıp Başbakan’a göndeririz. O da içinden seçer ve alır. Başbakan’ın aldıklarını başkasına üretmeyiz. Başbakanımız tüm siyasetçiler gibi koyu renkleri tercih ediyor” demişti. Tayyip Erdoğan’ın bir başka aile dostu ise Pierre Cardin, Cacharel ve U.S. Polo Assn markalarını Türkiye’de temsil eden Aydınlı Group’un sahibi Mustafa Şevki Kavurmacı. Kavurmacı da koleksiyon hazırlamak için seçtikleri ancak üretimde kullanmadıkları özel kumaşlardan Başbakan Erdoğan için takım
elbiseler hazırlatıyor.

Kılıçdaroğlu’nun Etro’sunu Beymen’de Erto diye aradılar

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan seçildiği CHP’nin 33’üncü Olağan Kurultayı’ında giydiği Etro gömlek, ‘pahalı’ tartışması yarattı. Türkiye’de sadece Beymen’lerde satılan İtalyan Etro gömleklerinin fiyatı 375-595 TL arasında değişiyor. Kılıçdaroğlu’nun giymesiyle Türkiye’de bilinirliği ciddi oranda artan markaya talep de arttı. Beymen çalışanları, Etro yerine ‘Erto’ gömlek almak isteyen çok sayıda kadın ve erkek olduğu bilgisini verdi.

Hürriyet 13/07/2010

30 milyon Euro’ya ‘Öger’i verecek Thomas Cook’un yönetimine girecek

Vural Öger tarafından 1969 yılında kurulan ve Almanya’da özellikle Türkiye tatil paketleri alanında faaliyet gösteren tur operatörü Öger Tours, ‘Ruslarla görüşüyor” denilirken, İngiliz turizm devi Thomas Cook’a satıldı.


Toplam 21 ülkede 9.3 milyar poundluk satışı ve 22.1 milyon müşterisiyle faaliyet gösteren Thomas Cook, Öger Tours’un yüzde 100’ünü satın alaca-ğını açıkladı. Thomas Cook, bu işlem için yıl sonu kapanışında belirlenecek olan nakit karşılığı ile son 12 aylık net borç ve benzeri borçlar toplamına dayanarak yaklaşık 30 milyon Euro ödemeyi planlarken, Avrupa Komisyonu’ndan rekabet izninin çıkması halinde sürecinin eylülde tamamlanması bekleniyor.
Öger bünyesindeki diğer firmalar da, Türkiye’de 2.5 milyon Euro değerinde acente ve konaklama hizmetini Thomas Cook’a karşılıksız sağlamayı kabul etti. 31 Ekim 2009 itibariyle 400 binin üzerinde yolcu taşıyan ve 256 milyon Euro brüt gelir ile 3.3 milyon Euro işletme kârı bildiren Öger Tours’u satın alan Thomas Cook, bu satın almayla Almanya’nın ikinci büyük turizm grubu olarak konumunu sağlamlaştıracak. Vural Öger ve kızı Nina Öger, devir tamamlandıktan sonra yönetimden çekilecek. Ancak Vural Öger, Thomas Cook Şirketler Grubu Yönetim ve Denetleme Kurulu üyeliğine atanacak. Bu satışın 6 ay süren görüşmelerin sonunda gerçekleştiğini belirten Vural Öger, “Öger Tours, Thomas Cook ve benim için çok iyi bir anlaşma oldu. Dünyanın en büyük şirketlerinden birinin yönetim ve denetleme kuruluna getirilmek benim için çok önemli. Bu, aynı zamanda bana olan güvenin de bir kanıtı” dedi.
Vural Öger, “Öger Tours bir Türk markası olarak Avrupa’da daha güçlü bir şekilde faaliyetine devam edecek. Thomas Cook, Öger sayesinde Türkiye’de 1 numara olacak” derken, Öger Türk Tur’un ve Türkiye’deki otelcilik şirketlerinin yine kendi hissesinde kalmaya devam edeceğini belirtti. Öger, şu bilgileri verdi: “Öger Türk Tur, Türkiye’deki otelcilik şirketi, Türkiye’deki 7 otel ve Öger Tours’un Türkiye’deki servislerini yapan Holiday Plan Otelcilik şirketi yüzde 100 benim elimde kalarak faaliyetine devam edecek. Öger Tours, yine aynı şekilde Hamburg merkezli olarak çalışmalarına devam edecek. Personel açısından herhangi bir değişme olmayacak. Kızım Nina Öger de Türkiye’deki şirketlerin ve otellerin başında ve şu an Türkiye’de. Türkiye’yi de çok seviyor ve orada kalmak istiyor. Tabii kararı kendisi verir.”
Ege’ye butik otel
Öger’in, butik otel yatırımı Marina Vista Bodrum’dan sonra bir zincir oluşturmak istediği de biliniyor. Bu yıl Türkiye’ye 1.2 milyon turist getirmeyi planlayan Öger, Ege Bölgesi’nde yeni butik otel projeleri geliştirmek istediğini belirterek, İstanbul’da butik otel sahibi olmayı düşündüğünü açıklamıştı.

Türkiye’deki varlığımız güçlenecek

THOMAS Cook Grubu CEO’su Manny Fontenla-Novoa, “Thomas Cook Grubu’nun en büyük ve en önemli faaliyet alanlarından biri olan Almanya’daki güçlü konumunu daha da sağlamlaştıracak fırsatlar araştırıyorduk. Öger Tour’u satın almamızın bu hedefimizi gerçekleştirme stratejimizde önemli bir adım olacağına inanıyorum. Bu satın alma, Avrupa’daki tüm pazarlarımız için önemli bir güzergâh olan Türkiye’deki varlığımızı da güçlendirecek” dedi. “Bu satın alma ile Almanya’daki konumumuzu daha da güçlendireceğiz” mesajı veren Thomas Cook CEO’su Peter Fankhauser de, “İki şirketin güçlerinin birleşmesiyle, Türkiye’de daha da büyüyeceğimize, müşterilerimize geniş bir yelpazede mükemmel ürünler sunacağımıza ve Türkiye’deki tedarikçilerimiz için güçlü ve güvenilir bir ortak olmaya devam edeceğimize inanıyorum” diye konuştu. Thomas Cook Grubu’ndan yapılan açıklamada ise, bu satın almayla ciddi bir sinerji yaratılmasının yanı sıra işletme giderlerindeki azalma, bünyesindeki Condor şirketiyle, daha fazla firma-içi uçuş, uçakların daha verimli kullanımı ile uçuş, otel ve tesis içi hizmetlerinin toplu alımı sayesinde yıllık 8 milyon Euro’nun üzerinde tasarruf sağlanması bekleniyor.
Hürriyet 13/07/2010

Memura 5 yıldızlı otel önerdi sosyal tesisleri satışa çıkardı

Maliye Bakanlığı 25 ilde yatırımcılara tahsis edilecek 289 Hazine taşınmazını belirlerken, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, diğer kurumlara örnek olmak için 12 sosyal tesisi satışa çıkardıklarını da açıkladı. Şimşek, “Bugün 5 yıldızlı oteller bile cüzi fiyatlarla vatandaşa hizmet sunuyor” dedi.


MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, yeni teşvik sistemi çerçevesinde, 25 ilde yatırımcılara tahsis edilecek 289 Hazine taşınmazını belirledi. Hazine taşınmazlarının yatırımcılara tahsisi çalışmaları hakkında bilgi veren Mehmet Şimşek, diğer kurumlara da örnek olmak amacıyla bakanlığı bünyesindeki 12 sosyal tesisi satışa çıkardıklarını açıkladı. Son yıllarda memur ve diğer kesimlere reel anlamda önemli imkanlar sağladıklarını, Türkiye’de turizmde çok önemli mesafeler katedildiğini, her fiyat seviyesinden çok güzel tesisler bulunduğunu belirten Şimşek, “Bugün 5 yıldızlı oteller bile cüzi fiyatlarla vatandaşa hizmet sunabiliyor. Bu tesisler de öyle çok da ucuz değil. Sosyal tesislerin konaklama bedelleri de son yıllarda arttı. Geceliği 25-30 lira olanlar var” diye konuştu. Milli Emlak Genel Müdürü Abdullah Kaya da, bu 12 sosyal tesisin 165 bin 320 metrekare büyüklüğe sahip olduğunu belirtti.
779 sosyal tesis var
Hükümetin Acil Eylem Planı kapsamında kamunun elindeki sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılmasının kararlaştırıldığını hatırlatan Şimşek, şu bilgileri verdi: “2002’den bu yana 32 sosyal tesis satıldı ve 36.3 milyon liralık gelir sağlandı. Türkiye genelinde Hazine mülkiyetinde olup genel bütçeli kamu idarelerine tahsisli 779 sosyal tesis bulunuyor. Maliye Bakanlığı diğer kamu kurum ve kuruluşlarına öncülük etme amacıyla, ilk olarak kendi bünyesindeki sosyal tesisleri satışa çıkardı. 2-6 Ağustos arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Muğla ve Bursa illerinde tahmini bedeli 152 milyon lira olan bakanlığımızın kullanımında 12 tesisin satışı gerçekleşecek. Daha çok memurların tatil amacıyla kullandığı kamplar satılacak.”
Kamudaki 779 sosyal tesisin tamamının satışa sunulmayacağını hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti: “Yönetilmesi zor, maliyeti yüksek, özel sektör tarafından alınıp değerlendirildiğinde ekonomiye çok daha fazla gelir, iş ve aş kazandıracak türden tesislerden bahsediyoruz. Eğitimden çok bir tatil kampı niteliğinde olan tesislerden bahsediyoruz. 2002 yılında bu sosyal tesislerin önemli bir kısmının ekonomiye kazandırılması hedefi konuldu, ancak sınırlı mesafe kat edildi.”
Tatil yardımı gündemde yok
Şimşek, “Tesisler satıldıktan sonra bir tatil yardımı yapılacak mı” sorusu üzerine, sosyal anlamda birçok yardım yapıldığını ifade ederek, şu aşamada bu kapsamda öngördükleri bir düzenlemenin söz konusu olmadığını kaydetti.

Maliye hangi sosyal tesisleri satacak

Antalya: 2 tesis, toplam değer 66 milyon 388 bin 738 lira
Manavgat-Çolaklı: 63 milyon 378 bin 460 lira
Muratpaşa-Güzeloba: 3 milyon 10 bin 278 lira
Muğla: 2 tesis, toplam değer 46 milyon 680 bin 369 lira
Marmaris-İçmeler: 46 milyon 180 bin 369 lira
Datça: 500 bin lira
Adana-Karataş: 1 tesis, 11 milyon 316 bin 241 lira
Ankara: 2 tesis, toplam değer 9 milyon 624 bin 147 lira
Yenimahalle-Yuvacık: 2 milyon 300 bin lira
Gölbaşı-Gaziosmanpaşa: 7 milyon 324 bin 147 lira
İzmir: 1 tesis, 7 milyon 199 bin 273 lira
İstanbul: 3 tesis, toplam değer 6 milyon 952 bin 322 lira
Bakırköy: 4 milyon 32 bin 615 lira
Büyükçekmece: (3.567 metre kare) 2 milyon 246 bin 371 lira
Büyükçekmece: (1.036 metre kare) 673 bin 336 lira
Bursa-Gemlik: 1 tesis. 1 milyon 454 bin 100 lira

25 ilde 36 milyon metrekare taşınmaz yatırımcıya sunuldu

Mehmet Şimşek, yeni teşvik sistemiyle organize sanayi ve endüstri bölgelerinde yapılacak yatırımlar için tahsis edilecek boş parsel bulunmaması veya bu bölgeler içinde yapılamayacak türde yatırımların Türkiye’de gerçekleştirilebilmesini sağlayabilmek amacıyla ilk aşamada 25 ilde 289 taşınmazın yatırımcılara sunulduğunu bildirdi. Toplam 36 milyon 404 bin 386 metrekare yüz ölçüme sahip bu taşınmazlar için yatırımcıların beklendiğini ifade eden Şimşek, 81 ilde bölgesel ve sektörel teşvik sistemi uygulamaları kapsamındaki hazine taşınmazlarının sınıflandırılması çalışmalarının da devam ettiğini söyledi.
Hürriyet 13/07/2010

Oflu Hoca’nın ‘kâğıt terzisi’ torunu, 106 milyon lirayı yakaladı

Oflu Hoca Hasan Umur’un torunu Ali Umur, Gebze OSB’de yılda 40 bin tonun üzerinde kâğıt işleyip, bankalara ve şirketlere sürekli form, fatura, etiket üreten işletmenin patronu oldu. Dedesinin hem babası Nedim Umur’u, hem de kendisini Galatasaray Lisesi’nde okuttuğunu belirten Ali Umur’un fabrikası 3 vardiya 24 saati haftada 6 gün kesintisiz çalışıyor.


KARADENİZ’in çok sevilen fıkralarında Temel ve İdris kadar ünlü bir figür olan ‘Oflu hoca’lardan biri, etkisi üçüncü kuşağa kadar uzanan gerçek yaşam öyküsünde ortaya çıktı. Hasan Umur’un torunu Ali Umur, Gebze OSB’de yılda 40 bin tonun üzerinde kağıt işliyor. Bankalara ve şirketlere sürekli form, fatura, etiket, defter üreten tesiste 875 kişilik istihdam sağladıklarını ve bir anlamda ‘kağıt terziliği’ yaptıklarını söyleyen Ali Umur, dedesinin babası Nedim Bey 3 yaşındayken İstanbul’a göç ettiğini hem babasını hem de kendisini Galasataray Lisesi’nde okuttuğunu belirtiyor. Ali Umur’un fabrikasında düğmeye pazartesi günleri sabah 07.00’de basılıyor ve 3 vardiya 24 saat 6 gün kesintisiz çalışılıyor. Fabrika, pazar günü 07.00’den pazartesi sabahına kadar kapalı kalıyor.
Dedem ‘Oflu Hoca’ydı
Umur Basım ve Kırtasiye A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Umur, şöyle başlıyor anlatmaya: “Ben İstanbul’da doğmuşum. Dedem ise Trabzon Oflu’dur. Kendisi klasik ünlü Oflu hocalardandır. Bir süre sonra Samsun’a yerleşmişler ve dedem orada 1931-33 arasında Belediye Başkanlığı da yapmış. Daha sonra da babam 3 yaşındayken İstanbul’a taşınmışlar. Dedem, İstanbul’da da meşhur Yağ İskelesi’nde toptan gıda ticareti yapmış. Karadeniz’den aldığı gıda maddelerini satarmış. Babamı Galatasaray Lisesi’ne yazdırmış ve sonra da iktisat okutmuş. Babamlar 8 kardeşmiş. Onlar da dedemin yolundan gitmişler genellikle ticaretle uğraşmışlar. Babam, yabancı dil avantajını da kullanarak yabancı şirketlerin temsilciliklerini almış, bir süre sonra ithalat-ihracat yapmaya başlamış. Kendisi 55 yaşında vefat etti. Ben üniversiteyi yeni bitirmiştim.”
Ben de Galatasaraylıyım
Kendisinin de 1977 yılı Galatasaray Lisesi mezunu olduğunu söyleyen Ali Umur, 1982’de de Boğaziçi Endüstri Mühendisliği’ni bitirdiğini anlatıyor. Ali Umur şöyle konuşuyor: “Babamın vefatından sonra onun almış olduğunu distribütörlükleri bir süre devam ettirdim. 1989’da farklı bir iş koluna girdim. Distribütörü olduğumuz bir yabancı kahve firması vardı. Bunun tüm fatura ve irsaliyelerinin bilgisayarlı ortamda olmasını istiyordum. Bunun için bilgisayara sürekli form isteyince bize 3 ay sonrasına sıra verdiler. Bunun üzerine bu işe girme kararı aldım. İnceledik, yatırım gücümüz vardı ve ‘sürekli form üretimi’ yaparak bu işe başladık. Bilgisayardan çıkan fatura ve irsaliyeleri üretiyorduk. Bankaların kullandığı dekontlar, alışverişte kesilen fatura-fişler derken işimiz oturdu. Zamanla ürün çeşitlerini geliştirdik. Sonra kırtasiyeyi de ekledik.”

12 bin işletme için ayda 3 bin 500 ton kâğıt işliyor

1989’da işe başladıklarında bütün Türkiye’de bilgisayardan çıkma fatura, irsaliye ya da fiş kullanan işletme sayısının yaklaşık 1000 civarında olduğunu söyleyen Ali Umur, bugün ise sadece kendilerinin 12 bin müşterisi bulunduğunu belirtiyor. Umur, şöyle konuşuyor: “Biz önce Maltepe’de küçük bir yerde üretime başladık, sonra 1992’de Gebze OSB içinde bir yer yaptık. En son yine burada 2007’de şu anda içinde olduğumuz son teknoloji yatırımlarımızı tamamladık. Akbank, Yapı Kredi ve İş Bankası başta olmak üzere aşağı yukarı bütün bankalar müşterimiz oldu. Şu anda Gebze OSB içinde 4 tesisimiz var. Toplamda 80 bin metrekare kapalı alanda üretimimiz ve lojistik sistemimiz bulunuyor. 29 farklı üretim hattımız çalışıyor. Ayda yaklaşık 3 bin 500 tona yakın kağıt işliyoruz. Bize hergün ürün siparişi veren müşterimiz de var, yılda bir kere işi olan da. Ciromuzun yüzde 40’ı sürekli formlardan ama tabaka ofset işlerine de girdik. Kendinden yapışkanlı kağıtlar post-it denilen ürünler de üretiyoruz. Etikete de yatırım yaptık. Son olarak ‘tek kullanımlık servis ürünleri’ denilen içine şeker, tuz, kolanyalı mendil konular kağıtları da üretiyoruz. Şu anda 5 kategoriye ulaşmış durumdayız.”

Hermes destekli 11.2 milyon Euro’luk yatırım yapıyoruz

2008’de 116 milyon TL ciro yaptıklarını, 2009’da ise krizin etkisiyle cironun 106 milyon liraya gerilediğini söyleyen Ali Umur, “2010 için 165 milyon lira ciro planladık. İlk 6 aylık gerçekleşmeye göre hedefimiz tutacak gibi görünüyor. Piyasada ciddi bir canlanma var” diyor. Umur, şöyle devam ediyor: “Türkiye distribütörü olduğumuz 15 kırtasiye ürünü de var. Uhu’nun, Stabilo’nun, Pilot’un distribütörüyüz. 11.2 milyon Euro’luk Hermes kredisiyle yeni yatırımlarımız da sürüyor. Zarf üretimi için yatırım yapıyoruz. Değişken data basımı (transpromo) işine giriyoruz. Bu; arkalı önlü renkli basım ve aynı anda zarflama da yapan bir üretime başladık.”

Şankaya, Uluslararası Giyim Federasyonu yönetimine girdi

NIKE, Zara ve Gap gibi dünya markalarına üretim yapan Yeşim Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin üst yöneticisi (CEO) Şenol Şankaya, Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF -International Apparel Federation) Yönetim Kuruluna seçildi. Şankaya, IAF’ta, daha önceki yıllarda başkanlık yapan Hasan Arat ve Umut Oran’dan sonra yönetim kurulunda Türkiye’yi temsil edecek 3’üncü Türk sanayici olacak. UİB Koordinatör Başkanı ve UİB Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanlığı görevlerini de yürüten Şankaya, 5-7 Ekim tarihlerinde Hong Kong’da yapılacak 26’ncı IAF toplantısından itibaren bu görevi iki yıl yürütecek.

Helal Gıda Fuarı 30 Eylül’de açılacak

DÜNYA Helal Konseyi (World Helal Council-WHC) Türkiye temsilcisi Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği(GİMDES) işbirliği ve KOSGEB desteği ile Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı düzenleniyor. 30 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında CNR Expo tarafından düzenlenecek fuara Çin, Malezya, Endonezya devlet düzeyinde katılımlar olacak. Fuarda helal gıda sertifikalı ürünler tanıtılacak. Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı, Dünya Helal Konseyi kongresiyle aynı tarihlerde düzenleniyor. Dünya helal ürün sektörünün büyüklüğü 2 trilyon dolar civarında. Her yıl da artarak büyüyor.

İMSAD 26 yaşına bastı, bir de dergi çıkarıyor

İNŞAAT sektörünün önde gelen isimlerini çatısı altında buluşturan İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD), 26’ncı yaşını ve İMSAD Dergisi’nin yayın hayatına başlamasını kutladı. İMSAD Başkanı Orhan Turan, “İMSAD Dergi faaliyetlerimizi ve gündemimizi anlatmamızın önemli bir aracı olacak. Dergi 3 ayda bir yayınlanacak. İMSAD olarak sektörün gerçek gücünü ortaya koyabilmeyi ve güç birliğini sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.

Hürriyet 13/07/2010

Mey’e 82.5 milyon dolarlık Burgaz için ‘şartlı vize’ çıktı

Rekabet Kurulu, Burgaz Alkollü İçecekler’i devralmak için taahhütler sunan Mey İçki’ye yeni koşullarla izin verdi. Mey, stokları dahil 82.5 milyon dolar teklif ettiği şirketi devralırsa Votka 1967, rakı ve cin işkollarını tümüyle elden çıkaracak. İstanblue’yu elinde tutacak.


REKABET Kurulu, Mey İçki’nin, Burgaz Rakı’yı devralmasına, Mey İçki’nin verdiği bazı taahhütlere ek olarak, belirlenen bazı şartları da yerine getirmesi koşuluyla izin verdi. Rekabet Kurulu, Mey İçki’nin Burgaz Rakı’yı devir almak için geçen yıl yaptığı başvuruda, kasım ayında açıkladığı kararla, “rakı pazarında mevcut hakim durumun güçlendirileceği, diğer yüksek alkollü içkiler pazarında ise hakim durum yaratılarak rekabetin önemli ölçüde azaltılacağı” gerekçesiyle, devir işlemine izin vermemişti. Bunun üzerine, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) devir alma işlemine ilişkin Kurul’a başvururken, Mey İçki, aynı yönde bazı taahhütlerde bulundu. Ancak, Rekabet Kurulu, bu taahhütleri yeterli bulmayarak yeni taahhütler istedi ve Mey İçki’ye devir için şartlı izin verdi.
Süre ‘ticari sır’
Mey İçki, Votka 1967 markası Burgaz’ın rakı ve cin iş kollarını tümüyle elden çıkarmayı taahhüt ederken, Kurul, Votka 1967 markası ile Burgaz’ın rakı ve cin iş kollarını tümüyle elden çıkarılması ve İstanblue markasının ayrıştırılması konusunda Mey İçki’ye süre verdi. Bu süre, ticari sır olduğu gerekçesi ile Rekabet Kurulu açıklamasında yer almadı. Şartların süresi içinde yerine getirilmemesi veya ekli sözleşme hükümlerinin uygulanmaması halinde, verilen izin geçersiz sayılacak.
Taahhütler yetersiz
Rekabet Kurumu’nun, TMSF tarafından satışa sunulan Burgaz Alkollü İçecekler’in, Mey İçki tarafından devralınması işlemiyle ilgili değerlendirmede, Mey İçki’nin rakı ve cin pazarlarında hakim durumda bulunması nedeniyle, işlemin, taahhütsüz olarak uygulanması halinde, firmanın rakı ve cin pazarlarında hakim durumunu güçlendireceği, votka pazarında ise hakim duruma geçeceği ve bu şekilde rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracağından, işleme geçen yıl izin verilmediği hatırlatıldı. Mey İçki, 25 Haziran’da, “Votka 1967 markası ile Burgaz’ın rakı ve cin iş kollarını tümüyle elden çıkarılması” yönünde taahhütte bulundu. Rekabet Kurulu, firmanın taahhüt ettiği “Votka 1967 markası ile Burgaz’ın rakı ve cin iş kollarını tümüyle elden çıkarılması, ayrıca diğer koşulları”, “teşebbüsün votka pazarında devir sonrası hakim duruma geçmesini önleyici bir nitelik taşıdığına” karar verdi. Ancak, taahhütlerin yan hükümlerinin, varlıkların değerini kaybettirmeyecek ve rekabeti kısıtlamayacak şekilde zamanında gerçekleştirilmesi hususundaki “bazı endişeler” nedeniyle, “taahhütlerin rekabetin ihlalini ortadan kaldırmakta yetersiz olduğu” sonucuna varıldı.
Votka 1967-İstanblue
Kurul, Mey İçki’nin 25 Haziran 2010 tarihli taahhüdünün diğer koşulları saklı kalmakla birlikte; “İstanblue ibaresi ile ilgili her türlü marka, patent ve logoları güvence altına alamaması halinde, Votka 1967 markasının ayrıştırılmayacağı, bunun yerine İstanblue markalarının ayrıştırmaya dahil edileceği” ifadesinin taahhütten çıkarılmasını istedi. Ayrıca, taahhütte yer alan “birinci elden çıkarma dönemi” ile “uzmanla ayrıştırma” dönemi konusunda bazı süre sınırlandırmaları getirdi.

Mey bir hafta içinde kararını bildirecek

MEY İçki, tebliğden itibaren bir hafta içerisinde Rekabet Kurumu’na kararını bildirecek. Burgaz Alkollü İçecekler Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nün, Mey İçki’ye devir işleminin gerçekleştirilmesi ertesinde, sürelerin başlangıcının belirlenebilmesi için, teşebbüs tarafından Kurum’a bilgi verilecek. Kuruma, uygun alıcıya ilişkin alıcı onayı için gerekli tüm rapor ve belgelerle başvurulmasıyla birlikte, ayrıştırma için tanımlanmış süreler duracak. Mey İçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu, konuyla ilgili konuşmak yerine şirketten, “Değerlendirme yapıp, daha sonra açıklama yapılacak” mesajı içeren açıklama gönderdi.
Hürriyet 13/07/2010

KTHY ile 30 bin yolcuya çıkacak Girne’ye otel yapacak

Grup bünyesindeki Atlas Jet, Kıbrıs Türk Hava Yolları’nı (KTHY) bünyesine katınca ETS de Girne’de 5 yıldızlı otel yatırımına gündemine aldı.


ETS Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ersoy, “Kıbrıs’n potansiyeline inanıyoruz, KTHY’nin yolcu sayısını 20 binden 30 bine çıkaracağız. Sonraki yıllarda da KTHY’de her yıl en az yüzde 10 büyüme planlıyoruz” dedi. Ersoy, birkaç ay içinde temel atmayı planladıklarını belirtirken, söz konusu otelin, grubun otelcilik sektöründeki markası Voyage adı altında işletilebileceğini ya da başka bir yabancı otel zinciri ile anlaşabileceklerini ifade etti. Grup bünyesinde 2’si Antalya’da 3’ü Bodrum’da olmak üzere 5 adet Voyage oteli bulunduğunu, önümüzdeki dönemde de otel yatırımlarına devam edeceklerini açıklayan Mehmet Ersoy, özellikle İstanbul’un Avrupa Yakası’nda mutlaka yer almak istediklerini belirtti. Ersoy, bu konuda “İstanbul için çok ciddi bir rakamları gözden çıkardık. Fakat istediğimiz gibi bir yer bulamıyoruz. Artık İstanbul’un taşı toprağı altın deyimi yetersiz kalıyor. İstanbul’un değerini anlatmak için altından daha değerli bir maden bulmak lazım” dedi.

Yenileme için 14 milyon Euro yatırdı

MEHMET Ersoy, Voyage Otelleri’nde artık ‘her yıl yenileme yatırımı’ sistemine geçtiklerini belirterek, “Geçen yıl 10, bu yıl 14 milyon Euro’luk yenileme yatırımı yaptık. Mesela Voyage Türkbükü’nde toplam 7 milyon Euro yatırımla oda sayısını 300’den 200’e indirdik. Havuzu kaldırıp, yerine büyük bir bar yaptık. Tabii oda sayısının azalmasını da fiyata yansıttık” dedi.
Hürriyet 13/07/2010


Zarakol, ‘isim’de Zara’yı yendi

Hazır giyim devi Zara, Zarakol İletişim’e karşı “isim hakkı” davasını kaybetti.

Mayıs 2005’den beri süren davada Zara, Zarakol İletişim Hizmetleri’nin markanın gücünden yararlanmaya çalıştığını iddia ederek, şirket adından “Zara” sözcüğünün çıkarılmasını istiyordu. Zarakol İletişim Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Necla Zarakol, “Kurumların markalarına yıllarca yaptıkları yatırımları korumak en doğal haklarıdır. Bizim, şirket olarak 2005 yılı Mayıs ayında Türkiye Patent Enstitüsü’ne yaptığımız başvuru, sadece kendi iş alanlarımızda adımızın marka olarak tescili ile ilgiliydi. Zara için çalışan hukuk bürosu bu başvurumuza karşı çıkarken bir araştırma yapabilir ve kullandığımız ismin, benim 1976 yılından bu yana evlilik dolayısıyla kullandığım soyadım olduğunu bulabilirdi. 5 yıl süren bu gereksiz ve anlamsız dava bir sürü masrafın yanında şirketimin ticari itibarına zarar vermekle kalmadı, iş kaybına da yol açtı. Küresel kriz öncesinde bir yabancı şirketle sürdürdüğümüz hisse devri işlemleri bu yüzden sonlanamadı. Şimdi Zara hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağım.”
Hürriyet 13/07/2010

Ataköy sahilinde Sinpaş 343 milyon lirayla öne çıktı

ATAKÖYLÜLER’in protesto ederek karşı çıktığı, Ataköy sahil şeridi arazisine, 4 firma teklif verdi. Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) dün hasılat paylaşımı yöntemiyle düzenlediği ihalenin ilk oturumunda, 4 firma önerisini sundu. Özyazıcı İnşaat, Nurol Gayrimenkul, Sinpaş Yapı Endüstrisi ve Metal Yapı Konut’un teklif verdiği ihalenin ilk aşamasında TOKİ’ye en yüksek teklifi, Sinpaş önerdi. Sinpaş, arsada uygulayacağı projeden toplam 858 milyon liralık gelir elde etmeyi öngörürken, TOKİ’ye bunun 343.2 milyon lirasını arsa payı olarak ödemeyi taahhüt etti. İhalenin son oturumu 16 Temmuz cuma günü yapılacak.
Hürriyet 13/07/2010

UniCredit CEO’su: ‘Devleti boş verin kendimiz fon kuralım’

Banka vergisi istemeyen UniCredit CEO’su Alessandro Profumo, kriz tehlikesine karşı bankaların kendi arasında 20 milyar euro’ya ulaşacak büyüklükte bir fon kurmasını önerdi

İtalya’nın en büyük bankası ve Yapı Kredi’nin de ortağı olan UniCredit’in CEO’su Alessandro Profumo, Avrupa bankalarının bundan sonra sıkıntıya düşmeleri halinde devletin kurtarmasını beklemek yerine bir fon oluşturarak önlem almasını önerdi. Profumo, Financial Times gazetesinde dün yayımlanan makalesinde, 20 bankanın sermaye koyarak oluşturacağı bu fonun birkaç yıl içinde 20 milyar euro büyüklüğe ulaşabileceğini belirtirken, “Fon, ancak Avrupa’nın düzenleyici kurumları bir bankanın desteğe ihtiyacı olduğuna karar verirse devreye girecek. Tasfiye fonu gibi çalışmayacak. Zor durumdaki bankaların borçlanabilmesi için spesifik teminatlar verebilir” dedi. Dün konuya yakın kaynaklar Profumo’nun bu önerisini UniCredit’in yanı sıra BNP Paribas, Deutsche Bank ve Santander yöneticileri tarafından dün görüştüğünü belirtti.
Banka vergisine alternatifAvrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler, gelecekte yaşanabilecek bankacılık krizinin maliyetini devletlerin değil finans sektörünün karşılaması için bankalara yeni vergi getirilmesini bir süredir tartışıyor. İngiltere, Almanya ve Fransa’da hükümetler ortak karar çıkmasa bile kendilerinin yeni vergiler getireceğini açıklamıştı. G20 toplantısında da bu konuda bir karar çıkması bekleniyordu ancak uzlaşma sağlanamadı. Avrupa Komisyonu ise bu konuda genel bir çerçeve açıkladı ancak henüz verginin ne oranda ve hangi yetkiyle toplanacağı konusunda detaylar netleşmedi.
Banka yönetimlerinin yeni vergi fikrinden çok memnun olmadığı biliniyor. Profumo da makalesinde, “Bankaları kurtarmak için devletlerin yaptığı harcamayı yerine koymak için bir vergi uygulanması hiç kamu yardımı almamış bankalar için adil olmayacak” dedi. Profumo, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) tahminlerine göre bankacılık vergisi uygulanırsa buraya aktarılacak kaynağın AB gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 2-4’üne kadar çıkabileceğini hatırlatırken, “Bu kaçınılmaz olarak ekonomik toparlanma ve büyümeyi etkileyecektir” dedi.
Orta vadeli fonlama lazım
Profumo, fonun nasıl çalışacağını anlatırken, “Fon 5 milyar euro teminat vermişse zor durumdaki bankalar piyasadan 50 milyar euro’ya kadar borçlanabilecek. Teminatlar piyasa koşullarında olabilir” dedi. Finans krizi çıktığında panik yüzünden güçlü bankaların bile orta vadeli finansman bulmakta zorlandığını ve sistemin kilitlenme noktasına geldiğini vurgulayan Profumo, merkez bankalarının da ancak kısa vadeli fonlama sağlayabildiğini söyledi.
Milliyet 13/07/2010

‘Fırsatları izliyor’

Finansbank, ana ortağı Yunan bankası National Bank of Greece’in (NBG) güçlü sermaye yapısına sahip olduğunu, bunun devamı ve daha güçlü hale getirilmesinin stratejik öncelik olmaya devam ettiğini açıkladı.
Finansbank’ın yaptığı açıklamada, “Bu amacın gerçekleşmesi için fırsatlar NBG tarafından sürekli izleniyor. Bu konuda tüm girişimler zamanında yatırımcılarla paylaşılacak” dendi. Önceki gün Yunan To Vima gazetesinde Finansbank’ın yüzde 30 hissesini satarak 1.5 milyar euro nakit sağlamayı planladığına ilişkin bir haber yer almıştı. NBG ise dün sabah herhangi bir iştirakini satmayı veya sermaye artırımına gitmeyi planlamadığını açıkladı. Halka açıklık oranı düşük olan Finansbank hisseleri dün açılışta yüzde 9.09 prim yaparak tavan yaptı, günü yüzde 6.36 primle 5.85 liradan tamamladı. Yılın başından bu yana yüzde 46 değer kaybına uğrayan NBG hisseleri ise dün yüzde 1.76 primle 9.85 euro’dan işlem gördü.

AB ‘sermaye koy’ diyebilir
Yunanistan’ın en büyük bankası NBG, Avrupa bankaları içinde riski en yüksek bankalar arasında. Geçen yıl NBG, kârının yüzde 33’ünü Finansbank’tan elde etmişti. Finansbank’ın bu yılki performansının da NBG’nin bilançosu için büyük önem taşıdığı belirtiliyor. Stres testi sonuçları açıklandıktan sonra AB kurumları bankaların sermayesini güçlendirmeleri talebinde bulunursa NBG’nin sıkıntı yaşama ihtimali olduğu analistler tarafından dile getiriliyor.
Milliyet 13/07/2010

SPK, sığ hisselerdeki spekülasyona el atıyor

Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, “sığ” diye tabir edilen, halka açıklık oranı veya hisse senetlerinin değeri çok düşük olan hisse senetlerinde, gözle görülen spekülatif fiyat şişirmeleri olabildiğini belirterek, “10-15 gün sonra bu işler yapılamaz hale gelecek, bir karar açıklayacağız” dedi.

Akgiray, söz konusu önlemler arasında işlem saatlerini sınırlama, kredili işleme kapatma ve brüt takasa zorlama gibi uygulamalar olabileceğini söyledi.
Reysaş GYO ve Garanti Bankası MSCI Türkiye Endeksi A tipi Borsa Yatırım Fonu’nun borsa işlem görmeye başlaması nedeniyle düzenlenen gong töreninde konuşan Akgiray, halka arz fiyatları konusunda çok spekülasyon yapıldığını ifade ederek şunları söyledi:
“Bazen ’sığ’ diye tabir edilen hisse senetlerinde, yani halka açıklık oran çok düşük yüzde 1-2 veya hisse senetlerinin değeri çok düşük, buralarda maalesef bazen gözle görülen spekülatif fiyat şişirmeleri olabiliyor. Bir firmanın değeri 10 liraysa 15 günde 10 liralık değer 200 lira olduysa ’Burada bir şey’ var diye kimse yatırım yapmasın.”
Kâğıttan çıkın uyarısı
“Kısa vadede para kazanmak isteyenler de bugünden itibaren bıraksınlar” uyarısında bulunan Akgiray şöyle devam etti:
“3 günde çok para kazanmak hevesi çok yanlış. Buna inanmış olan varsa bu hafta çıksınlar bu kâğıtlardan. Çünkü 10-15 gün sonra bu işler yapılamaz hale gelecek. Bir karar açıklayacağız. Bu karar kriter bazda olacak. Halka açıklık oranı çok düşük veya halka açık hisselerin değeri çok az, “sığ kâğıt’ diyoruz ya, onlarla spekülatif balon şişirmek nispeten daha kolay. Yapılış tarzında çoğu zaman mevzuata aykırı bir yapı bulamıyoruz. Biliyoruz yapıldığını ama elleyemiyoruz. Genel bir kural yayınlarsak, ’işlem saatleri sınırlamak’ gibi şeyler... Buna uymayanlar bir sepete düşecek. Uyanlar sepetten çıkacak. Bir liste olacak. Otomatik olarak listeye düşecek veya çıkacak. Bu sepete düşebilecek 10-15 tane kâğıt vardır.”
Borsadan çıkış kolaylığı
Akgiray, “Borsadan çıkmak isteyen kâğıtlar için bir adım mı olacak?” sorusu üzerine, bunun ona da kapı açtığını söyledi. Kottan çıkmak isteyen birkaç şirketin olabileceğini, ancak borsadan çıkma kapısı açıldıktan sonra onların da vazgeçebileceğini dile getiren Akgiray, “Çıkamayınca çıkmak kıymetli gelir. Çıkma kapısı açılınca da vazgeçebilirler. Borsada olmanın değeri var” dedi.



Sığ hisse nedir?

Sığ hisseler piyasadaki hisse sayısı az olan hisselerdir. Derinlikleri az olan bu hisselerde küçük sermayelerle fiyat hareketleri yaratılabilir. Sığ hisselerde alıcı ve satıcı yok denecek kadar azdır. Ayrıca, bu hisselerde işlem hacmi de düşüktür.

AÇIKLAMAYLA?SIĞ?HİSSELER?HIZLA DEĞER KAYBETTİ

Milliyet 13/07/2010

‘Burgaz’ satışına şartlı izin çıktı
Rekabet Kurulu (RK), Mey İçki’nin Burgaz Rakı’yı devralması için belirlenen şartları yerine getirmesi koşuluyla izin verdi.

Mey İçki kararını bir hafta içinde bildirecek. Kurul, daha önce, “rakı pazarında mevcut hakim durumun güçleneceği, diğer yüksek alkollü içkiler pazarında ise hakim durum yaratılarak rekabetin önemli ölçüde azaltılacağı” gerekçesiyle devir işlemine izin vermemişti. Bunun ardından TMSF, Kurul’a başvurdu, Mey İçki bazı taahhütlerde bulundu. Ancak, RK taahhütleri yeterli bulmayarak yenilerini istedi.
Kurul ldığı son kararla Mey İçki’ye devir için şartlı izin verdi. Mey İçki, Votka 1967 markası Burgaz’ın rakı ve cin iş kollarını tümüyle elden çıkarmayı taahhüt ederken, Kurul, Votka 1967 markasıyla Burgaz’ın rakı ve cin iş kollarını tümüyle elden çıkarılması ve İstanblue markasının ayrıştırılması konusunda süre verdi. Süre açıklanmadı.
Kurul, birinci elden çıkarma süresi içinde Votka 1967’nin üretimin Burgaz, İstanblue üretiminin Mey İçki tesislerine aktarılmasını, Votka 1967’nin de denetim uzmanının denetimine tabi olmasını istedi.
TMSF’nin 5 Ağustos 2009’da açtığı ihalede Garipoğlu şirketlerinden Burgaz Alkollü İçecekler’e sadece Mey İçki katılmış, verdiği 62.5 milyon dolarlık teklif TMSF tarafından kabul edilmişti.
Milliyet 13/07/2010

Türk firmasından Almanya’ya “asfalt üretim tesisi”...

“Challenger” adlı çevre koruması alanında öncü özellikleri olan taş kırma ve “Ratech” adlı asfalt geri kazanım tesisleri üreten Bursa merkezli Simge Grubu şirketlerden E-MAK, Almanya’nın en büyük asfalt üreticileri arasında yer alan AMW-HTV Şirketler Grubuna ilk kez komple bir üretim tesisi ihraç edecek.
Almanya’nın Schleswig-Holstein eyaletine bağlı Lensahn kentinde düzenlenen imza törenine Simge Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Nezir Gencer, AMW-HTV şirketler grubunun sahibi Peter Stamer, Hamburg Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi Şevket Ilgaç ve bazı şirket yetkilileri katıldı.
Gencer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“Tesisi 2011 yılının Mayıs ayından itibaren ihraç etmeye başlayacağız. İlk kez bir Türk firması olarak Almanya’ya asfalt teknolojisi ihraç etmiş oluyoruz. Bugüne kadar Orta Doğu, Afrika, Balkanlar, Orta Asya ülkelerine çok sayıda asfalt üretim tesisi ihraç ettik. Bizi en fazla memnun eden, makina teknolojisinde dünyanın en gelişmiş ülkesi olarak kabul gören Almanya’ya bir Türk firması olarak 3 aşamalı bir proje kapsamında yüksek kapasiteli anahtar teslimi komple tesis satmış olmaktır.”
Simge Şirketler Grubunun, yılda 119 milyon cirosu olduğunu, 2003 yılından bu yana her yıl dünyanın en büyük inşaat ve maden makinaları fuarı olan ve Münih kentinde düzenlenen Bauma’ya katıldığını ifade eden Gencer, “Bu yıl Nisan ayında Münih’te düzenlenen Bauma fuarına 40 TIR dolusu makina getirerek sergiledik. Şimdi bu çabalarımızın sonucunu, sektörümüz için dönüm noktası olarak görebileceğimiz önemli bir kontratı imzalamak suretiyle aldık” diye konuştu.

ANLAŞMA, ASFALT ÜRETİM TESİSİ KURULMASI VE İŞLETMEYE ALINMASINI ÖNGÖRÜYOR

Söz konusu anlaşma çerçevesinde, ilk aşamada bir adet asfalt üretim tesisinin anahtar teslimi esasına göre kurulması ve işletmeye alınmasının öngörüldüğünü belirten Gencer, ikinci ve üçüncü aşamalarda da bir adet ilave asfalt geri dönüşüm tesisisi ile enerji tüketimini yüzde 50 oranında azaltan bir sistemin devreye alınmasının planlandığını ifade etti.
Gencer ayrıca, Türkiye’deki yerli makina üreticilerinin artık dünya devleri ile yarışır hale geldiğini kaydederek, yakıt tüketimini yarı yarıya indiren çevreci asfalt tesisinin Avrupalılar tarafından büyük ilgi gördüğünü söyledi.
Stamer de, AA muhabirinin, “Bu sektörde dünyaca ünlü Alman makina üreticileri bulunurken neden bir Türk firmasını tercih ettiniz?” şeklindeki sorusuna karşılık, “Uzun süredir yaptığımız araştırma ve yerinde incelemeler sonucunda E-MAK firmasına güvendik. Diğer üreticilerden özellikle enerji tüketiminin azaltılması noktasında üstün teknolojisinin bulunduğunu tespit ettik. Bizim için en önemli maliyet unsuru enerjidir. Ayrıca çevre açısından da standart isteğimizin tam olarak karşılandığını gördük” şeklinde yanıt verdi.
Milliyet 13/07/2010

Fortis Bank ve TEB birleşiyor


Fortis Bank, Türk Ekonomi Bankası (TEB) ile birleşme işlemleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) ilgili yönetmeliği uyarınca, BDDK'dan, birleşme işlemlerine başlamak ve devam etmek üzere ön izin almak için Fortis Bank A.Ş. Genel Müdürlüğünün yetkilendirildiğini duyurdu.

Fortis Bank A.Ş'nin, Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan açıklamasında, 3 Haziran 2010 tarihinde Fortis Bank A.Ş. ile Türk Ekonomi Bankası A.Ş. tarafından yapılan açıklamalarda Çolakoğlu Grubu ile BNP Paribas Grubu arasında imzalanan niyet mektubunda, Fortis Bank A.Ş. ile TEB A.Ş'nin, TEB A.Ş. altında birleşmesi hususunda ilgili bankaların çoğunluk hissedarları arasında mutabakat sağlandığı ve ilgili makamlara gerekli müracaatların yapılacağının bildirildiği hatırlatıldı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi: "TEB A.Ş. ve Fortis Bank A.Ş. tarafından yürütülen birleşmeye ilişkin fizibilite raporu hazırlık çalışmalarını takiben birleşme ve yapılandırma çalışmalarının uygulanmasına başlanması için 12 Temmuz 2010 tarihli Fortis Bank A.Ş. Yönetim Kurulu kararı uyarınca, söz konusu birleşmenin, birleşmeye taraf bankaların 30 Haziran 2010 tarihli mali tablolarının esas alınarak gerçekleştirilmesine, bu tarihten sonra gerçekleştirilecek yapılandırma çalışmalarının birleşmeye esas mali tablolara etkilerinin, denetim raporunda ve uzman kuruluş tarafından yapılacak değerleme çalışmalarında ve birleşme oranının belirlenmesinde dikkate alınmasına, değerleme çalışmalarını yürütmek üzere bağımsız uzman kuruluş olarak Ernst Young Kurumsal Finansman Danışmanlık A.Ş'nin (Ernst&Young) tayin edilmesine karar verilmiş, birleşme işlemleri için BDDK'nın ilgili yönetmeliği uyarınca, BDDK'dan, birleşme işlemlerine başlamak ve devam etmek üzere ön izin almak için Fortis Bank A.Ş. Genel Müdürlüğü yetkilendirilmiştir.

Söz konusu birleşmeye ilişkin olarak, 3 Haziran 2010 tarihinde yapılan özel durum açıklamasında belirtildiği üzere, yapılandırma çalışmaları tamamlandıktan sonra TEB Mali Yatırımlar A.Ş. TEB A.Ş'de çoğunluk hisselerine sahip olmaya devam edecektir. Çolakoğlu Grubu ile BNP Paribas Grubu'nun her biri, birleşme öncesinde olduğu gibi, TEB Mali Yatırımlar A.Ş'de yüzde 50 hissedarlık oranına sahip olacaktır."
Milliyet 13/07/2010

Çinli tekstil şirketlerinin yarısı iflas edebilir!..

Çin para birimi yüenin ABD doları karşısında yüzde 5 oranında değer kazanması durumunda, Çinli tekstil şirketlerinin yarısının iflas edebileceği ileri sürüldü.

Çin Ulusal Tekstil ve Konfeksiyon Konseyi Başkan Yardımcısı Gao Yong, yerli tekstil firmalarının yüzde 3-5 arasında değişen kar oranlarının yüenin değerlenmesi baskısıyla karşı karşıya bulunduğunu belirtti.

Gao, China Daily gazetesinde yer alan açıklamasında, yüenin değer kazanmasını ham madde ve iş gücü fiyatlarının artmasına yol açacağına işaret etti.

Gazetenin haberinde "hükümetin mart ayında yüen baskısı" denediği ve bunun yüenin yüzde 1 oranında değer kazanması durumunda emek yoğun tekstil işletmelerinin karının yüzde 1 düştüğünü gösterdiği kaydedilerek, yüenin büyük oranda değerlenmesinin milyonlarca kişinin işine mal olabileceği uyarısı yapıldı.

Çin Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre Çin tekstil endüstrisinde 20 milyon kişi istihdam ediliyor. Pamuk ekiminde ise 140 milyon kişi çalışıyor.

Çinli ekonomist Can Bing, yüenin 2005-2008 döneminde dolar karşısında yüzde 21 değer kazandığını hatırlatarak, bunun Çin tekstil ürünlerinin fiyatının artmasına ve Vietnam, Endonezya gibi Güneydoğu Asya ülkelerinin ürünleri karşısındaki fiyat avantajını kaybetmesine yol açtığını savundu.

Bing, "Zaten ücretlerdeki memnuniyetsilikten dolayı işçi giderlerinin artması riskiyle karşı karşıya bulunan Çinli tekstil işletmelerinin yüenin değerlenmesiyle daha kötü duruma düşeceklerini" söyledi.

Milliyet 13/07/2010

Nabucco'dan kendi ortaklarına teklif götüren Gazprom'a sert yanıt

Rus Gazprom, Güney Akım Doğal Gaz boru hattı projesinde yer alması için Nabucco Konsorsiyumu içerisinde yer alan Alman RWE’ye teklif götürünce Nabucco'dan sert bir yanıt geldi: Bizimle rekabet edemezsiniz

Rus Gazprom, Güney Akım Doğal Gaz boru hattı projesinde yer alması için Alman RWE’ye teklif götürdü.
Alman gazetesi Handelsblatt’taki habere göre, Alman grup RWE, Gazprom’un 2015 yılından itibaren Rus gazını Karadeniz ve Balkanlar üzerinden Avrupa Kıtasına taşımayı hedefleyen 3 bin 600 kilometre uzunluğundaki Güney Akım Projesinde yer alması için yaptığı teklifini değerlendirecek.
Gazprom ise konuya ilişkin açıklama yapmadı.
Alman grup, halihazırda Güney Akım’ın alternatifi Nabucco projesinde yer
alıyor. Nabucco Projesi ile Kafkas doğal gazının 2014-2015’ten itibaren Türkiye ve Balkanlar üzerinden Avrupa Kıtasına taşınması hedefleniyor.
RWE yetkililerinden Stefan Judisch, Handelsblatt’a yaptığı açıklamada, şirketin Nabucco projesine bağlı olduğunu belirterek, şimdilik başka bir projede yer almayı düşünmediklerini ifade etti.
Avusturyalı enerji grubu OMV gibi iki rakip projede yer almanın imkansız olmadığı belirtiliyor. Gazprom’un ayrıca, İtalyan Eni ve Fransız EDF’le de Güney Akım Projesinde yer almaları için görüştüğü yönündeki haberlerin yanı sıra, anlaşma sağlandığına ilişkin iddialar da yer alıyor.

NABUCCO’DAN CEVAP GECİKMEDİ

Rus Gazprom, Güney Akım Doğal Gaz boru hattı projesinde yer alması için Alman RWE’ye teklif götürdüğüne ilişkin haberin sonrasında Nabucco tarafından ise hemen bir açıklama yapıldı. "Nabucco genel olarak spekülasyon veya dedikodular üzerinde yorumda bulunmamaktadır." denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Nabucco Projesi gaz kaynakları ve iletim güzergahlarını çeşitlendirmek ve Avrupa’da rekabet ortamının geliştirilmesinde çığır açan tek ekonomik insiyatiftir. Güney Koridoru’ndaki başka hiçbir proje bu bakımdan Nabucco’yla rekabet edemeyeceği gibi, onun kadar gelişmiş ve iyi konumlanmış da değildir.
Nabucco, tüm transit ülkeler tarafından onaylanan uluslararası anlaşma sayesinde sağlam bir yasal zemine dayanan tek projedir. Halihazırda, Çevresel ve Toplumsal Etki Değerlendirmesi çalışmaları başlatılmış ve her ülkede kurulan ulusal Nabucco şirketleri faaliyete geçirilmiştir. Nabucco Avrupa Yatırım Bankası (EIB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Uluslararası Finans Kuruluşu (IFC) gibi büyük bankalarla kredi müzakereleri yürütmektedir. Nabucco’nun tüm altı hissedarı da projenin tamamlanacağına inanmaktadırlar ve desteklemektedirler. Nabucco Projesi’nde her şey yolunda gitmektedir ve proje tamamlanacaktır.”

NABUCCO KONSORSUYUMU

Nabucco Projesi BOTAŞ, Bulgargaz, Transgaz, MOL, OMV ve RWE’nin ortağı olduğu Nabucco Gas Pipeline International Şirketi (NIC) tarafından yürütülüyor. Söz konusu şirketler NIC’te eşit hisseye sahip olup, kararlarını ise oy birliği ile alıyor. Nabucco Boru Hattının geçtiği ülkelerde inşaat ve işletme işlerinin yasalara uygun ve verimli yürütülebilmesi amacıyla NIC tarafından her ülkede bir Ulusal Nabucco Şirketi (NNC) kuruluyor.
Milliyet 13/07/2010

Çiftçinin ofis aşkı sallantıda

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), hububat alımında geçen yılın gerisinde bir seyir izlediği ortaya çıktı. İlk kez ürün alım miktarlarını karşılaştırmalı olarak yayımlayan ofisin bilgilerine göre, geçen yıl Temmuz ayının 10'u itibariyle alınan ürün miktarı 1 milyon 410 bin ton iken bu yılın aynı döneminde söz konusu rakam 1 milyon tonda kaldı. TMO'ya olan ilginin azalmasında, ürünün piyasada alıcı bulması ve üreticinin ofisi tercih etmemesi etken sayılıyor. Bu yıl hububat alım dönemi geçen yıldan üç gün daha önce başladı. Geçen yıl 5 Haziran tarihi itibariyle başlayan alımlar bu yıl 2 Haziran tarihinde başladı. Alımın başladığı gün de, geçen yıl 5 Haziran tarihiyle kıyaslandığında 15 bin 896 tonluk bir fazla alım gerçekleşti. Alımların üçüncü gününde de, ofis geçen yılki rakamları geride bırakan tutarda bir alıma imza attı. Geçen yıl 7 Haziran tarihinde 5 bin 449 ton alım yapılırken, bu yıl söz konusu rakam 15 bin 864 ton oldu. Bu yıl alımların 4. gününde 16 bin 849 ton hububat alımı yapılırken, geçen yılın aynı döneminde bu rakam 8 bin 12 ton oldu, aradaki fark ise 8 bin 837 ton olarak gerçekleşti. Ancak süreç ilerledikçe, rakamlarda geçen yıla göre gerileme oluşmaya başladı.

Rakamlar geriden geliyor
Hububat alımlarının 26. günü itibariyle de geçen yılla yapılan kıyaslamada makas açılmaya başlandı. Geçen yılla bu yıl arasındaki fark bu tarihte eksi 13 bin 59 ton olurken, 27. günde bu fark 19 bin 242 tona çıktı. 28. güne gelindiğinde iki yıl arasındaki fark 23 bin 298 tona kadar çıktı. Alım kampanyasının 39. gününde ise iki yıl arasındaki fark 30 bin 555 ton oldu. İki kampanya dönemi karşılaştırıldığında ise, bu yılki alımların geçen yıla göre 364 bin 74 ton geriden gittiği görülüyor.
Bu farkın nedeni ise buğday alımlarında yaşanan gerileme. Buğday alımları geçen yıla göre 476 bin 47 ton azaldı. Arpa, çavdar, yulaf alımları ise 112 bin 405 ton arttı. Bu yılın genelinde ise, 5.5 milyon ton hububat alımı öngörülüyor.
Referans 13/07/2010

Aktif Bank'tan Bursalı sanayiciye özel kredi imkânı

13.07.2010 Aktif Bank, İslam Kalkınma Bankası'nın İhracat Kredisi ve Yatırımların Sigortası Kuruluşu (ICIEC) ile Bursa'ya özel paket geliştirdi. Orta vadeli kredi sigorta paketi ile tüm İslam ülkelerine vadeli ihracat yapma imkânı tanınacak. Aktif Bank ve ICIEC işbirliğiyle sağlanan özel finansman imkânından yararlanan ilk firma Bursa'nın önde gelen bir makine ihracatçısı oldu. Orta vadeli kredi sigortası hizmeti kullanan firma bu poliçe kapsamında finansman sağladı ve Sudan pazarına açılma fırsatı yakaladı. Aktif Bank Bursa Müdürü Gökhan Erseven, "Türk ihracatçılarını yeni pazarlara açılırken ihracat kredisinde sigortalı finansman modellerini daha sık kullanmaya davet ediyoruz. Bursalı sanayicilerimizin önünü açmaya devam edeceğiz" dedi.
Sabah 13/07/2010

İş hayatımda üç kriz yaşadım, feel good* etkisi en yükseği bu

İlk çeyrekte 11.7 gelen büyüme rakamını destekleyen bir veri de Coca-Cola Türkiye Başkanı Molinas'tan geldi: Ocak-Nisan döneminde gazlı içecek pazarı yüzde 10 büyüdü, dünya kupasında satış hedeflerimizi aştık. Hız kesmeden Ramazan dönemi geliyor


Coca-Cola Türkiye Başkanı Galya F. Molinas, 1.5 yıl önce krizin en yoğun olarak hissedildiği dönemde göreve geldikten sonra mesleki anlamda büyük deneyimler kazandığını söyledi. Molinas, dünya kupası yarı final maçı (Almanya-İspanya) için geldiği Durban'da gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Krizden çıkış sürecinde Coca-Cola'nın Türkiye'de önemli satış rakamlarına ulaştığını anlatan Galya Molinas, ilk çeyrekte yüzde 11.4 büyüyen Türkiye ekonomisine parelel büyümelerin kendi sektörlerinde de yaşandığını anlattı. 'Ocak-Nisan 2010 döneminde gazlı içecek pazarı yüzde 10 büyüdü. Oysa geçen yıl aynı dönemde yüzde 4 küçülmüştü' diyen Molinas, bu dönemde en sevindirici gelişmenin ise geleneksel kanat olarak bilinen bakkallardaki satış artışı olduğunu söyledi. Bakkallarda bu dönemde yaşanan hareketlilik ile biraz para dönüşü başladığını anlatan Molinas, 'Geleneksel kanadın sağlıklı işlemesi bizim sektör için çok önemli' dedi.

CC'nin ortaklık yapısı
Anadolu Grubu % 50.3
Özgörkey holding % 5.0
Coco-Cola Export Corp % 20.1
Halka açık % 24.6

600 BİN VUVUZELA TÜKENDİ
Molinas krizden çıkış sürecinde yaşananları söyle özetledi: Kriz döneminde kendi adıma mesleki olarak önemli kazanımlar elde ettim. İş hayatımda üçüncü krizimi yaşadım, *feel good etkisini (krizden çıkışta insanların kendini iyi hissetmek için alışverişe yönelmesi) ilk kez bu kadar yüksek gördüm. Ev hanımları bu krizden çıkışta etkin rol üstlendi. Ucuz ürünler satan kanalın büyümesini sağladılar. Kadınlar krizde hesap yaparken kendilerini bakımlı hissetmek için kozmetiğe yöneldi. Kriz döneminde sinemalara da daha çok gidildi. Biz de Coca-Cola olarak çok iyi bir dönem geçiriyoruz. İlk çeyrekte sektör yüzde 10 büyüdü. 22 Temmuz'da bilanço açıklayacağımız için kesin rakam veremiyorum ama hız kesmeden satış artırmaya devam ediyoruz, işler iyi gidiyor. Dünya Kupası satışları çok iyi gitti. 600 bin vuvuzela hediyemizin tamamı tükendi. Yaz dönemi nedeniyle mevsimlik etki de var. Ardından da Ramazan dönemi satışlarımız başlayacak...

% 74 KADIN
Coca Cola Türkiye ofisinde kadın çalışan oranı yüzde 74. Yani her 4 çalışanın 3'ü kadın

Doğadan'ın yeni ürünleri piyasada
MOLINAS, Coca-Cola Türkiye'nin 2007 yılında satın aldığı Doğadan markası ile yeni ürünler çıkaracağını da söyledi. Molinas meyve suyu ile birtakım bitkilerin özlerini biraraya getirerek ürettikleri soğuk içecekleri şöyle özetledi: Coca-Cola gazlı içecek markası olarak bilinir ama aslında dünyanın bir numaralı meyve suyu üreticisiyiz. Türkiye'de ürün çeşitlendirmesine devam ediyoruz. 2 hafta önce Doğadan ürünlerinin hazır içeceğini çıkardık. Adaçayı/nane limon, kırmızı çay-böğürtleni, kuşburnu/nar gibi yeni karışımlarını piyasaya sürdük. Bu ürünlerinde katkı ve koruyucu madde yok. 100 mililitresi 20 kalori içeriyor.

FIFA partneri
COCA-COLA, 1974 yılından beri FIFA Dünya Kupası resmi sponsorluğu yapıyor. Alkolsüz içecekler kategorisindeki FIFA partner şirketi olan Coca-Cola, Dünya Kupası ve özel pazarlama ürünleri dahil olmak üzere, tüm
FIFA müsabakalarının ana sponsorluk haklarına sahip. Coca-Cola ayrıca, FIFA Bayanlar Dünya Kupası'nı, FIFA U-20 Dünya Kupası'nı, FIFA U-17 Dünya Kupası'nı ve diğer turnuvaları destekliyor.

'90 Türk' maça gitti
COCA-COLA G. Afrika'daki Dünya Kupası'na 45 kişiyi bir yakını ile beraber maç izlemeye götürdü. İnternette www.90turk.com web sitesine gol sevinçlerini anlatan video, fotoğraf ya da sloganını yükleyerek futbol coşkusunu en iyi ifade eden taraftarlar, aralarında Acun Ilıcalı'nın da bulunduğu juri tarafından yapılan eleme ile çeyrek finaldeki Brezilya-Portekiz maçını izledi.

Türkiye dünyada 13'üncü sırada
l COCA-COLA İçeçek (CCİ) İstanbul merkezli olarak Türkiye'nin dışında Ürdün, Suriye, Irak, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan, Azerbaycan ve Pakistan olmak üzere 10 ülkede 20 fabrikada toplamda yaklaşık 10 bin kişiyi istihdam ediyor. 350 milyona yakın tüketiciye ürünlerini ulaştıran Coca-Cola İçecek, Atlanta Merkezli The Coca-Cola Company içindeki en büyük altıncı şişeleyici konumunda.

l COCA-COLA Türkiye ise merkezi İstanbul'da bulunan, 90 ülkenin yönetildiği ve Başkanlığını Ahmet C. Bozer'in yaptığı Avrasya ve Afrika Grubu'na bağlı.CCİ'ın Türkiye'de Çorlu, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Elazığ, Sapanca ve Köyceğiz olmak üzere toplam 8 fabrikası var.

l COCA-COLA İçecek, Türkiye'de gazlı içecekler kategorisinde yüzde 68.2 ile pazar lideri. Su kategorisinde yüzde 8.4, meyve suyu ve nektar kategorisinde yüzde 29.3, buzlu çay kategorisinde 27.5, enerji içecekleri kategorisinde yüzde 28.7, sporcu içeceği kategorisinde ise yüzde 95.9 pazar payına sahip.

l TÜRKİYE'DE 1964'ten beri faaliyet gösteren Coca-Cola Türkiye, sistemdeki 200 ülke arasında 13'üncü sırada yer alıyor. Coca-Cola Türkiye, Coca-Cola sistemine en çok yönetici transfer eden (46 Türk yönetici) ülkelerden biri olmasıyla da biliniyor.

l COCA-COLA, Türkiye'de 7 kategoride 14 markaya sahip: Coca-Cola, Coca-Cola light, Coca-Cola Zero, Fanta, Sprite, Schweppes, Sensun, Cappy, Nestea, Burn, Powerade, Damla, Turkuaz ve Doğadan.
Akşam 13/07/2010

TMSF dört şirketi satışa çıkardı

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Toprak Cam, Toprak Akrilik Küvet, Adabank ve Olay Medya’nın ticari ve iktisadi bütünlüğünü, kapalı zarf ve açık artırma usullerinin birlikte uygulanması suretiyle satmak üzere ihale açtı.

Toprak Cam için 2 Ağustos’ta, Toprak Akrilik için 3 Ağustos’ta, Olay Medya için 10 Ağustos’ta, Adabank için ise 21 Eylül’de ihale yapılacak
Star 13/07/2010
Yatırımın yeni adresi deniz


Kriz, denizcilikte de büyük fırtına yaratınca gemi fiyatları düştü. Türk işadamları da ucuz fiyattan gemi alıp armatörlüğe soyundu.


İSTANBUL - Bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, denizcilik sektöründe de büyük bir fırtına yarattı. Kriz sürecinde özellikle navlunlar önemli oranda düştü. İş yapamayan yük gemileri satışa çıktı. Alıcı olmayınca gemi fiyatları neredeyse 3'te 1'ine indi. Elinde nakiti bulunan zengin işadamları geçen yıl ikinci el gemi piyasasının canlanmasını sağladı. Dünyada bin 215 gemi el değiştirdi. Bu piyasada en aktif davranan Çinli ve Yunan armatörler olsa da Türk işadamlarının performansı hiç de yabana atılır cinsten değildi.

Uzun yıllar denizcilikteki cazibeyi gören ancak yüksek gemi fiyatlarından dolayı armatörlüğe adım atamayan Türk işadamları, kriz sürecinde bu sektöre yelken açtılar. İşadamlarının rotasını tayin etmesinde büyük başarılara imza atan Yalçın Sabancı'nın katkısı da hiç de azımsanmayacak kadar fazla. Yalçın Sabancı, 1999'da yaşanan kriz sürecinde denizcilik sektörüne adım atmış ve aradan geçen 11 yıllık süreçte dev sayılabilecek bir filoya sahip olmuştu. Günümüzde yaşanan krizde ise birçok işadamı benzer başarılara imza atmak için denize girdi. Yapılan yatırımlar milyarlarca doları aştı, Üstelik Türk işadamları sadece ikinci el gemilerle değil, verdikleri yeni gemi siparişleriyle sektöre de yeni bir soluk kazandırmaya başladı. Armatörlüğe soyunan işadamlarının gemi tercihi geleneksel Türk deniz ticaret filosunun yapısını da olumlu yönde değiştiriyor.

Türkiye ve Uzakdoğu'da gemi yaptırıyor

Yalçın Sabancı'nın ardından denizciliğe ilk giren işadamı Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin oldu ve son yıllarda denizcilik yatırımlarıyla dikkat çeken işadamlarının başında geldi. 2007 yılında kurduğu Fors Denizcilik ile Türk tersanelerinde tanker yaptırmaya başlayan Özyeğin, Kumport'u da satın alarak limancılığa girdi. Özyeğin ayrıca, aynı yıl Dünya Denizcilik ile yüzde 50-50 ortaklı Tankinvest şirketini kurarak toplam 245 milyon dolara 5 tanker siparişi verdi. Özyeğin, bu gemilerden Gan-Trophy adını taşıyan 52.000 dwt'lik ilk petrol ve kimyasal tankerini mayıs ayında teslim aldı ve diğer ikisini de bu yıl içinde filoya katacak. Siparişteki diğer iki geminin teslimlerinin ise 2012'nin ikinci yarısına ertelendiği belirtildi.

Ömer Sabancı hızlı giriş yaptı

Geçen yıl ekim ayından gemi yatırımlarına başlayan Ömer Sabancı'nın kurmuş olduğu Densa Denizcilik, sipariş defterine kaydettiği gemi sayısını kısa sürede 12'ye çıkardı. İlk olarak 2002 yapımı bir kuru yük gemisini 22.7 milyon dolara satın alarak armatörlüğe adım atan Densa, ardından kızakta bulunan biri 55.000 ve ikisi 58.000 dwt'lik üç gemiyi 130 milyon dolara satın aldı. Gemiler bu yıl filoya katılacak. Şirket yeni yıla da siparişlerle girdi ve ocak ayında Güney Koreli STX şirketi ile ikisi opsiyonlu 57.300 dwt'lik 4 adet kuru yük gemisi için anlaştı. Densa, opsiyonları ise mart ayında sözleşmeye döktü. Her biri 30-32 milyon dolar olduğu tahmin edilen gemilerin 2012'de teslim edilmesi planlanıyor. Şirket, şubatta bir başka Koreli tersane Samho Shipyard'a da 32 bin dwt'luk 6 gemi siparişi verdi. 165 milyon dolara mal olacak bu gemilerin ise Eylül 2011'de teslim edileceği belirtiliyor.

Ciner siparişlerini 12'ye çıkardı

Denize zengin girişi yapan bir diğer işadamı ise Turgay Ciner. Kore tersanelerinde 8 dökme kuru yük gemisi inşa ettiren Ciner Grup, geçen ay da Çin'de kurulu Bohai Tersanesi'ne her biri 62 milyon dolardan 4 suezmax tipi tanker siparişi verdi.

Ciner, geçen yıl sipariş ettiği 35.000 dwt'lik dört handysize geminin üçünü yılın ikinci yarısında teslim alacak. Serinin dördüncü gemisi ise 2011'in ilk çeyreğinde filoya katılacak. Şirketin 82.000 dwt'lik dört adet diğer kuru yük gemileri ise Ekim 2011 ile Mart 2012 arasında filoya katılacak. Şirketin amacı yarısı tanker, yarısı dökme kuru yük gemilerden oluşan 20-30 gemilik bir filo kurmak. Şirket, bu hedefi doğrultusunda, dört adet 163.000 dwt'lik suezmax tipi gemilerle tanker siparişlerine başlamış oldu. Şirketin böylelikle Uzakdoğu tersanelerinde siparişteki gemi sayısı 12'ye ulaştı. Ciner Denizcilik Sanayi ve Ticareti CEO'su Vasileios Papakalodoukas, yabancı basın kuruluşlarına verdiği demeçte; şirket olarak küçük-orta tonaj kuru yük ve tanker gemileri tercih ettiklerini belirtirken, konteyner ve büyük tonajlı tanker siparişi düşünmediklerini söyledi. Her biri 62 milyon dolara sipariş edilen tankerlerin 2013 ile 2014 yılları arasında filoya katılması bekleniyor. 35.000 dwt'lik gemilerin her biri 25 milyon dolardan, 82.000 dwt'lik kamsarmax tipi gemilerin ise 37 milyon dolardan sipariş edildiği rapor edilmişti. 8 dökme kuru yük gemileri peşin ödediklerini ve borcu olmadığını söyleyen Papakalodoukas, tanker siparişleri için yüzde 50 ile yüzde 65 oranında finans arayacaklarını belirtti.

Yeni inşa gemi fiyatlarının yüzde 40'ın üstünde düşüş gösterdiği dönemin gemi yatırımı yapmak için doğru bir zaman olduğunu düşünen Papakalodoukas, seçkin gemilerle büyük bir filoyu rahatlıkla kurabileceklerini vurguladı.

Ulusoy Ro Ro, 'dökmeci'ye yöneldi

Ulusoy Holding'ten ayrıldıktan sonra kendi şirketini kuran Yılmaz Ulusoy, denizde büyümek için Ro Ro servisleri dışında dökme kuru yük filosunu da büyütmek istiyor. Ulusoy Denizyolları İşletmeleri halen 6 adet gemi ile 3 ayrı hatta Ro Ro hizmeti veriyor. Almanya'da üç Ro-Ro siparişi bulunan şirketin, Çin tersanelerinde de dökme kuru yük siparişleri bulunuyor. İki adet 80.000 dwt'lik ve dört tane de 57.000 dwt'lik siparişleri bulunan Ulusoy, sipariş defterine iki tane daha 80.000 dwt'lik dökme kuru yük gemisi ekledi. Çin'de kurulu Jiangsu Eastern tersanesinde inşa edilecek gemilerin gelecek yıl teslim alınması planlanıyor.

Ali Umur suskunluğunu buzdu

Umur Basım ve Kırtasiye AŞ'nin sahibi Ali Umur'a ait olan Aktif Denizcilik küresel kriz öncesi yeni inşa siparişleriyle uluslararası piyasaların dikkatini çeken Türk firmalarından biriydi. Şirket iki senenin ardından suskunluğunu bozdu ve siparişlerine yeniden başladı. Aktif Denizcilik, geçen ay Güney Koreli SPP gemi inşa tersanesine üç adet panamax diye adlandırılan 82.000 dwt'lik dökme kuru yük gemi siparişi verdi. Şirketin filosu tanker ve dökme kuru yük gemilerinden oluşuyor.

Omsan Lojistik de gemi aldı

Uzun süredir deniz taşımacılığına girmek için arayışını sürdüren Türkiye'nin en büyük lojistik şirketlerinden Omsan Lojistik de ikinci el gemi piyasasının yarattığı fırsatı kaçırmadı. Omsan, 1998 yılında Japonya'da inşa edilmiş 30.109 dwt'lik 'Fortune Express' adlı dökme kuru yük gemisi ile denizciliğe girmiş oldu. Şirket, aldığı handysize gemi için Japon menşeli Solar Overseas Carriers'e 21 milyon dolar ödeyecek.

Horizon yeni inşalara yöneldi
Kömür ithalatçısı Çalışkan Grup'un gemi işletmecilik şirketi Horizon Denizcilik, geçen yıl en çok gemi satın alan Türk işadamı olarak dikkat çekiyor. Geçen yıl 100 milyon doların üstünde yatırım yaparak 10 gemi alan şirket, krizi fırsata çevirmeyi başardı. Filosundaki gemi sayısı 15'e ulaşan Horizon'un filo kapasitesini orta vadede 1 milyon dwt'ye çıkarma planları var. Şirketin sahibi İsrafil Çalışkan, ikinci el gemi alımlarını durdurduklarını belirterek 4 tane supramax tipi 50 bin ton üstü gemi siparişi vermek için araştırma yaptıklarını söyledi.

Palmali iki yeni aframax aldı

Azeri işadamı Mübariz Mansimov'a ait Palmali Denizcilik de krize rağmen gemi yatırımlarına ara vermeyen şirket olarak dikkat çekiyor. Palmali son olarak geçen ay, Yunan armatörün bu yıl teslimi planlanan kızaktaki iki aframax tankerini satın aldı. Japon Tsuneishi tersanesinde inşası devam eden 107.400 dwt'lik her bir tanker için Palmali'nin armatör Polys Haji-Ioannou'ya 57.9 milyon dolar ödeyeceği belirtildi. Palmali, yıl sonuna kadar bir VLCC ve bir suezmax daha satın alarak filoya eklemek istediğini bildirdi.

Geden yeni inşa iki tankerini sattı

Geleneksel denizci aileler dışında uzun yıllardır denizcilik sektöründe faaliyet gösteren ve Türkiye'nin en büyük iki armatöründen biri olan Mehmet Emin Karamehmet'e ait Genel Denizcilik (Geden Lines), Uzakdoğu tersanelerinde en çok siparişi bulunan Türk şirketi olarak dikkat çekiyor. Ekonomik kriz öncesinde şirketin 50'nin üstünde gemi siparişi bulunuyordu. Geçen yıl her ay siparişteki bir gemisini filosuna katan Geden, onlarca geminin de inşasına devam ediyor. Şirket bir yandan da gemi satışına devam ediyor. Samsung tersanesinden inşası devam eden 116.000 dwt'lik aframax tankerini StealthGas'a satan Geden Lines, bu yıl teslim aldığı 156.644 dwt'lik Blue adlı suezmax tankerini de Amerikalı bir alıcıya sattı. İnşası devam eden fframax tankerin 56 milyon dolara, M/T Blue'nun ise 70 milyon dolara satıldığı belirtiliyor.
Dünya 13/07/2010

Maliye tatil kamplarını satıyor, beklenen gelir 152 milyon lira


Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına öncülük ederek 12 tatil kampını satışa çıkardı. Ağustos ayında satılacak sosyal tesislerden 152 milyon liralık gelir bekleniyor.




Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye genelinde kamu idarelerine tahsisli 779 sosyal tesis bulunduğunu açıkladı. Bu sosyal tesisleri ekonomiye kazandıracaklarını belirten Bakan Şimşek, "Kamu kurum ve kuruluşlarına öncülük ederek, kendi kullanımımızda bulunan sosyal tesisleri öncelikle satışa çıkarıyoruz. Diğer kamu kuruluşlarından da destek bekliyoruz." dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, tatil kampı gibi sosyal tesislerin yönetilmesinin zor ve yüksek maliyetli olduğuna dikkat çekti. Hazine taşınmazlarının yatırımcılara tahsisi ve kamuya ait sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması çalışmaları hakkında bilgi veren Şimşek, gazetecilerin sorularını da cevapladı. Memurlara düşük ücretle hizmet veren sosyal tesislerin satılması nedeniyle ilgili soruya Şimşek, "Memurlarımıza reel anlamda önemli imkanlar sağladık. Beş yıldızlı oteller bile cüzi ücretlerle vatandaşımıza sunulabiliyor." cevabını verdi. Satışa çıkarılan araziler arasında Maliye'nin Ankara tesisleri de yer alıyor. Daha önceki işletmecisinden dolayı buraya Dallas ismi verilmişti. Bakanlık bürokratları İstanbul Bakırköy'deki binanın satılması halinde maliyecilerin, İstanbul'da 25-30 liralık harcırahla konaklama yapmalarının mümkün olmadığına dikkat çekiyor. Toplantıda 2B arazilerinin satışına ilişkin soruları da cevaplayan Bakan Şimşek, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün çalışmasının devam ettiğini kaydetti. Bakan Şimşek, teşvik sisteminin öngördüğü büyük proje yatırımları kapsamında Zonguldak Çaycuma'daki Filyos Irmağı havzasında bulunan 19 milyon 299 bin metrekare yüzölçümlü 5 bin 795 adet taşınmazın Filyos Serbest Bölgesi olarak tanımlandığına işaret ederek, bu alanın yüzde 71'inin Hazine taşınmazından, yüzde 29'unun ise şahıslara ait taşınmazlardan oluştuğunu belirtti. Bakanlık olarak bu bölgede kamulaştırma işlemlerini başlattıklarını anlatan Bakan Şimşek, bütçede 85 milyon liralık kamulaştırma ödeneği ayırdıklarını, söz konusu işlemin tamamlanmasıyla çok önemli bir yatırım bölgesinin Türkiye'ye kazandırılacağını söyledi.

Türkiye genelinde ise 25 şehirde 289 taşınmazın yatırımcılara sunulduğunu ifade eden Şimşek, toplam 36,4 milyon metrekare yüzölçüme sahip bu taşınmazlar için yatırımcıların beklendiğini kaydetti. Şimşek, 81 ilde bölgesel ve sektörel teşvik sistemi uygulaması kapsamındaki Hazine taşınmazlarını sınıflandırmaya devam ettiklerini söyledi.

SATIŞA ÇIKARILAN SOSYAL TESİSLER VE DEĞERLERİ

Antalya: 2 tesis, toplam değeri 66 milyon 388 bin lira

Manavgat-Çolaklı: 63 milyon 378 bin lira

Muratpaşa-Güzeloba: 3 milyon 10 bin lira

Muğla: 2 tesis, toplam değer 46 milyon 680 bin lira

Marmaris-İçmeler: 46 milyon 180 bin lira

Datça: 500 bin lira

Adana-Karataş: 11 milyon 316 bin lira

Ankara: 2 tesis, toplam 9 milyon 624 bin lira

Yenimahalle-Yuvacık: 2 milyon 300 bin lira

Gölbaşı-Gaziosmanpaşa: 7 milyon 324 bin 147 lira

İzmir: 1 tesis, 7 milyon 199 bin 273 lira

İstanbul: 3 tesis, toplam 6 milyon 952 bin lira

Bakırköy: 4 milyon 32 bin 615 lira

Büyükçekmece: (3.567 metrekare) 2 milyon 246 bin lira

Büyükçekmece: (1.036 metrekare) 673 bin lira

Bursa-Gemlik: 1 milyon 454 bin lira

Zaman 13/07/2010

Akaryakıtta 32 milyon liralık vurgun

Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü ekiplerince Ankara, İstanbul, Bursa, Gaziantep ve Balıkesir'de akaryakıt kaçakçılarına yönelik düzenlenen 'Örümcek Operasyonu'nda 32 milyon 300 bin lira değerinde vurgun ortaya çıkarıldı.

Gümrük Müsteşarlığı'ndan alınan bilgiye göre, akaryakıt kaçakçılığını önlemek amacıyla Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın talimatıyla harekete geçen gümrük muhafaza ekipleri, daha önce Ankara'da düzenledikleri 'Makas Operasyonu'nun devamı niteliğinde bu kez de 'Örümcek Operasyonu'nu başlattı. Operasyon kapsamında Ankara'da bir firmayı mercek altına alan ekipler, çok sayıda sahte sevk irsaliyeleri ele geçirdi. Ekipler, madeni yağ imal etmek üzere kurulan firmanın, ithal ettiği 18 bin ton baz yağı, tankerlerle Ankara'daki tesise getirttiğini, ancak baz yağın imalatta kullanılmadan başka tankerlere aktarılarak yurtiçindeki akaryakıt istasyonlarına satıldığını belirledi. Firma yetkililerinin, baz yağın dağıtımı sırasında yolda yapılacak Maliye ve Jandarma denetimlerini atlatmak amacıyla da akaryakıt istasyonlarının bulunduğu istikametteki başka firmalar adına sahte evrak düzenledikleri tespit edildi. Baz yağın, akaryakıt istasyonlarında basit bir karışımla veya doğrudan kaçak petrol olarak piyasaya sürüldüğü ve bu yolla yaklaşık 15 milyon lira haksız kazanç sağlandığı ortaya çıktı.

Operasyonu genişleten ve firmanın ihracat işlemlerini de inceleyen ekipler, söz konusu firmanın, ithal edip piyasaya sattığı baz yağını üretimde kullanmış gibi göstererek 34 milyon lira tutarında hayali ihracat gerçekleştirdiğini belirledi. Yetkililer, "Söz konusu firma, ithal ettiği baz yağını, madeni yağ imalatında kullanmış ve üretim yapmış gibi evrak düzenlemiş. Üretim için gerekli olan 7 bin ton katkı maddesi ile 1,5 milyon adet ambalaj kutusunu da Bursa, Gaziantep ve Balıkesir'de paravan firmalardan almış gibi sahte fatura düzenlemiş." dediler. Gümrük Muhafaza Genel Müdürü Neşet Akkoç temin edilen katkı maddeleri ve ambalajlarla üretim yapıldığını göstermeye çalışan firma yetkililerinin, bu sözde üretimlerini İstanbul'da bulunan 5 ihracatçı firma vasıtasıyla özel faturalar düzenleterek Rusya ve Ukrayna uyruklu kişilere satmış gibi gösterdiklerini söyledi. Sözde ürünlerin uçaklara ve gemilere yüklenerek ihraç edilmiş gibi işlem gördüğünü tespit ettiklerini ifade eden Akkoç, şöyle konuştu: "Kaçakçıların, gemilere yaptıkları sözde yüklemelerde de her geminin taşıyabileceği yük miktarının çok üzerinde ürünü evrak üzerinde gemiye yüklenmiş gibi gösterdiklerini tespit ettik. Yaptıkları bu işlemlerle kaçakçılar, ithal ettikleri baz yağı imalatta kullanmadan kaçak akaryakıt olarak piyasaya sürmüş, ayrıca yurtdışına da olmayan ürünleri ihraç ederek yaklaşık 34 milyon lira tutarında hayali ihracat gerçekleştirmişler ve bu yolla 17 milyon 300 bin lira ÖTV ve KDV iadesi alarak devleti zarara uğratmışlar." Operasyona ilişkin söz konusu firmadaki 14 kişi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulurken, tanzim edilen bazı belgeler üzerinde imzaları bulunan 9 muayene memuru, 2 gümrük memuru ile 6 gümrük muhafaza memuru hakkında da idari inceleme başlatıldı. Daha önce Ankara-Konya karayolu üzerindeki akaryakıt istasyonlarında gerçekleştirilen 'Makas Operasyonu'nda 100 ton kaçak akaryakıt ele geçirilmişti.

BAZ YAĞIN ÖTV'Sİ DÜŞÜK

Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) düşük olan baz yağın, akaryakıta karıştırılması veya akaryakıt gibi kullanılması önemli oranda vergi kaybına sebep oluyor. İthalat ve üretim rakamları üzerinden Türkiye'de piyasaya sürülen baz yağ ve madeni yağ miktarının toplam 750-800 bin ton dolayında olduğu tahmin ediliyor. Ülke madeni yağ ihtiyacının 450-500 bin ton dolaylarında olduğu dikkate alındığında yaklaşık 250-300 bin ton dolayındaki baz yağ ve madeni yağın, 10 numara yağ, müstahzar gibi adlar altında direkt akaryakıt piyasasına sunulduğu veya ÖTV farklılıklarından yararlanılarak piyasada tüketicinin aldatılmasına ve haksız rekabete konu olduğu belirtiliyor. Baz yağların ve atık yağların illegal kullanımından kaynaklı piyasanın büyüklüğünün yıllık 1,5 milyar liranın üzerinde olduğu, devletin ÖTV ve KDV'den kaynaklı toplam vergi kaybının ise 550-600 milyon ton olduğu tahmin ediliyor. Ton başına vergi kaybının ise 1200 lira dolaylarında olduğu öngörülüyor.

Zaman 13/07/2010

Hazırlıklar bitti, Ziraat hacılar için Cidde'ye şube açıyor


Komşu ülkelere yönelik şubeleşmeye ağırlık veren Ziraat Bankası, her yıl binlerce hacı adayının dini vecibesini yerine getirmek için gittiği Suudi Arabistan'da şube açmaya hazırlanıyor. Test çalışmaları son aşamaya gelen Cidde şubesinin önümüzdeki günlerde faaliyete geçmesi bekleniyor.




Kutsal topraklara gitmek için gün sayan hacı adaylarını sevindirecek müjdeli bir haber de Ziraat Bankası'ndan geldi. Suudi Arabistan'da şube açma girişimlerini tamamlayan Ziraat Bankası, test aşamasına geçti. Geçen hafta bu ülkeye giden banka yetkilileri son hazırlıklarını tamamladı. Cidde'de açılacak şubeye yenilerini eklemek için ayrıca yer bakan yetkililer, sıkıntı yaşanması halinde Mekke ve Medine gibi şehirlere otomatik para çekme makinesi kuracak. Cidde şubesinin çalışacak hale geldiğini aktaran üst düzey bir banka yetkilisi önümüzdeki günlerde faaliyete geçirmeyi planladıklarını kaydetti.

Suudi Arabistan Merkez Bankası'nın son bir test daha yapmasının ardından şube faaliyete geçecek. Bu ülkede yeni şube açmak için farklı şehirlerde yer baktıklarını aktaran üst düzey bir yetkili, "Arabistan'ın ilgili otoritesinin kısa sürede test işlemini tamamlamasını bekliyoruz. Sonrasında ise yeni şube açma faaliyetlerine girişeceğiz. Onun için de onay alınması gerekiyor. Herhangi bir sıkıntı yaşanması halinde hacılarımızın yoğun olarak ziyarette bulundukları şehirlere ATM cihazı koyarak para taşıma problemini çözmek istiyoruz." dedi.

Ziraat Bankası'nın kutsal topraklara giden Türk işadamları ve hacılar için banka kurma çalışması üç yıldır sürüyor. Suudi Arabistan para otoritesinden Ziraat'a, bu ülkede banka şubesi açmasına ilişkin yazılı onay iki yıl önce çıkmıştı. Her yıl kutsal topraklara yaklaşık 100 bin Türk vatandaşı hacı olmak için gidiyor. Özellikle hacıların daha iyi hizmet alabilmesi için Mekke'nin farklı yerlerine ATM'ler konulması planlanıyor. Talep edilmesi halinde özel kart verilecek hacılar yanlarında büyük miktarlarda para taşımak zorunda kalmayacak.

Dini vecibesini yerine getirmek için on binlerce hacı adayının Türkiye'de Ziraat Bankası'na yatırdığı parasını (Türk Lirası) Mekke ve Medine'de riyal olarak çekmesi üzerinde duruluyor. Öte yandan Ziraat'ın Suudi Arabistan'ın yanı sıra Irak ve Suriye'ye şube açma çalışmaları devam ediyor. Balkan ülkelerine ağırlık veren banka Bulgaristan, Yunanistan, Kosova, Makedonya ve Romanya'daki faaliyet alanlarını genişletmek için girişimlerini sürdürüyor. Gürcistan'ın Batum şehrine şube açmak için BDDK'ya başvuran Ziraat, gelecek onayın ardından burada da hizmet vermeye başlayacak. Batum şubesinin, Sarp Sınır Kapısı'ndan yapılan ticaret sebebiyle önemli olduğuna dikkat çeken banka kaynakları, komşu ülkelere yönelik açılımın devam ettiğini söyledi.
Zaman 13/07/2010

Borcu ödemek için devlet desteği lâzım

FİSKOBİRLİK'in üreticiye 47 milyon lira borcu bulunduğu bildirildi. FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Bayraktar, "Devletten destek bekliyoruz. Bunu yapamazsak görevi bırakmayı düşünüyorum" dedi
GİRESUN (A.A)
Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin (FİSKOBİRLİK), 2005 ile 2009 yılları arasındaki ürün alımlarından dolayı 17 bin dolayındaki üreticiye, yaklaşık 47 milyon lira borcu bulunduğu bildirildi. FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, 240 bin kayıtlı ortağı bulunan birliğin 35 bine yakın üreticiden 2005 yılında 51 bin ton, 2006 yılında 45 bin ton, 2007 ve 2008 yıllarında 5'er bin ton, 2009 yılında ise 160 ton ürün aldığını belirtti. Bayraktar, '2005 ile 2009 yılları arasındaki ürün alımlarından 17 bin dolayındaki üreticiye yaklaşık 47 milyon lira borcumuz bulunuyor' dedi.
BAŞBAKAN'DAN RANDEVU TALEP ETTİK

Borcun ödenmesi ve yeni ürün fındık alımı yapabilmeleri için hükümetin desteğine ihtiyaçları olduğunu anlatan Bayraktar, şunları söyledi: ' Hükümet yetkililerine defalarca çağrıda bulunduk. 'Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) depolarında bulunan fındığı bize verin, işleyelim ve satalım, hem siz de hem de biz de para kazanalım' dedik. Bu çağrımıza henüz cevap alamadık. Konuyu görüşmek üzere sayın Başbakandan randevu talep ettim. Birliğin ayakta kalabilmesi için fındık alıp işleyerek satması gerekiyor.Bunu yapamazsak görevi bırakmayı düşünüyorum.'


Fındığın fiyatı bademi kıymetlendirdi


Yıllarca devam eden alım garantili devlet politikası fındık fiyatlarını yükseltince, daha ucuz olan badem, çikolata ve şekerleme sanayinin gözde ürünü oldu. FTG Üyesi Edip Sevinç, fındıkta yaşanan fiyat istikrarsızlığı nedeniyle Türkiye'nin hem iç hem de dış pazarlarda güç durumda kaldığını bildirdi. Fındıkta arz fazlasının en önemli sorun olarak ortaya çıkmasına rağmen, fiyatların dengesiz bir seyir izlediğini hatırlatan Sevinç, "Çikolata sektörü fındık yerine fiyatı daha ucuz olan bademi tercih ediyor" dedi.
Yeni Şafak 13/07/2010

Isonem, Afrika pazarında büyüyor


Su geçirmez ürünler sektöründe faaliyet gösteren firma, Avrupa ve Amerika'dan sonra Zambiya'da açılan şubesi ile yurtdışındaki pazar payını artırıyor

Su geçirmez ürünler sektöründe dış pazarda payını artıran İsonem, Avrupa ve Amerika'dan sonra Afrika'da da pazar payını artırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Zambiya'da açılan şube ile dünya üzerinde 20 ülkede satış noktasına ulaşan firma, 79 ülkeye ihracat yapıyor.
Ürettikleri 'Sonem Sin-out' sinek, sivrisinek ve böcek kovan boyalarının Afrika ülkelerinde yoğun rağbet gördüğünü dile getiren Isonem YÖnetim Kurulu Başkanı Kubilay Kurt, "Su bazlı ve silinebilir özellikte olan boya, özellikle Afrika ülkelerinden büyük ilgi görüyor. Yeni nesil boyalar Afrika'da en çok tercih edilen boya oldu" diye konuştu.

GENİŞ ÜRÜN GAMI
Isonem Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Kurt, ürettikleri boyaların daha çok hastaneler, yazlık konutlar, oteller, restoranlar, kreşler, çocuk odaları ve hayvan barınakları gibi insan sağlığının önem taşıdığı yerlerde geniş bir kullanım alanı bulunduğunu söyledi.
Amaçlarının ürün gamını daha da geliştirip daha çok ülkeye ihracat yapmak olduğunu da dile getiren Kurt, "Libya Tripoli de Al-Fath Üniversitesi'nde ve Sudan'da Haartum Havaalanı gibi birçok ülkede devam eden projelerimiz var. Avrupa ve Amerika'dan sonra Afrika pazarında da büyümeyi hedefliyoruz" dedi. Bu yıl yeni geliştirdikleri MS Polymer yalıtım ürününün birçok yalıtım maddesinin yerine geçtiğini belirten Kurt, "Bu ürün ile tüketicilere müteahhitlere ve inşaat sektörüne oldukça ekonomik, uzun ömürlü bir ürün kazandırdık. CE, ISO9001, TSEK gibi belgelere sahip olan bu ürün tüketiciye 1 TL'ye yalıtım yapma olanağı sunuyor" diye konuştu.
Yeni Asır 13/07/2010

TEB Finansal Kiralama'dan hisse devri

Fortis Bank A.Ş'nin Ekonomi Bankası A.Ş. altında birleşmesi ve yapılandırma çalışmaları kapsamında, TEB Finansal Kiralama A.Ş. sermayesini temsil eden hisselerin yüzde 90'ının 113 milyon 345 bin lira bedel karşılığında devri yapıldı.
Türk Ekonomi Bankası A.Ş'nin, Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yayımlanan açıklamasında şunlar kaydedildi:

''Bankamızın TEB Finansal Kiralama A.Ş.'nin 29 milyon 500 bin lira tutarındaki sermayesinde sahibi olduğu toplam 29 milyon 499 bin 939 adet hissesinin 26 milyon 549 bin 941 lira nominal bedelli kısmına tekabül eden 26 milyon 549 bin 941 adedinin, ana hissedarımız TEB Mali Yatırımlar A.Ş.'nin iştiraki olan TEB Tüketici Finansman A.Ş.'nin sahip olduğu 58 lira nominal bedelli 58 adet TEB Finansal Kiralama A.Ş. hissesinin ve Ege Turizm A.Ş.'nin sahip olduğu 1 lira nominal bedelli 1 adet TEB Finansal Kiralama A.Ş. hissenin, diğer bir ifadeyle TEB Finansal Kiralama A.Ş. sermayesini temsil eden hisselerin yüzde 90'ının, 113 milyon 345 bin lira bedel karşılığında Fortis Finansal Kiralama A.Ş.'ye devredilmesi konusunda 12 Temmuz 2010 tarihli bir Hisse Satış Sözleşmesi imzalanmıştır.

Satış karı, maliyet hesaplamaları tamamlandıktan sonra belirlenecektir. Satış karının nasıl değerlendirileceğine ilişkin Banka Yönetim Kurulumuz tarafından henüz karar alınmamıştır. İşbu hisse devrine dair açıklamamız, Sermaye Piyasası Kurulunun Seri: VIII, No: 54 Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliği'nin 15 inci maddesi kapsamında, görüşmeler devam ederken Bankamızın meşru çıkarlarının zarar görmemesi, kamuoyunun yanıltılmaması için, tebliğde belirtilen şartlara uyulmak kaydıyla Hisse Satış Sözleşmesi imzalanana kadar ertelenmiştir. Söz konusu devir işlemi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Rekabet Kurumunun onaylarını müteakip gerçekleştirilecek olup, gelişmeler hakkında, Sermaye Piyasası Kurulunun Seri VIII, No: 54 sayılı Tebliği kapsamında kamuya gerekli açıklamalar yapılacaktır
Haber 7. com 13/07/2010

3.5 milyonluk miras kavgası

İzmir'de 2006'da vefat eden Atatürk Stadı ve Vakıflar Binası gibi simge yapıların mimarı İsmail Harbi Hotan'nın 3.5 milyon liralık mirası mahkemelik oldu. Hotan'ın ilk eşinden olan oğlu Erol Hidayet Hotan, mirastan pay alabilmek için babasının ikinci eşi Bihter Firuzan Hotan ile çocuklarına miras davası açtı. Dava sürecinde vefat eden eşi Erol Hidayet Hotan adına davayı sürdüren Emine Hotan, "Kayınpederimin üzerine kayıtlı 1 lirası bile yok. 3.5 milyonluk serveti ikinci eşi Bihter Hanım üzerine geçirmiş" dedi.
Takvim 13/07/2010

0 yorum:

Yorum Gönder